Kimse bizi sallamıyor artık
Diyorum ya, Gırgır dergisi gibi bir ülke hâline geldik diye. Trump’tan dünya nefret ederken bizim Anadolu kaplanları “Yüce Divan’da” yargılanma şansı azaldı diye seviniyor.(ABD senatosu tanık dinlenilmesine izin vermedi diye) Hatırlayın siyah Obama ABD Başkanı seçildiğinde Müslüman Obama başkan oldu diye yüzlerce kurban kesilmişti. Daha sonra Obama ne kadar koyu Hristiyan olduğunu açıklamak zorunda kalmıştı. Dandiklikte o zaman da zirve yapmıştık, şimdi de.
İktidarın dillendirdiği her konunun ne kadar yalan olduğu artık saklanamaz durumda. İçeride esip gürleyen Türkiye’nin her an ne kadar itibarsızlaştırıldığı da artık saklanamıyor. Bir konuyu eleştirdiler mi, kimse dikkate almıyor. Bir palikaryanın Türk bayrağına saldırma cesaretini acaba nereden aldığını düşünüyorsunuz? Siyasiler o kadar cahil ki örnek verdikleri kişilerin, savunduklarını sandıkları davanın suçlusu olduğunu bile bilmiyor, hatırlamıyor veya umursamıyorlar.
Hangi konudan başlayayım? Mesela Trump’ın komik olan Filistin planını bırakın dünyayı, Amerikalılar bile ciddiye almadı. Konu üzerinde tepki gösterenler bizim gibi adam yerine konmayanlar. Reis anlaşılan Sözcü gazetesinden Ümit Zileli’nin “Efsane çöktü: ‘Yahudilere Filistin’i 2. Abdülhamit verdi” (https://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/umit-zileli/efsane-coktu-yahudilere-filistini-2-abdulhamit-verdi-2051941/) Başlıklı yazısını okumuş olsa bir daha Filistin ve Abdülhamit sözü eder miydi? Sanmam. (O yazıda Abdülhamit’in Filistin’i nasıl sattığı anlatılıyor)
Dünya zaten Trump’ın hakkında yolsuzluk soruşturmaları mahkemeye taşınmış olan İsrailli lider Netanyahu’yu kurtarma projesini ciddiye almamıştı. Araplar bile ciddi olarak konuyu tartışmadı. Ne hikmetse içeride gündemi değiştirmede artık sıkıntıya düşen Reis sürekli olarak bu konuyu çiğnemeye başladı. Ne yapsın İmamoğlu’nun Elazığ ve kar tatili de yeteri kadar ses getirmedi. Yandaşların işi yayma ve bezdirme çabaları da ses getirmedi. Mecburen Trump’ın bu Filistin planı gündeme sokuldu. Yerseniz.
Trump konusuna gelince- ABD Başkanı giderek içeride zorlanmaya başladı. Yüce Divan olayı ciddiyet arz ediyor. Trump her ne kadar Senato’daki Cumhuriyetçi çoğunluğun kendisini satmayacağına güveniyorsa da ortaya 8 ila 10 arasında bir Cumhuriyetçi senatörün Demokratlarla birlikte oy kullanma ihtimali olduğu söyleniyor. Ancak Senatörler son dakika da Trump aleyhinde konuşması kaçınılmaz olan Ulusal Güvenlik eski danışmanı Büyükelçi Bolton gibi tanıkların dinlenmesine izin vermedi. Sanırım Cumhuriyetçi senatörler, bu yıl sonunda yapılacak seçimlerde bu oylarının bedelini ödeyecektir kuşkusuz. Bu konuya ek olarak önümüzdeki hafta başında Demokrat parti başkan aday adayları ilk çekişmelerini yapacaklar.
Amerika seçimlerinde dikkat çeken Demokrat partiden iki başkan aday adayı. Bunlardan dünyanın en zengin dört kişisinden biri olan Blomberg seçim kampanyalarına yüz milyonlarca dolar akıtmaya başladı. Amacı Trump’ı devirmek. Buna karşılık adaylar arasında en yaşlısı olan Vermont senatörü Berni Sanders, Amerikan usulü sosyalizmi savunuyor. Geçen seçimde Hillary Clinton’un Demokrat partiden aday seçilmesini protesto eden gençler seçimlere katılmamış bu yüzden Trump kırsal oylarla başkan olmuştu. Şimdi herkes Sanders’ın aday olması durumunda gençlerin sandığa gidip gitmeyeceği merak ediliyor
Bizim başarılı Reisin yaptığı başarılı dış politika sonuçları ortaya çıkmaya başladıkça dünya bir tarafı ile bize gülüyor. Mesela Libya konusunda Berlin’de yapılan konferansa katılan iki önemli ülke lideri, Fransa ve Almanya Türkiye’nin Libya’ya konferansta söz vermesine rağmen Libya’ya silah kaçırdığını açıkladı. Ama Reis hala esip köpürüyor. Libya’da Hafter sözünü tutmadı diye. Bu arada bir Türk firkateyni Tayyip’in tarikat taşı Libyalı Seccar’dan kaçan kişileri Akdeniz’de yakalayıp, Trablusgarp’a teslim etmesi dünya tarafından eleştiriliyor. Şimdi de Filistin’i diline doladı. İslam kahramanı ya, ama olayı kendi tarikatı adına kullanacak.
Yetmedi bir yandan tehdit devam ediyor. Suriye kuvvetlerinin İdlip olayı ve ilerlemesine askeri müdahale edecekmiş. Yok, yapma. Türkiye’yi ve Türk lafını sevmediğini biliyoruz ama ülke itibarını saraylarda değil cephelerde rezil rüsva etme. Rusya’yı suçluyor İdlip konusunda sözünü tutmadı diye. Moskova ise İdlip’teki tarikat taşı radikal dinci militanların elindeki silahları alma sözü veren Türkiye’nin sözünü tutmadığı için harekete geçmediğini açıklıyor. Kime inanırsınız? Gözlem noktalarındaki askerleri kurtardık da ilerleyen Suriye birlikleri ile tepişecekmiş. Oradaki çocukların yaşamını da tehlikeye atıyor.
Son konumuz bizim Habervis’te ABC gazetesinden alıp yayınladığımız New York’ta öğrenciler için yaptırıldığı ileri sürülen gök delen vakıf yurt binası. Türken vakfının Ensar ve Kızılay aracılığıyla sizlerin bağışlarını Erdoğan yakınlarının yönetimindeki bu vakfa aktararak New York göbeğinde bir gökdelen yaptırması haberi vardı. Aynı konu OdaTv ve Sözcü gazeteleri ile CHP ABD örgütü tarafından da yayınlandı. Ama bu haberlerde eksik kalan Erdoğan ailesinin işin içinde ne kadar olduğu. Gazeteci arkadaşım Yılmaz Polat bu konuyu bir kitap haline getirerek bir yıl kadar önce yayınlamıştı. Orada alt çizilen noktalarda biride ABD seçimlerine yapıldığı gibi (ABD Hazine Bakanlığının dikkatini çekmemesi için) paranın bir kısmının kişiler aracılığıyla vakfa aktarılması. (Seçim kampanyasına yabancıların para vermesi yasak olduğu için ABD’de bazı kişiler aracılığıyla senatör ve milletvekillerine hatta başkan adaylarının seçim kampanyasına bağış yapılır)
Şimdi sınırları içinde yaşadığınız sisteme devlet diyebiliyor musunuz sorarım size. Ben kavim bile diyemiyorum da.
Savaş SÜZAL, 1 Şubat 2020