KİMSE KABADAYILIK YAPMASIN!
Kıymetli okurlar, hak, hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları diyerek gözlerimizin önünde yapılan bu siyasi operasyonları kimse görmezden gelemez.
Bu sözler bize ait değil, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a ait. İstanbul’da yürütülen kod adı Ergenekon soruşturması kapsamında 22 ay tutukluluktan sonra tahliye edilen Türk Metal Sendikası eski Başkanı Mustafa Özbek’e karşı söylenmiş sözlerdir bunlar. Arınç’ın açıklaması aynen şudur:
(http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx? ... 7&Rdkref=1)
“Bir insan 22 ay sonra tahliye olmuş( Özbek için söylüyor), hayırlı olsun, gözün aydın. Diğer arkadaşlar içerideler. ‘Geç kalan adalet, adaletsizliktir’ sözü evrensel bir kuraldır. Bir insan hemen yargılanmalı ve hemen neticeyi almalıyız. Şimdi Mustafa Özbek savunma yaptı mı yapmadı mı... Ama sorgusu yapılmıştır. Sorgusundan sonra zaten susma hakkı diye bir şey var, ‘konuşmayacağım’ dediğinde zorla konuşturacak halleri yok. Dolayısıyla tahliye edildi. Bu işin keyfini yaşasın, içerideki arkadaşları için de dua etsin’ onlar da özgürlüklerine kavuşsunlar ama kabadayılık olmasın.”
Nedir bu sözlerin anlamı? En başta tehdit, evet, açık açık bir tehdittir bu, “konuşursan içeri alınırsın”, diyerek tehdit etmektir. Peki, kimden güç alarak tehdit etmektedir Arınç? Savcıdan, hakimden, mahkemeden... Öyle ya Arınç, “konuşma yoksa tutuklanırsın”, demek cüretini göstermiş olduğuna göre, Özbek konuşursa, Arınç’ın hakimi, savcısı, mahkemesi de onu içeri alacak demektir, bu; ülkemizdeki hukuk gücünü Arınç kontrol ediyor demektir, ama hukuk bu değildir, bu doğrudan doğruya zorbalıktır.
Sadece tehdit etmiyor Bülent Arınç aynı zamanda gözdağı da veriyor, bakın şu sözlerine; “…Çünkü öyle kabadayılar vardı. Tahliye edilip çıktığında bir buçuk saat kadar televizyon önünde konuşan sonra tekrar ‘içeri buyurun’ dendiğinde sesi çıkmayanlar var. Tahliye edilenler sevinsin. İnşallah beraat edenler olacaktır. Onlar da mutlu olsun. İyi yargılama, güzel bir adalet hepimiz için gerekli.”
Kimi kastediyor Arınç, muhtemeldir ki Mustafa Balbay’ı, öyle ya, önce tahliye oldu, çıktı televizyona konuştu, soruşturmayı eleştirdi, ardından yeniden gözaltına alınıp tutuklandı. Gözdağı işte bu; “senden önce tahliye olup konuşanlar şimdi içeride, sessiz ol, konuşma ve karışma bu işlere” demektir bu.
Peki, adalet dedikleri bu mu? Hak hukuk bu mu? Sıfatı nedir Arınç’ın? Başbakan yardımcısı... Peki, bir Başbakan Yardımcısı hangi yetki ve sıfatla adli bir soruşturmaya müdahale ederek tehdit ediyor Mustafa Özbek’i?
Neden hatırlatmak istedim size bu olayı biliyor musunuz, 28 Şubat diyerek yeni bir dalga operasyon başlatıldı ülkemizde, hukuk adına. Askerler birer birer gözaltına alınmaya başladı, yine hukuk adına. Televizyonlara çıkanlar yüzleri kızarmadan demokrasi ve hukuk diyerek 28 Şubat’la sözde bağlantılı sivil, asker, gazeteci, iş adamı, herkesin gözaltına alınmasından, sorgulanmasından, yargılamasından bahsediliyor.
Acı bir tebessümle izliyoruz haberleri, bize demokrasi, hak, hukuk dersi verenler, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Mustafa Özbek’i nasıl tehdit ettiğini, nasıl gözdağı verdiğini unutmuş anlaşılan. Bu bize şunu gösteriyor; bu yeni dalga operasyonlar da Arınç’ın hukuku ile yapılacak dolayısıyla insanlarımız yine mağdur edilecek, askerimiz küçük düşürülmeye çalışılacak, soruşturma gizliliği olmayacak, insanlarımızın özel yaşamları ekran ekran ayaklar altına alınacak demektir, yazık, vicdanımız kabul etmiyor bu hukuku artık…
Kıymetli okurlar, hak, hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları diyerek gözlerimizin önünde yapılan bu siyasi operasyonları kimse görmezden gelemez. Silivri’de işlenen hukuk cinayetlerine kimse sessiz kalamaz, bana ne diyemez. Adalet hepimiz içindir.
Bugün devlet gücünü kullanarak milletimize kabadayılık yapanlara, yarın devran döndüğünde aynı hesap sorulmaz mı, “sen kimsin de kendini savcı, hakim, mahkeme yerine koyup insanları tehdit ettin” diye sorulmaz mı?
Sorulur kıymetli okurlar sorulur, onun için kimse kabadayılık yapmasın, hukuku kullanarak adaleti yok etmesin, adalet hepimiz içindir, aksi halde gün gelir, bu hesaplar da sorulur…
Erdal SARIZEYBEK, 12 Nisan 2012