Geçtiğimiz günlerde tüm İslam aleminde büyük infiale neden olan, yine Peygamber efendimiz(S.A.V)’e yönelik hakaret içerikli bir film ile provokasyon yapıldı. ABD’nin yeni işgal hazırlıklarının habercisi olan bu film, dış güçlerin beklediği sonucu verdi ve Mısır, Libya gibi Müslüman ülkelerin bazı bölgelerinde elçilik ve konsolosluklara saldırıldı. Avrupa kamuoyuna “Barbar Müslümanlar, İslam dini şiddet dinidir, Müslümanlar vahşidir” şeklinde servis edilen bu görüntüler, yine batının planlarının tüm hızıyla hayata geçmesini sağladı. Libya’da büyükelçiliklerini feda eden ABD, şimdi Libya’ya da askerlerini göndermeye hazırlanıyor.


Türkiye Başbakanı, baş kınayıcı RTE’ de son gelişmeleri (Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney’in iddiasına göre, Obama’nın ricası üzerine) esefle kınadı. Ama sanıldığı gibi filmin yapımcılarını değil, öldürülen Libya Büyükelçisinin katil zanlılarını. Müslüman halklarının değerlerine saldırıda bulunulmasına seyirci kalan ve bunu yargı yoluna taşımaktan kaçınan kınayıcılar, işin bu hadde geleceği sürecin başında belli olduğu halde, başta müdahale etmeyi uygun görmeyip, sahneye kendi repliklerine sıra geldiğinde dâhil oldular. Bu arada senaryo gereği sakallılardan da bir reaksiyon beklenmesine rağmen henüz tepki alınamadı. Ne iç karışıklıklara, ne emperyalistlerin oyunlarına, ne de sahte İslam’a, kısacası hiçbir oluşuma sesleri çıkmayan sakallılar, manşetlere uygun “manipülasyona devam” dedi.



Türkiye adına ABD Başkanı Barack Obama’ya taziye mesajı gönderen RTE;”Terörün dini, milleti, ülkesi yoktur. Teröre karşı ortak bir mücadele şarttır. Bu hadise, Libya’daki demokratik dönüşüme yönelik atılan adımları engellemeyecektir” şeklinde konuştu.



Başbakan Libya’da yaşanan terör olaylarına yönelik demokratik(!)adımların engellenemeyeceğini vurgulaya dursun, medya patronlarının “gündem antenlerini” bir Batı’ya, bir Aziz Yıldırım’a, bir CFR’nin iyi niyet elçisi(!) Angelina Joli’ye ve de “4-4’lük” yeni Eğitim Sistemimize çevirdiği şu günlerde Türkiye kan gölüne döndü yine. Her güne şehit düşen Mehmetçik haberleri ile uyanıyoruz. Biz burada her gün Pkk’ya lanetler yağdırıp ırgalanırken yöneticilerimizde boş durmuyor, Tv’ler de Pkk’yı ve destekçilerini kınaya kınaya bir hal kalıyorlar. En son Başbakan RTE, terör örgütünün hamisi peşmerge reisi Barzani ile el sıkışmaya hazırlandığını açıkladı. 30 Eylül'de yapılacak olan AKP Kongresi'ne onur konuğu olarak davet edilen Barzani de bu sebepten artık “kına’lar” yakmıştır diye düşünüyorum. Ve Türk kahvesi yanında “Dağlar dağlar” türküsü eşliğinde birbirlerine bir yandan bunca mensubuna balyoz vurulan bir ordunun hal ve gidişatını, bir yandan da Mehmetçiğin nasıl vurulduğunu anlatırlar diye tahmin ediyorum. Türkiye’nin iyiye giden(!) ekonomisini tartışacak değillerdi ya. Bu kez de Barzani’ye bir adet “türban” ile bir adet seccade hediye edilir ve peşi sıra komplimanlar dizilir, bu hadiselerde böylelikle tatlıya bağlanır zannediyorum.



Türkiye’de bu gelişmeler yaşanırken son olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanının da içeri alınmasıyla birlikte “ordunun lağvedilmesi” operasyonu sona doğru bir adım daha yaklaşmış oldu. Eski komutanların yerine getirilen askerler, ABD’nin karşısında tam teşkilat hazır olda bekleyecek olan yüce Türk halkının(!) yeni ordusunu oluşturacak. ABD ne derse ona “derhal” diyecek olan şanı yüce ordumuz; “Suriye’ye girin” derse derhal diyecek, “Irak’a girin” derse derhal diyecek, “Libya’ya girin”, “İran’la savaşın“,Afganistan’da, Lübnan’da savaşına derhal diyecek. Batının ülkemizde yarattığı “sahte muhalefette” izleyecek.



Irak’ta yaşadığı hezimeti Suriye’de tekrar yaşamak istemeyen ABD, her fırsatta, her 1 metre karesine 3 ajan düşen ülkemizin elini taşın altına koymasını ve artık BOP eşbaşkanlığı görevini layığı ile yerine getirmesini belirtiyor. Irak’ta hiç beklemediği bir şekilde kertilip, bu kez bataklığa kendi botlarını sokmak istemeyen ABD’den “Yiğitsin sen, aslansın, yaparsın, lider sensin” ayarını alan RTE, Batı güdümlü politikacıların da desteği ile Arap Baharı’na gönüllü taşeronluk yapmak ve Ortadoğu’yu eritme projesine giden yolda anayasada gerekli olan tüm değişiklikleri gerçekleştirmek için müzakereler düzenliyor. Ve Türkiye içeride gittikçe artan terör olaylarının önünü alamadan Ortadoğu’da gelişen terör olayları için kolları sıvıyor.



Türk halkı da borç ekonomisinin, yüksek faizin, terör saldırılarının, global hedeflerle belirlenen gelişim misyonunun, artan konut fiyatlarının, benzine, doğalgaz’a, elektrik ve suya gelen zamların ve de yoksulluk sınırı altındaki maaşı ile yaşadığı geçim sıkıntısının arasında yavaş yavaş savaşa sürüklenen Türkiye’yi kaygı içinde “izliyor”. Tüm bu siyatik gelişmeler üzerine sanırım yetkililer artık övünecek bir materyalde bulamadıkları için çareyi medyaya sansür uygulamakta buluyor.



Tek gerçek şu ki; Ateş düştüğü yeri yakıyor. Yeni Dünya düzeninde, titanların hegemonya savaşları yüzünden evlatlarını yitiren annelerin yüreği parçalanıyor. Gördüğüm tablo şu ki; Artık eski Türkiye yok. Artık Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’si yok. Artık Batının Ortadoğu piyonu Türkiye var.



Bütün toprak zenginliklerini mülkiyet kanunu tadiliyle Batı yoluna parselleyen, bankalarından fabrikalarına, elektriğinden suyuna, tarımdan sanayiye kadar bütün milli gelirini özelleştirme yasası ile küresel sermaye kartellerinin kasasına akıtan, Atatürk’ü ve Türkçülüğü hatırlatacak ne varsa eğitim sisteminden kaldıran, eli silahlı mültecilere YÖK genelgesiyle sınavsız üniversite olanağı sağlayan, Pkk teröristlerini Oslo’da onurlandıran, TSK komutanlarını Balyoz davasıyla içeri tıkan, en önemliside Türk-Kürt ayrışmasını yanlış politikalarıyla her geçen gün daha da alevlendirip, ülkeyi militarist bir çizgiye çekerek bölünmeyi zuhur eden bir hükümet var.



Ne olursa olsun iktidar ve muhipleri, ağabeylerinin sözünden çıkmamakta kararlı. Ama bilinsin ki; ABD‘nin balon ekonomisi ile yerle bir oluşunun ve dev güç haline gelen iki dev ekonomi Rusya-Çin koalisyonun ardından Türkiye’ye tüm kapılar kapanacak. Türkiye’nin ağabeyi ABD, artık sırt sıvazlayan değil, sırtlan gibi parçalayan ağabey olacak.

Olan yine garibanlara olacak, gariban analarına ve ellerine kınalar yakarak, düğüne yollar gibi halaylarla askere yolladığı kınalı kuzularına...



Melike Külahlı

İstanbul, 26 Eylül 2012