Günümüzün en çok kullanılan kavramı şüphesiz ki sahteciliktir.
Yapaylık ve sahtecilik birbirinden asla kopmayan, kopamayan ve birbirini tamamlayan iki kavramdır.
Bu oyunu oynayanlar, bizim karşımıza daima maske ile çıkacaklar ve onların gerçek yüzünü görmemize de engel olacaklardır.
Aslında bu maskenin altından, Türk’ün son vatanı Anadolu’yu çakallara yurt etmek isteyenlerin çirkin yüzleri çıkacaktır.
Görünen odur ki tezgahlarda kilim ve bez yerine, ihanet ve sahtecilik dokunmaktadır. Kullanılan iplik ise “Made in Büyük Abi”dir.
Son senaryo ise parlamenter sistemin tehir edilmesi ve başkanlık sisteminin öne çıkarılması üzerine kurgulanmıştır. İşte bu nedenle; Mehmetçiğin kanı üzerinden milliyetçi oyların avına çıkılmıştır.
Mehmetçiğin canı ve kanı üzerinden siyaset yapmak! Sistem değişikliğini Asker-PKK çatışması üzerinden gündeme taşımak sadece akıl ve mantığı zorlamayacak, Türk milletinin vicdanında da, kapanması son derece zor yaralar açacaktır.
Başkanlık sistemi için oynanan her oyun mubahtır. Pazarlıklar yapılacak; Ağrı’da PKK’lılar ve dağdan indirilerek, şehirlerde hükümran kılınan teröristlerin organize ettiği “Bahar Şenliği” açıkça; bölücülerin propagandasına, dönüştürülecektir.
Uzun namlulu silahlar patlayacak ve Ağrı Valisi’nin emriyle bölgede konuşlanan asker ateş altında kalacaktır. Emrin gerçek sahibi İçişleri Bakanı Efkan Ala’dır. Başlatan da bitiren odur. Aslında Ala da Saray’dan verilen emri uygulamıştır. İddialara göre bu operasyondan Davutoğlu’nun da haberi yoktur.
Operasyon gen Ala’nın emriyle sonlandırılacaktır. Tezgahın çarkları hızla döndürülmektedir.
Dört asker yaralanacak, beş PKK’lı öldürülecektir.
Ve şimdi elbette bir çoğumuzun aklına bazı sorular gelecektir.
- • Bu olay “ Çözüm Süreci”nin baş aktörü İktidar-PKK-Öcalan-HDP pazarlığının bir göstergesi midir?
• Mehmetçiğin kanı üzerinden yapılan siyaset tasarımı bir “şike” midir?
Biz bu soruların cevabını bulmaya uğraşırken son derece çarpıcı ve mide bulandırıcı iddialar ortalığı bulandıracaktır.
Selahattin Demiştaş ve Gülten Kışanak’a göre; Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın emriyle; 15 asker o bölgeye bilerek gönderilmiş ve yaralı askerler ise çatışma bölgesinde terk edilerek ölmeleri beklenmiştir.
Amaç; şehit cenazeleri üzerinden iktidarın oyunu yükseltmek ve milliyetçi oylara sahip çıkmaktır.
“Yöre halkı terk edilen yaralı askerlere yardım etmiş ve onları kurtarmıştır.” Selahattin Demirtaş
“Demirtaş yalan söylüyor.” Davutoğlu
“Halka teşekkür ederiz.” Genel Kurmay
Hangisi doğru? Gelin çıkın işin içinden...
Oslo sürecinden bu yana, değişen kadrolarıyla iktidarın ve memurlarının PKK ve Öcalan’la görüştüğü ve hatta bir şekilde “Koalisyon Ortağı” olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Bölünmenin yaldızlanmış hali barış adına Türk milletine iki ucu da pislikli bir değnek uzatılmaktadır. Bir ucunda HDP, diğer ucunda ise…
HDP’nin AKP düşmanlığı ne kadar sahteyse, iktidarın HDP karşıtlığı da o kadar sahtedir. Her ikisi aynı dalda açan “ileri demokrasi- Analar ağlamasın- Barış- Halkların Kardeşliği” gibi ABD’den ithal edilen hormonlu gübrelerle beslenen zehirli zakkum çiçekleridir.
“Barış ortamını dinamitlemeyi, çözüm sürecini baltalamayı amaçlayan bölücü terör örgütü aziz milletimizin güvenliğini sağlamak için fedakarca görev yapan güvenlik güçlerimize bir saldırıda bulundu. Bu saldırıyı huzurunuzda şiddetle kınıyorum. Çatışmalar devam ediyor. 25 terörist güvenlik güçlerimize karşı çatışmanın içinde.”
Erdoğan’ın askeri adeta alkışlayan bu söylemi; ABD birlikte Türk ordusunu kafesledikleri iddia edilen -ki doğrudur- bir iktidarın eski başbakanına aittir. Bu nedenle de asla inandırıcı değildir.
Tezgahta dokunan ihanettir, sahteciliktir, HDP’yi parlatmak, milliyetçi oyların AKP’de tavan yapmasını sağlamaktır.
“Büyük Abi”nin tetikçileri aynı tezgahta dokunan ihanetin ortaklarıdır.
Her türlü kumpas denenmiştir ve denenmeye de devam edilecektir.
Ancak Mehmetçiğin kanı üzerinden oy devşirme politikası Türk’ün bir kez daha ateşle imtihanıdır.
Bu tezgah bozulmalı, dağıtılmalı ve ihanet sürecinin koalisyon ortaklarına gereken ders verilmelidir.
Figen ÖZEN, 14 Nisan 2015