Kızlarıma!
Canım Kızlarım;
Sizler benim canımdan can kopararak dünyaya getirdiğim, gözümden sakındığım, yaşamımdan daha aziz, içtiğim su, kokladığım toprak, yediğim ekmek kadar olmazsa olmazımsınız.
Doğduğunuz ilk günden beri hayatımdaki en önemli yeri siz aldınız. Masallar anlatmadım sizlere. Masal yerine Türk'ün en büyük destanını Bağımsızlık Savaşı'nı fısıldadım kulaklarınıza. Ninniler de söylemedim. Anadolu'mun öz sesini türküleri dinlettim sizlere.
Daha okula başlamadan And'ımızı ezberlediniz. Ziya Gökalp'in, Behçet Kemal'in ve nice ulusalcı şairimizin şiirlerini Ömer Seyfettin'in hikayelerini dinlettim sizlere.
Çanakkale'nin nasıl geçilmez olduğunu, Yarbay Mustafa Kemal'i, Kemal'in Yeri'ni öğrendiniz.
Sakarya, kadınlarımızın döşediği İstiklâl Yolu'nu, Dumlupınarı ve Büyük Zafer'i anlattım sizlere.
Ananızın alnına vurulan damgayı, bir madalya misali onurla taşıdınız göğsünüzde... Kemalist ve Devrimci, Milliyetçi'yiz dediniz.
Ve en önemlisi Atatürk'ü, O'nun ilke ve devrimlerini öğrendiniz. O sarışın, mavi gözlü adamı sevmenin yanı sıra anlamayı da, O'nun gibi düşünmeyi de başardınız.
Dediniz ki;
"Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin laiklik politikasını benimsedik. Dinimizi, inancımızı özgürce yaşarız. Ama kimsenin ne inancıyla, ne de inançsızlığıyla uğraşmayız. Bizim derdimiz önderimiz Mustafa Kemal'in dediği gibi, dini alet ederek yabancılarla işbirliği yapan ve yurdumuzu, milletimizi dönüştüren mürtecilerdir."
Dediniz ki;
"Biz tıpkı Mustafa Kemal gibi "Her şeyden önce milliyetperveriz." Damarlarımızdaki asil kandan onur duyarız.
Biz devrimciyiz. Mustafa Kemal'in devrimlerinin ilerleyen zamana göre "DÖNÜŞTÜRÜLMEDEN" geliştirilmesinin savunucusuyuz. Kadının önderlik etmediği devrim savaşının tam başarıya ulaşamayacağı inancının savaşçılarıyız.
Anti-emperyalistiz. Küresel güçlerin oyunlarına asla baş eğmeyeceğiz.
Ve bunlardan daha da önemli olarak biz bağımsızlıkçıyız. Cumhuriyet'imizin Türkler ve Mustafa Kemal gibi düşünenler tarafından, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için yönetilmesini istiyoruz.
Çağdaş Türk kadınıyız. Ancak bizim çağdaşlığımız Batı'yı körü, körüne taklit etmekten öte, gelenek ve milli değerlerimize sadık kalarak, ilim, irfan ve ileri tekniği özümsemektir.
Halkın devlet için değil, devletin halk için var olduğuna inananlardanız. Kulluktan kurtulup, vatandaş olmanın onurunu şerefle taşıyoruz.
Milli Türk Kadın Devrimi'nin kuvvacı savaşçıları gibi biz de cephemizde savaşıyoruz. Cephemiz tüm vatandır."
Ve ben diyorum ki;
Canım kızlarım, siz de çok iyi biliyorsunuz ki söz konusu vatanım, bağımsızlığım, milli benliğim ve Kemalist Devrim ise, bu uğurda sizleri bile feda etmekten çekinmem. Çünkü benim ülkem bağımsız olmazsa, milli değerlerim çiğneniyorsa, birileri çıkıp "Ankara dönüştürüldü", "Ne Mutlu Türk'üm Diyene sözünü her yere yazmak ilkelliktir." diyorsa, böyle bir ülkede yaşamam, yaşamanız söz konusu olamaz.
"Söz konusu vatansa" yaşamak bile teferruattır.
Onların bizi "alıştıra, alıştıra" dönüştürmelerine izin vermeyeceğiz.
Nedir 19 Mayıs?
Mustafa Kemal'in on sekiz arkadaşı ile köhne Bandırma vapuru ile İstanbul'dan 16 Mayıs 1919'da hareket edip, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak bastığı tarih midir? Ve/veya "Atatürk'ü Anma-Gençlik ve Spor Bayramı" mıdır?
Hayır...
19 Mayıs 1919, işgale direnişin başladığı tarihtir.
19 Mayıs Türk Milli Devrimi'in başlangıcıdır.
Bu gün işgale direnişin başlangıcı olan bu tarihin yıl dönümlerinde kutlanan milli bayramımız, "Faşist İtalya Kopyası" olarak nitelendirilmekte ve diğer milli bayramlarımız gibi yoksullaştırılarak unutturulmak istenmektedir.
İşin en üzücü tarafı ise hâlâ ay-yıldızlı nüfus kağıtlarını ceplerinde taşıyanlar, mandacı zihniyetin egemen olduğu televizyon kanallarında, milli bilinci yok etmek adına, beyinlerindeki teslim olmuş tüm hücrelerinde yeşeren emperyal tohumları, Türk milletinin aklına yerleştirmek için, yalan ve dolanla ortalıkta fırtına estirmeye çalışmaktadırlar.
Cumhurbaşkanlığı Makamı'nda ise milli bayramlar üzerinde "ince ayarlar" yapma için çalışmalar düzenlemektedir.
Yapılmak istenen ne ince ayar ne de bir düzenlemedir.
Ayçam, Gökçem; yapılmak istenen size, sizi unutturmaktır. Cumhuriyetle ilgili geçmişinizi, Gazi büyük dedeniz Mustafa Kemal'in silah arkadaşı Mehmet Halif Bey'i, Yemen şehidi büyük dedeniz Ali Rıza Efendi'yi, Kocatepe'de vatan nöbetini tutan büyük dayımız Yakup'u hafızalarınızdan silmektir.
Mustafa Kemal'in işareti ile kara çarşafını çıkarıp atan, kaymakam eşi sadece fotoğraflarından tanıdığınız büyük anneanneniz Zehra Adile Hanım'ın resmini atmanızı, yırtmanızı istemektir yaptıkları.
Tarihinizi unutturmak, Mustafa Kemal'le başlayan ulus olmak sürecine ihanettir yapılmak istenen "ince ayar"ların tümü...
Sizi, siz olmaktan çıkarmak için çırpınanlar, Milli tarihinizi yoksullaştırıp, milli benliğinizi yok edip esarete mahkum sömürge bir millet olmanın kaldırım taşlarını döşemektedirler.
Ve bu taşların üzerinde "Büyük Abi"nin tasarımını yaptığı takunyalı pranga vurulmuş ayakların, emperyalizme teslim olmuş karşı devrimcilerin ayak sesleri sesleri duyulmaktadır.
Onlar Derviş Mehmetlerin, Ali Kemallerin, Damat Feritlerin beyinleri işgal altına alınmış Amerikancı çocuklarıdır.
Amerikancı çocuklar... ABD'de her gün "Amerika'nın birliğine, bütünlüğüne" bağlılık yemini edildiğini bile, bile milli değerlerimize saldırmaktan, haince bir zevk almaktadırlar. Çünkü efendileri onların milli değerlerini yok etmiş ve tümünü de köleleştirmiştir.
Milli değerlerimiz mi?
Dilimiz küresel dillerin saldırısı altında...
Milletin egemenliği imzalan AB Yasası ile Avrupa'ya teslim edilmiş...
Vatan toprakları ve tüm zenginlikler... Haraç-mezat satılmış..
Teröristler milletvekili olmuş, asker Silivri'ye Hasdal'a gönderilmiş...
Devlet PKK ile masaya oturmuş, bölücülüğün adı ileri demokrasi olmuş....
Yargı.... Hukuk ve adalet Türkiye'den tahliye edilmiş.
Mustafa Kemal'e hakaret edilmiş, terörist ilan edilmiş, O'nun soyadını taşıyan en büyük demokratik kitle örgütü bile ses çıkarmamış.
Bir kadın çıkmış "Kürdistan'ın özerkliğini ilan ediyoruz. Üstelik bunu sizden talep etmiyoruz." buyurmuş, diğeri ise "Özerklik yetmez, bağımsızlık istiyoruz." diye ahkâm kesmiş, hiç bir devlet büyüğü(!), hiç bir siyasetçi ses çıkarmamış...
Daha ne yazsam kızlarım, Ayçam, Gökçem?... Derdimi nasıl döksem sizlere?... Sesimi nasıl duyursam?
Benim gibi bir yazar bozuntusuna kim kulak verir?
Yapılanların tümü Amerikan emperyalizminin yazdığı senaryo için, küresel aktörlerin emriyle ABD malı takunyacıların karşı devrim hareketidir desem inanır mısınız bana?
Gericilik, irtica, kılık, kıyafetteki dönüşüm, cemaat ve tarikatlar hep "Büyük Abi"nin gayr-ı meşru çocuklarıdır desem?
Hedef ulus devletin teslim alınması, ardından ülkemin bölünüp, parçalanmasıdır. Adı ister BOP, ister "Yeni Osmancılık" olsun, tüm bu senaryoların son sahnesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletine hayat hakkı tanınmamaktadır.
O halde.... Şimdi, derhal tüm Türk kadınları örgütlenmeli ve tehlikenin, gerçek farkında olmalıdırlar.
Kadınlar... Kocalarıyla, yavuklu ve oğullarıyla, babaları ve hatta dedeleriyle bu "Hayâsızca akın"a "dur" demek zorundadırlar.
Kadınlar... Bağımsızlık Savaşı'ndaki kalpaksız kuvvacı kadınların torunları, vatanın, ülkenin ve milletin istiklâlini, milli değerlerimizi, bayramlarımızı korumak için örgütlenmelisiniz.
Unutmayın bu vatan bize dedelerimizin mirası değil, çocuklarımızın, torunlarımızın emanetidir. Bu emanete sırt çevirmek ise vatana ihanettir.
Ayçam, Gökçem... Kuşanın pusatlarınızı. Güçlü silahlara sahipsiniz siz. Göğsünüzde beyaz gömleğinizin üzerine taktığınız al renkli bir gül, sağ elinizde ekmek, sol elinizde Nutuk ve beyninizde tam bağımsızlık andı ve Atatürk ilke ve devrimleri, büyük analarınızdan miras kalan devrimci ruhla geçin önlere...
Unutmayın pusatlarınızı bir sancak gibi taşıyacak ve asla yere düşürmeyeceksiniz. Pusatlarınız NUTUK ve Atatürk ilke ve devrimleridir. Bu pusatlar, varlığınız ve gelecek nesillerin, Türk istiklâlinin teminatıdır.
Önce 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı olmak üzere tüm milli bayramlarımıza ve değerlerimize sahip çıkın. Durdurun bu aymazlar ordusunu!..
"Yapamazlar" demeyiniz, eğer siz hiç bir şey yapmazsanız, yaparlar. Mustafa Kemal'in "Bursa Nutku"nu okuyunuz. O, size ne yapmanız gerektiğini zaten söylemiştir.
Atatürk'ten ve O'nun Türk milleti ile birlikte kanla, irfanla ve devrimle kurduğu Cumhuriyet'ten intikam almak isteyenlere, göğsünüzü siper ediniz.
Biliyorum kızlarım, Kemalist (MİLLİ) Devrim'i yeniden inşa etmek ve tam bağımsız Türkiye'nin bayrağını Ankara Kalesi'nde dalgalandırmak azim ve kararındasınız.
Analık hakkım size helal olsun!..
Sizi Allah'a, vatanı size emanet ediyorum canım kızlarım. Hemen, derhal, şimdi göreve...
Figen ÖZEN, 16 Ocak 2012