Kızılderili Katliamı, Bartolome De Las Casas
1542’de bir papaz tarafından kaleme alınan bu eser, II. Philip’e ithaf edilmiştir. Bu eser, bir soykırımın anatomisi olarak kabul edilir.
UYARI! Bu yazıyı okurken ruh sağlığınız bozulabilir.
“Atatürk olmasaydı, babanız belli olmazdı” sözüne geçmişten günümüze süregelen bir itiraz vardır. Oysa bu söz emperyalizmin yaptığı vahşetlerden türemiştir. Durumun vahametini anlamak için verilebilecek en “can alıcı” örnekle anlatılmak istenmiştir. Bugünlerde işgal yılları sırasında yapılan katliamlar insanların çoğuna “bilgisayar oyunu” gibi gelmekte ve bu katliamların boyutunu algılamaları maalesef çoğunlukla mümkün olmamaktadır. Hatta “Olmasaydı da olurduk” gibi safsatalar bile diyebilmektedirler. İşin özü bu mu? Atatürk’ün kazandığı savaş önemsiz miydi? Bunu algılamamalarında laik Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olmalarının da bir etken olduğunu düşündüğümden emperyalizmi Türkler üzerinden değil Kızılderililer üzerinden anlatacağım. Emperyalizm tarafından katledilenlere selam olsun, ruhları şad olsun.
Yazara göre Kızılderililer ; “Dünyanın en saf, sabırlı insanları, kötülükten ve hileden uzak biçimde yaşarlar. Kin beselemezler ve en hafif hastalık dahi olsa yenik düşerler.”
HISPANIOLA
“İspanyollar Hispaniola adasına geldikleri zaman yerli nüfusu üç milyon civarındaydı; bugün sadece iki yüz kişi yaşıyor.”
“Yerli kadınları ve çocukları hem hizmetçi olarak hem de aşağılık isteklerini tatmin etmek için yanlarına almaya başladılar.”
“Bir Avrupalının tek bir günde tükettiği yiyecek-bütün bir ay boyunca her biri on kişiden oluşan- üç yerli evini doyuruyor.”
“Bütün adanın en yüce reisinin eşine tecavüz edilince o utanç verici süreç başladı, halk isyan etti ama silahları çoğu Avrupalı çocuğun oyunlarında ki silahtan daha ölümcül değildi.”
“İspanyollar isyancıları parça parça kestiler, sürüler halinde ağıla toplanış koyunlar gibi karınlarını yardılar. Bir adamı tek bir darbede ikiye bölüp bölemeyeceklerine veya bir kişinin başını gövdesinden ayırıp ayıramayacaklarına ya da tek bir balta darbesiyle bağırsaklarını çıkarıp çıkaramayacaklarına dair bahislere bile girdiler. Memeden kesilmemiş bebekleri ayaklarından tutup annelerinin göğüslerinden ayırdılar ve baş aşağı kayalara çarptılar.”
“Yerli liderleri bir tür demirden düz ızgaraya bağlayıp kısık ateşte kızartıyorlardı. Yerli liderler, yavaş yavaş ölürken acı ve çaresizlik içinde inliyorlardı ve kendi canı istediği zaman ölmeleri için ateşi artırıyorlardı.”
“Yeni gelen vali, kendisini karşılama törenine gelen liderleri aldatarak etrafı samanlarla kaplı bir binada topladı ve adamlarına binayı ateşe verip içindekileri diri diri yakmaları talimatını verdi. Etraftaki bütün çocukların bacaklarını kesip kopardı ve onları yerde emekletti.”
Porto Riko ve Jamaica Adaları
“İki ada halkının nüfusu altı yüz binin üzerindeyken, katliam sonrası iki adanın her birinde iki yüzden daha insan kalmıştı.”
Küba
“Binlercesi intihar etti, hayatta kalanlar madenlerde öldü.
Yedi binden fazla çocuk açlıktan öldü.”
“Yerlilere göre Hristiyanların tanrısı(altın) idi. Tanrıyı mutlu etmek için altın dolu sepetlerin önünde yorgunluktan halsiz düşüne kadar dans ettiler ve sonra tanrıdan kurtulmak için altınları nehre attılar.”
Anakara
“Yerlilere saldılar sonucu 40 bin yerli hayatını kaybetti, bir kısmı diri diri yakıldı, bir kısmı vahşi köpeklerin önüne atıldı veya türlü türlü işkencelerden geçirildi.”
“Bu gibi operasyonların sonunda sekiz yüz bin insan hayatını kaybetti.”
“Yerli liderden altın altın alabilmek için onu ayak tabanlarından itibaen yakarak öldürdüler.”
“Kadınları, çocukları alınan yerli erkekler ; Ah, aşağılık adamlar! Ah, acımasız Hristiyanlar! İraları(kadınları) öldürüyorsunuz!”
Nikaragua Bölgesi
“Hristiyanlar yerlilerin yiyeceklerine el koydular. Böylece yaklaşık yirmi ila otuz bin yerli açlıktan öldü. Hatta bazı anneler çocuklarını öldürüp yedi. Kaçanlar tepelerde jaguarlara yem oldular.” Toplamda “beş-altı yüz bin yerli hayatını kaybetti , şuan bölgede dört-beş bin kişi kaldı.”
Yeni İspanya
“Avrupalılar 450 fersahlık bölgede dört milyon insanı katlettiler ve diri diri yaktılar.”
“Tutuklu bulunan yerlilerden kendilerini eğlendirmelerini istediler, insanlar kendilerini tamamen dansa vermişlerdi. Güvenliklerinden endişe duymuyorlardı. Tam bu sırada askerler kılıçlarını çekerek saldırdılar.”
“Yüz fersah büyüklüğündeki bir bölgede iki milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Sadece iki bin kişi hayatta kaldı.”
Guatemala Bölgesi ve Krallığı
“Hamile kadınları, yeni doğum yapmış anneler, çocuklar ve ihtiyar erkekler içi sivri uçlu şenderelerin olduğu çukurlara atıldılar.”
“Komutan ordusundaki on-yirmi bin damgalı köleyi hiç beslemediği için ellerine geçen tutukluları yemelerine izin verdi. Karargahta insan mezbahası kurdular ve bu mezbahada çocuklar kesilip kızartılıyor, yetişkinlerin ise elleri ve ayakları kesiliyordu.”
Yeni İspanya, Panuco ve Jalisco
“Köle pazarında seksen yerliye karşılık bir kısrak alınıyordu.”
“Yeni İspanya adasının etrafına duvar örmek için sekiz bin yerli ithal edildi para ve yemek vermeden bu projede çalıştırılan yerliler birer birer açlıktan ölürken hiç kimse aldırmadı.”
“Yerli kral yakalandı. Altınların yerini söylemesi için zincirlere vurup ellerini bedeni boyunca uzanan bir kalasa bağladılar; sonra ayak tabanlarının altında bir mangal yaktılar ve iyice kavurdular.”
“Burada insanlara türlü türlü işkenceler yaptılar. Kimisini asarak, kimisini ellerini ve ayaklarını keserek, kimisinin dillerini dışarı çekerek, kimisinin de kafalarını testereyle kopararak çok sayıda yerliyi rastgele katlettiler.”
Yucatan Krallığı
“Yerlilerin izini sürüp avlamak için vahşi köpeklerden faydalanıyordu… Bebekli kadını yakalayınca bebeği köpeklere yedirdiler.”
“Evinden çıkmak istemeyen bir çocuğun önce kulaklarını budadı sonra burnunu doğradı.”
“Aynı herif, sonradan hiçbir utanç ve pişmanlık duymaksızın, köle olarak daha çok para etsinler diye yerli kadınları hamile bırakmak için gayret sarf ettiğini önde gelen rahibe böbürlenerek anlatacaktı.”
“Köpekler aç kalınca, annesinden elinden bir bebeği alıp parçalayıp köpeklere verdiler.”
Pearl Coast, Paria ve Trinidad
“Köle filoları sadece mürettebata yetecek kadar yiyecek taşıyorlardı. Bu yüzden zavallı mahkumlar neredeyse aç ve susuz kalıyorlar ve sonuçta ölüp denize atılıyorlar.”
“Bu bölgede inci avlamak için günbatımından şafağa kadar suyun içinde kalıyorlar, çoğu zaman dört beş kulaç derine iniyorlar. Hava almak için yüzeye çıkmalarına nadiren izin veriliyor. Vakitlerini anca su altında yüzerek geçiriyorlardı. Nefes almak için yüzeyde birkaç saniyeden fazla durdukları takdirde, onları yumrukluyorlardı.
Bazen köpek balıklarına yem oluyorlardı. Ölümleri genellikle boğularak oluyordu bunun dışında ya ciğerlerine gelen basıncın etkisiyle ağızlarından gelen kanda boğuluyorlardı, ya da soğuktan dolayı dizanteriye yakalanıp ölüyorlardı. Doğuştan simsiyah olan saçları, uçları yanmış gibi bir görüntüye bürünüyor, sırtlarında is tuzdan dolayı büyük yaralar çıkıyor.”
Venezüella Krallığı
“Dört-beş milyondan fazlası bu iblislerin bulduğu acımasız ve sadist cinayet metotlarıyla katledildi. Birkaç kişinin dışında kimsenin konuşmadığı pek çok dil de bu suretle ortadan kayboldu.”
“Yük taşırken biri açlıktan bayılınca boynundaki zinciri çıkarmakla vakit kaybetmiyorlardı kafasını kesiyorlardı.”
Florida Diye Bilinen Bölgedeki Anakara
“İnsanları çağırdılar ve gelenlerin hepsinin burunları, dudakları ve çeneleri kesilip kopartıldı. Sonra da korkunç bir acı içinde her taraflarından kan akarak gönderdiler.”
Plate Nehri
“İspanyollar beş bin kişiyi kılıçtan geçirdi.”Batıya batı tezleri ile yanıt veren önderimizin izinden gelen bizlerde bundan sonra her platformda batının yaptığı zulümleri anlatalım. Bizi yapmadığımız katliamlarla itham edenler, kendi caniliklerini örtbas etmek için bizim gibi mazlum halkları kullanıyorlar üstüne üstlük bu durumdan bile çıkar elde ediyorlar.
Atalarımız yakın geçmişte emperyalizmi Türk'ün öz yurdu olan Anadolu Yaylasına gömmüştü. Şimdi sıra bizdedir, vakit emperyalizme yeniden dur demenin vaktidir. Mutlaka aydınlanın ve örgütlenin.
Ozan ERDİ, 30 Ağustos 2014