KOMİSER KOLUMBOCULUK
Aktör Peter Falk’ın ‘Komiser Kolumbo’ dizisini biliyorsunuz.
Aptal görünüşlü sanki emekliliğini bekleyen bezgin bir polis müfettişi.
Ancak kimsenin aklına gelmeyen soru ve sorgulama yöntemiyle çözmediği olay ya da cinayet yok.
Üç haftadır Narin kızımız için Komiser Kolumbo olmaktan geri duran bir tek yurttaşımızın kalmadığını görüyorum.
Bakanlar, vali, jandarma komutanı, siyasetçiler yedi/yirmidört Narin’in köyündeler.
Arama ekipleri, ulusal ve yerel basın muhabirlerinin tümü sahada, yorumcular ise ya klavye başında ya da ekranda.
Olaydan habersiz bir tek kişi bulamazsınız.
Olay üzücü mü üzücü, altında kirli ilişkilerin ve kapatılması yönünde ‘siyaset’ bulaşıklığının olabileceği de görünüyor.
Son olsun diyelim.
Ancak ve ne var ki, bugün okullar da açıldı değil mi ama?
Çanta, önlük, kırtasiye dışında konuşulacak şeyler de olmalı idi.
Örneğin ‘ilk ders’, ana okulundan üniversiteye ve daha ileri derecedeki eğitim alanlarına değin ‘çok önemli’dir.
Kimi ‘ilk ders’ler bir ‘düşünce’, bir ‘kuram’, bir ‘öğreti’nin ilk dile getirildiği dersler olmuştur.
Türkiye’deki okullarda ise ‘Çanakkale’den Gazze’ye gibi, birbirleriyle zerre ilişkisi olmayan iki konu ilişkilendirilmek istenmiştir.
Amaç ‘Kurtuluş Savaşı’ ve ‘Gazi Komutan’ın adı ve eylemlerini karartmak ve unutturmaktır.
Bugün işgal kuvvetlerinin denize dökülerek bir ‘Kutsal Savaş’ın sonlandırıldığı gün değil midir?
Peki ama, adı ‘Milli Eğitim’ olan ama gerçekte dinci ve gerici ‘Maarif Bakanı’ Yusuf Tekir’in ‘tedrisat’ında ne var?
Gazze var, Hamas var, ‘Tarikat’lar var, yalan ve yanlış var ama ilaç için olsun ‘Millî’ hiçbir şey yok.
Dr Recep’in ‘hayalleri’ var.
Cumhuriyet düşmanlığı var.
Atatürk düşmanlığı var.
Hilafet özlemi var.
Okulların açıldığı bu ‘ilk ders’te işlenen ‘düşünce’, ‘kuram’ ve ‘öğreti’nin özü ise;
‘Tarikat’, ‘Takiye’, ‘Hile’, ‘Yalancılık’, ‘Dolandırıcılık’, ‘Gasp ve İrtikap’, ‘İmam ve Hitabet’.
Yani AKP’nin ‘Tüzük ve Programı’.
İlk beş yılda iyi anlaşılmamış olsun, haydi ikinci beş yılda da anlaşılmadı diyelim.
Ama son on beş yılda da mı anlaşılamadı?
Hâlâ ‘seçimi kazanan parti’ diyerek ses çıkarılmayacak mı?
CHP’nin Gölge Bakanı nasıl ortalığı inletmez, Atatürkçü öğretmenler bu kitapları nasıl yırtıp atmaz, akıl alır gibi değil.
Dersten sonra ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganı atıp, Narin kızımız için eyleme mi geçecekler acaba?
Atanmayan öğretmenler bu Tekir Yusuf’un önünü kesip yüzüne tükürmeyecekler mi?
Öyle şey olur mu diyorsanız, çenenizi kapatıp oturduğunuz yerde oturacaksınız.
Yusuf Tekir nasıl baş köşeye yayılıp oturuyorsa, siz de bir köşeye kıvrılın artık.
Narin kızın katili için Komiser Kolumboculuk yapan 96 milyon insan için söylüyorum:
Bugün okullarda ‘ilk ders’ diye bir ‘cinayet’ işlendi, haberiniz var mı?
Ve çocuklarınızı bu ‘cinayet’in kurbanı olarak ellerinden tutup okullara koştunuz.
Gerçekte bugün 16 milyon öğrenci, Narin kızımızın cinayetinden çok daha büyük bir ‘cinayet’e kurban edildiler.
Hem de anne ve babalarının ellerinden tutarak koştukları.
Bu anne babaların belli bir kesimi de, çocuklarını Tekir Yusuf’un ‘müfredat’ına teslim ettikten sonra, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ mitingine koşacaklardır.
Sizi gidi Kolumbo özentililer sizi.
Mustafa Kemal’in sizin gibi ‘asker’leri olsa, hiç o kutsal savaşı kazanabilir miydi?
Mustafa Kemal’in manevi mirasını da tüketen son mirasyedi kuşağıyla karşı karşıyayız yani.
‘Devrim’ tam da bu nedenle ‘tıkandı’ biliyor musunuz?
Yoksa Yusuf Tekir’ler Millî Eğitim Bakanlığında çaycı bile olamazlardı.
Diğeri ise, sucuk atelyesinde muhasebe elemanı olabilecekti en fazla.