Kızılderililer ve Türkler

Kızılderililer ve Türkler

İletigönderen Efe » Prş Oca 31, 2008 21:25

Kızılderililer ve Türkler

Kızılderililer ile Türklerin akraba olduğu yıllardır tartışılır durur. Bu konuda ilk çalışmalar merhum Prof. Dr. Osman Nedim Tuna tarafından yapılmıştı. Prof. Tuna, Kızılderililerin coğrafi terimlerinin Türkçe olduğunu, dokumalarının Türk motifleriyle dolu olduğunu fotoğraflarla tespit ettiğini belirtmişti. Hatta Japon ilim adamlarının Japonca"nın AİNU dialektinin 7500 yıl önce Türkçeden ayrıldığını ileri sürdüklerini söylemiştir. Kendisinin Altay dilleri teorisi ve Sümerce"de, halen Türkçede kullanılan 158 Türkçe kelimenin bulunduğunu ortaya koymuştur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde düzenlenen Türkoloji kongrelerinde bu görüşleri sürekli gündeme getirmiştir.

Geçtiğimiz günlerde ABD"nin New York şehrinde düzenlenen “Türkler ile Kızılderililer Arasında Ortak Bağlar” adlı panel bu benzerliklerin ne kadar çok olduğunu ortaya koyuldu. Yıllardır Sibirya bölgesindeki Türkleri gördükçe, (Hakas, Tuva, Teleut, Şor gibi) Kızılderililerle olan benzerliklerini hep düşünür dururdum. Bu benzerliği yazdığım yıllarda, “Sen de herkesi Türk yapıyorsun” diye çok da eleştiriler almıştım.

New York"taki panelde de ortaya çıktı ki, bu benzerlikler bilim adamlarının da ciddi manada ilgisini çekmiş ve DNA testlerinde bile aynı kökten geldikleri ortaya çıkmıştır. Panelde oldukça ilginç iddialar da ortaya atılmış. İstanbul Üniversitesi Mezunlarının Türkevi"nde düzenledikleri etkinlikte George Washington Üniversitesi"nden Prof. Dr. Türker Özdoğan, Türkler ve Sibirya bölgesindeki DNA testlerinin çakıştığını belirterek, iki halk arasında kültürel, ruhani pek çok bağ olduğunu çeşitli örnekleriyle anlatmış. Özdoğan, Kızılderililerin Bering Boğazından Amerika kıtasına göç ettiklerini ifade ederek, göç edenlerin Cengiz Han"ın önünden kaçan Uygur asıllı Türk gruplar olduğunu belirtmiş. Özdoğan yine Kızılderililerin Atabaşkan lisanı konuştuklarını ve bu lisanın Türkçeye çok benzediğine de dikkat çekmiş. Yine Toplantıda DNA çalışmalarıyla bilinen Dr. Levent Bozatlı, panelde İstanbul"dan telefonla katılarak DNA testleriyle ilgili çok ciddi sonuçlarını açıklamış. Tarihçilerin, antropologların, dil bilimciler bu konuda ciddi çalışmaları ortaya koydular. Georgetown Üniversitesi Sosyoloji-Antropoloji Bölümü"nden Prof. Dr. Marjorei Mantelstam Balzer de Bering Boğazından 800 yıl önce Alaska"ya göç ettikleri bilgisini teyit etti. Balzer, Kızılderililer ile Türkler arasında, “Ayı, kurt, kartal” gibi totem ve simgelerin yaygın biçimde kullanıldığını, dil tarih biyolojik ve ruhaniyet açısından benzerliklerini açıkladı. Bu açıklamaları öğrenince hiç de şaşırmadım. Çünkü, Bozkurt"la ilgili çalışmalar yaparken Bozkurt"u aynı Türkler gibi Kızılderililerinde sembol olarak kabul ettiklerini öğrenmiştim. Hatta bizde ki, Asena efsanesi gibi efsanelerin bulunduğunu da görmüştüm.

Yolunuz düşerse bir Kızılderili mağazasına, Bozkurtla ilgili yüzlerce malzeme bulabileceğinizi de söylemek isterim. Hatta ben de bir Kızılderili reisi ile tanışmış röportaj yapmıştım. Reise sizin, “Türklerle aynı kökten geldiğiniz iddia ediliyor ne diyorsunuz demiştim”, o da “Önceleri bu bize fantezi gibi geldi. Ama sonraları yapılan araştırmalar ve DNA testleri bizim aynı kökten geldiğimize dair ciddi deliller olarak ortaya çıktı. Ama Türkiye"ye geldim baktım ki, herkes Kızılderili” demişti bu röportajımı hiç unutamam. Amerika"ya gelen “Beyaz adamlar”ı Kızılderililer çok misafirperver şekilde karşılamışlardı. Ama o beyaz adamlar milyonlarca Kızılderiliyi kendi yurtlarında katlettiler. Kızılderililere karşı soykırım yaptılar. Bu soykırımları bölgeye misyoner olarak gelen papazların raporlarında bile görmeniz mümkün. Bu soykırımda öylesine alçakça katliamlar yapıldı ki, küçücük çocuklar taşlara vurularak parçalandı. Dereye atılan bebeklerin çıkardıkları hava kabarcıkları için bile iddiaya girecek kadar vahşice davrandı bu “Beyaz adamlar”

İşte Kızılderililer bu hoşgörülerinin, misafirperverliklerinin cezasını vatanlarından olarak ödediler. Türkiye"ye misafir olarak gelenler de aynı şekilde davranmaktadırlar. Bu ülkede aş, iş, sahibi olan katliamlardan kurtarılan kişilerin çocuklarından bir kısmı bu ülkenin temeline dinamit koymaya çalışıyor. Memleketi idare edenler her şeyi paraya endeksleyerek bu güzel yurdumuzda satılığa çıkardılar. Tıpkı Kızılderililerin kendi ülkelerinde köle yapılması gibi bizi de köle yapmak istiyorlar. Ben bugünkü “Beyaz Adamlara” dikkat çekerek, sözümü bir Kızılderili atasözüyle bitirmek istiyorum:

“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”

Kemal ÇAPRAZ

damnant quod non intelligunt...
Kullanıcı küçük betizi
Efe
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 1508
Kayıt: Cmt Şub 17, 2007 22:58

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x