Kısılmışlık,
Siz de kıstırılıp hareket edemez hale geldiğinizi, mutsuz olduğunuzu, fikirlerinizi söyleyemediğinizi, alım gücünüzün günde güne düştüğünü ve fakirleştiğinizi, ülkenin verdiği beyin göçünün gün geçtikçe katlanarak arttığını gelecekten bir umudunuzun kalmadığını düşünenlerden misiniz.
Böyle düşünüyorsanız bilin ki azınlıktakilerdensiniz.
Ülkenin büyük çoğunluğu bayrak inmez ezan susmaz zamların nedeni bizi çekemeyen dış mihraklar söylemindeler.
Yoktan var edilen bir ülkeyi el birliği ile vardan yok olmaya götürüyorlar. Yok olmamıza da az kaldı.
Ahlâkını, birliğini, dayanışmasını, ülke, bayrak, insan ve toprak sevgisini kaybeden toplumlar süreç içerisinde yok olurlar.
Halbuki bu ülke ne zorluklardan sonra kuruldu. Tüm dünyaya örnek oldu. Uz görüsü muhteşem bir lidere Mustafa Kemale sahipti.
Parası değerli, itibarı en üst düzeyde dünyadaki tüm liderlerin Ata’nın ayağına geldiği günden güne varsıllaşan bir ülkeydi.
Bugün yurtdışına göç edenlerin son istatistiğe göre %62 eriştiği insanların karınlarını doyuramadıkları çalışma yaşamında açlık sınırında maaş alan ve köleleşmiş, sendikalılık oranının %14,7 düştüğü emeklisinin aç tok arasında yaşadığı, birbirini sevmeyen, dayanışma nedir bilmeyen, bencilliğin tavan yaptığı, insanları aşırı aç gözlü ve fırsatçı garip canlıların yaşadığı bir coğrafya haline geldi.
Tek adamın yönettiği bir padişahlığa dönen, üstüne bir de göçmen nüfusunda 17 milyon göçmene ev sahipliği yapan onlara tanıdığı toleransı kendi öz vatandaşına tanımayan göçmenlerin ülke nüfusunun %20’sini oluşturduğu artık örnek olmayan, hiper enflasyonu yaşayan, tüm kurumları çökmüş, kasasında parası olmayan, ihtiyacı olan her emtiayı (gıdadan, enerjiye) yurt dışından almaya çalışan üretimi, sanayisi, tarımı, geleceği bitmiş bir ülkede yaşıyoruz.
Gençlerimize bir gelecek bir umut ışığı vaat edemiyoruz.
Onlar da geleceğin yarı aç yarı tok çalışan köleleri olacaklar.
Bir ev ve bir araba almak sadece uzak bir hayal olacak.
İşte tüm bu olumsuz koşullar yüzünden ülke insanları umutlarını kaybettiklerinden bu ülkede geçerli bir mesleğe sahip olsa bile yurt dışında bir kafede garson olmayı yeğliyorlar ve gidiyorlar.
Gidenleri suçlayabilir misiniz?
Onlara güzel gelecekler vaat edebilir misiniz? İnsanca yaşayabilecekleri bir ücret verebilir misiniz?
Ayda bir sinemaya, bir konsere, dışarda bir yemeğe çıkabilecekleri, kültürel ihtiyaçları için gazete, dergi, kitap almalarına yetecek bir ücret verebilir misiniz. Kısaca insan onuruna yaraşır bir yaşam verebilir misiniz. Bunları veremiyorsanız giderlerse gitsinler diyebiliyorsanız bundan sonra söyleyebilecek hiçbir şeyiniz kalmamış demektir.
Bayrak, ezan, büyük Türkiye nutukları da bir yere kadar çöken bir ülkenin göçük altında kalmış zavallı insanlarıyız artık. Ancak bu geleceği biz kendimiz seçtik. Cumhuriyetin, parlamentonun, hukukun demokrasinin, insan haklarının üstünlüğünü idrak edemediğimiz için demokrasiyi içselleştiremediğimiz için bundan sonra bu balçıkta debelenmek bizim seçimimizdir.
Zafer ATUN
24 Temmuz 2023
zaferatun.wordpress.com