KIZIMIZ GİZEM

Gizem kızımız hunharca bir saldırı sonucu öldürüldü. Ailesine bașsağlığı dilerim. Tüm Avrupa’da olduğu üzere Norveç’te de Büyükelçiliğe bağlı ‘cenaze fonu’ gibi bir fondan Türkiye’ye getirilebilirdi. Ama bir baktık Davutoğlu Ahmet cenazeyi almaya gitmiș. Neydi o Yozgat’lı bașbakan yardımcısı, o da orada. Türkiye’de yerleșik ‘kökü dıșarıda’ televizyon kanallarında ‘canlı yayın’. Sanki Büyükelçilik mensuplarından biri vurulmuș. Kaldı ki, Büyükelçilik mensuplarından biri vurulmuș olsa bile, sizi temin ederim, fırsat bu fırsat deyip bir yurtdıșı kaçamağı yapmanın dıșında, bunlar yerlerinden kımıldamazlar.

Pekiyi kızımız Gizem ne için gitmiști Norveç’e? Norveç İșçi Partisinin ‘gençlik kampı’na neden katılmıștı? Solcu-molcu muydu yoksa? Kuzeninin yaptığı konușmasından anlașılabildiği kadar, kızımız Gizem’in idollarınden biri Recep Tayyip Bey, diğeri Davutoğlu Ahmet’miș. Yozgat’lı bașbakan yardımcısının adını bilse, kuzen kızımız onu da söyleyecek ama benim gibi o da bilmiyormuș herhalde.

O arada kızımız Gizem’in oğlu olsaymıș adını Nelson Mandela koyacak olduğunu da öğreniyoruz. Hani șu Kenan Evren’in ‘Atatürk Madalyası’ vermek istediği Güney Afrikalı rengi yanık lider. Ve bu rengi yanık lider ‘Atatürk Madalyası’nı almayı reddetmiști. Kızımız Gizem, büyük olasılıkla o nedenle Mandela hayranı olmuștur. O nedenle Recep Tayyip, Davutoğlu Ahmet ve ya da adını bilmediğimiz Yozgat’lı bașbakan yardımcısı hayranı olmuștur.

Bakınız ‘Onlardan biri’ telefonunu masada bırakıp tuvalete gitmiști. O arada telefon çaldı ve tuvaletten dönen adam kimin aradığını öğrenmek için arayan numarayı çevirdiğinde, karșıdaki sordu:

- Neden yanıt vermiyorsun?

- Anıt Kabir’de idim.

Evet bunlar böyle yetiștirilmișlerdir. Kızımız Gizem ‘asker düșmanı’ idi, kalıbımı basarım. Türk subaylarından çoğunun ‘piç’ olmasa da, ‘öksüzler yurdu’ndan alınarak yetiștirildiklerine inanıyordu. Ordu’nun ‘Muhammed Ocağı’ olan kısmı kendi yakınlarının askerlik yaptıkları yerler idi. Ölen erler ‘șehit’, subaylar ‘zaiat’tı. Ve Davutoğlu ile Yozgat’lı bașbakan yardımcısı Norveç’e gittikleri zaman Türkiye’de yer yerinden oynamaktaydı. Genel Kurmay Bașkanı ve Kuvvet Komutanları istifa etmișlerdi. Ordu ile ‘Hükûmet’ arasında ‘derin bir bunalım’ doğmuștu. Ancak Dıșișleri Bakanı ile Bașbakan Yardımcısı Nelson Mandela’nın, pardon Recep Tayyip Bey’in bu bunalımı așacağından emin idiler herhalde.

Kızımız Gizem bir de Norveç’li bir bakana hayran imiș. Adı lazım değil. Türkiye’de bir bunalım olursa onun da katkısı olacağından emin olarak öldü. Türkiye’de bunalımlar ya teğet geçecek ya da ‘teğet bile’ geçmeyecek biçimde ayarlanmıștı. Bunalımları așmak yetisi bu ‘kadro’ya Tanrı’nın bir lütfu idi. Kaldı ki, ‘Eyvallah Kemal’ de ana muhalefet idi. Bunalım-munalım da ne ki; vız gelir tırıs gider idi bu ‘kadro’ya. Rahat uyu kızımız Gizem. Zaten gözlerin kapalı imiș senin. Yașasaydın Yozgatlı bașbakan yardımcısını Mandela sanacaktın.

---

Habip Hamza Erdem

Evet ! kızımız Gizem,yaşanılacak acıların en büyüğü EVLAT ACISI,ailesine başsağlığı dilerim.

Cenazeye katılan Dışişleri Bakanı Davutoğlu aileye, “Şimdiye kadar o sizin evladınızdı, ama şu andan itibaren Gizem bütün insanlığın ortak vicdanının sembol ismidir” diye seslendi.

'Bütün insanlığın sembol ismi' olması için ;belediye otobüsünde cayır cayır yakılarak öldürülen Serap(o da 17 yaşındaydı) ın SUÇU NEYDİ?
ya da askeri personel i taşıyan otobüse yapılan saldırıda babasının yanında üni.kurslarına giderken öldürülen asker kızının SUÇU NEYDİ?
ya da Kuşadasında minübüste patlayan bomba ile ölen üni. öğrencisi İzmirli kızımızın(hani aynı minübüste ölen irlandalı turiste Türk hükümeti eşek yüküyle tazminat ödemiş ama kızımızın ailesi o miktarın çokkkk altında cüzi bir rakamı almak için bile binbir zorluk çıkarılmıştı)SUÇU NEYDİ?
ve daha niceleri.......Acaba suçları PKK tarafından mı öldürülmekti de ''insanlığın ortak vicdanının sembolü'' olamadılar?