Komünizm Nedir?

Tartışma Alanı

Komünizm Nedir?

İletigönderen MedceziR » Pzr Haz 17, 2007 17:05

Ayrıntılarıyla merak ettiğim bir konudur Komünizm.Bir konuda bilgi sahibi olmadan konuşmak hiç istemem. Onun için bu konuda bilgi sahibi olan kişilerle fikir alışverişinde bulunarak aydınlanalım diyorum. Komünizm nedir? İyi yanları nelerdir? Kötü yanları nelerdir? Bu ve benzeri sorular. Bu konuda bilgi sahibi olan arkadaşlar bilgilerinden bizi mahrum etmezler inşAllah...
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen yakup_cemil » Pzr Haz 17, 2007 21:19

Soruna eLimden geLdiği kadarıyLa ben cevap vermeye çaLışacağım...

eğer yeterLi oLamazsam umarım arkadaşLar bana yardımcı oLurLar !!!

Komunizm; özünde eşitLiği savunan bir yönetim şekLidir.

KabuL etmek gerekir ki güzeL bir düşünce yapısı ve yönetim şekLidir.

YaLnız bu düşünce sadece düşüncede kaLmış,

hiçbir zaman yönetimde uyguLanamamıştır.

Zaten zamanında komunizmLe yönetiLen Rusya iLe Çin biLe

birbirLerine düşan oLmuşLardır.

Sovyet Rusya komunizmLe yönetiLen bir üLke iken eşitLiği savunmuştur

fakat toprakLarındaki TürkLer'e zuLüm uyguLamıştır.

Çin'de KarL Marx'ın kitabından suaLLere cevap veremeyen vatandaşa asker

ceza verebiLmekte....

emin oLunmaLı ki komunizm hiçbir üLkede barınamaz...

Komunist üLkeLere bakıLdığında haLk içindeki herkesin giydiği eLbise,

kuLLandığı araba aynı markadır. ALınan maaşLar biLe aynıdır.

YaLnız bu durum yöneticiLere bakıLdığında değişmektedir.

YöneticiLer kuLLandığı eşyaLar ve maLLarı iLe haLktan üstündür.

MaaşLara geLince az da çaLışsan, çok da çaLışsan aLdığın maaş aynıdır.

Hiçbir zaman değişmez dengeLer vardır. Kendine ait mülkün yoktur.

Herşey devLete aittir. YöneticiLer iLe haLk arasındaki uçuruma bakıLdığında ise

komunizm ve kapitaLizm arasında pek bir fark yoktur.

Zaten Sovyet Rusya bu yüzden yıkıLmıştır.

Yine komunizm iLe yönetiLen üLkeLerde fakirLik hakimdir. SapkınLık doğmuştur.

Sovyet Rusya'da aç kaLan gençLer köpek eti yemişLerdir.

Yine gece okuLLarı açıLmış ve Tanrı yoktur diye dersLer işLenmiştir.

MüsLümanLara işkence ediLmiş ve yok ediLmeye çaLışmışLardır.

Çin'de ise yeniLen yemekLerden bahsetmek biLe istemiyorum.

Türkiye'deki komunizmin tarihine bakıLdığında ise

Türkiye Komunist Partisi T.K.P. yi Atatürk kurmuştur.

Hatta bu konu iLe iLgiLi: "Komunizm başı eziLmesi gereken bir yıLandır." demiştir.

Partiyi de gençLere komunizmin ne oLduğunu göstermek ve

vazgeçmeLerini sağLamak için kurmuştur.

kardeşim söyLeyecekLerim bu kadar umarım faydaLı oLabiLmişimdir.

daha fazLa konuşma istersen bana msn adresimden uLaşabiLirsin.

harunbora_85@hotmail.com

saygıLar !!
Resim


уαкυρ_¢ємιℓ® --»» (αℓтıη νυяυş уαρтıм нαуαℓℓєяιмє)--»» (вєкℓє νє göя)
Kullanıcı küçük betizi
yakup_cemil
Üye
Üye
 
İletiler: 171
Kayıt: Pzr Haz 17, 2007 20:00
Konum: Trabzon, Isparta, İstanbuL

İletigönderen Hasta » Pzr Haz 17, 2007 22:00

Ben bu konuyu sana detaylı olarak açıklamak isterim.Marx,aslında,kendinden önceki felsefeci ve ekonomistlerin bir kısmının görüşlerini birleştirdi,yani yeni bir öğreti değil.Hegel'in,Diyalektik yöntemi ile,Materyalist felsefeyi birleştirdi.Tarihi,ekonomiyi ve toplumları,arkadaşı Engels'le birlikte analiz etti.Her olgu kendi içinde,kendiyle birlikte zıddını da taşır.Hegel'in Diyalektiği bu.Toplum da,sınıflardan oluşur ve bunlar birbirine zıttır,savaşırlar...İlk insan,yani avcı-toplayıcı kültür,ilkeldi ve paylaşımcı idi,sınıf ayrımı yoktu.Ama,toprakların fethedilmesi ve üretime yarayan araçların keşfi,sınıfları doğurdu.İlkel-komünal toplumun yerini,üretim araçlarına zorla sahip olan,yani savaş kazananların egemen olduğu,üretimi kölelere yaptırdıkları,köleci sistem aldı.Çünkü,insan savaşmaya başlamıştı ve yenileni köle yapmayı öğrenmişti.Köle emeğiyle,belli kişilerin servet birikimi oluştu tabii.Ama zamanla,köleler de isyan etti.Bu arada,ticaretin gelişmesi ile ve köle birikimlerinin belli ellerde toplanmaya başlaması ile,ayrıca da ,insanın tarım nedeni ile toprağa bağlanmak zorunda kalmasıyla,geniş topraklara ve yerleşmiş kölelerden oluşan insan gücüne sahip toprak ağaları ve bunların üstünde Krallar ortaya çıkıyor.Üretim araçları gelişmiş ve tarıma yönelmiştir.Ama,bu arada,ticaretin gelişmesi,tüccar sınıfı geliştirmiş,zaman içerisinde de,özellikle,ipeğe karşı,pamuklu dokumanın keşfi ve yeni boyalar(Sanayi devrimi),parasal birikimin,yani gücün,belli ellerde toplanmasına neden olmuş,sömürgeciliğin de ilerlemesi,bu sermaye gücünün ve üretime yarayan araçlardaki yeni keşiflerin de kolaylığıyla,burjuvazi adlı sınıfın gücünün artmasını sağlamış;tarım,oransal olarak azalmış,makineleşme ile birlikte,tarımda çalışanlar azalarak,gelişen sanayiye akmış,kentleşme ve kente göç olgusu sanayi ve fabrikasyonla gelişmiş,eski köle,yeni işçi olmuştur.İşçi ise,asıl üreten olarak asla,üretim aracına sahip olamamıştır.Köle,savaşta sadece yenilen,köylü sadece toprağa gücü ile sahip olamayandır.Üretim araçlarına sahip olanlarsa,ne bu araçları üretmiş,ne keşfetmiş,ne de insanlığın yararına kullanmıştır.Her dönemde,sadece,ya gücünü ya da gücünü kullanmıştır.İşte,işçi sınıfı,bütün ezilenler gibi başkaldırır ve eğer sisteme egemen olursa,bu yönetim biçimi Komünizm olacaktır...Çünkü,üretim araçları,asıl üreten kesimin eline geçecek ve kendileri üreten oldukları için,tüm üreticilere,servet birikimini adil olarak dağıtacaklardır...Tüm kavga da,hiç hakkı olmadığı halde,sadece,haksızca elde ettiği serveti ile üretim araçlarına sahip olup,üretimden kar edenlerin haksız kazançlarını asıl emekçiye devretme kavgasıdır...
En son Hasta tarafından Pzr Haz 17, 2007 22:26 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen AlpereN » Pzr Haz 17, 2007 22:11

ya ben çalıştığım bir yerde Komunist bir abi vardı benimde ülkücü olduğumu biliyodu ama gerçekten çok iyi anlaşıyoduk zıt görüşlü olmamıza rağmen birgün sordum abi dedim komunizm dedim tam olarak nedir bana dediki şimdi sana denilen Allahsızlar,kitapsızlar demi dedi bende dedim yok abi ama öyle bakılıyo dedim dedi bana işte Komunizmde dedi devlet yok sınırlar yok isteyen dünyanın istediği yerde yaşayabilir dünya hepimizin hepimiz insanız,hepimiz işçiyiz,emek harcıyoruz dedi Halkaların kardeşliğinden bahsetti,birazda sosyalizmde felan bahsetti dedi işte üretim mallarının Devletin elinde olması ve işçilerin iktidarı emekçilerin iktidarı olacak hepimiz eşit olmamız gerekiyor felan dedi benim bildiğim kadarı ile böyle milliyet kavramına karşı olması bir bakıma bence kötü :wink:
En son AlpereN tarafından Pzr Haz 17, 2007 22:14 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Haz 17, 2007 22:13

Insan faktörünü kaldirmadan uygulanmasi imkansiz bir sistem :wink:
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Hasta » Pzr Haz 17, 2007 22:20

milliyet kavramına karşı olması bir bakıma bence kötü

Bu sadece,gelecek için bir ideal...Herkesin eşit olduğu,tüm sömürünün kalktığı,tam bir ideal,tıpkı,dinlerin vaadettiği gibi bir çeşit ümmet toplumu.Zaten çok zor ve uzak bir ihtimal ve adı komünizm...:D Uygulanabilir olan ilk adım,sömürünün en aza indirgendiği Sosyalizm,oluyor... :) Orada da,devlet,millet ve toplumsal ayrımlar var zaten...
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen Veled » Pzr Haz 17, 2007 23:33

arkadaşlar bu konu hakkında bende fazla bilgiye sahip değildim açıklamalar için teşekkürler :wink:
Kullanıcı küçük betizi
Veled
Satılmıştır
 
İletiler: 3
Kayıt: Çrş Mar 07, 2007 20:46

İletigönderen yakup_cemil » Pzt Haz 18, 2007 2:16

MedceziR, kardeş ben eLimden geLdiği kadar anLatmaya çaLıştım !!!

ufak da oLsa bir faydam dokunduysa ne mutLu bana...

istersen kafandaki soru işaretLerine burdan da yanıt arayabiLirsin.

beLki oLaya biraz yanLı bakan bir yazı ama başka bir Link versem emin oL ki

sana başka bir Link versem Türkiye'den çok Rusya'dan bahseder !!!

istersen buraya tıkLayarak daha çok biLgiye uLaşabiLirsin.
Resim


уαкυρ_¢ємιℓ® --»» (αℓтıη νυяυş уαρтıм нαуαℓℓєяιмє)--»» (вєкℓє νє göя)
Kullanıcı küçük betizi
yakup_cemil
Üye
Üye
 
İletiler: 171
Kayıt: Pzr Haz 17, 2007 20:00
Konum: Trabzon, Isparta, İstanbuL

İletigönderen MedceziR » Pzt Haz 18, 2007 8:59

yakup_cemil, teşekkür ederim çok açıklayıcı olmuş ve iyi özetlemişsin tekrar sağol. Verdiğin linkteki yazıyı da okumaya başladım bile.

NuNNi, abla sende sağol olayın biraz daha felsefi yönünü açıklayarak bu konuda da bilgi sabihibi olmamı sağladığın için sağol.

Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla komünizm özünde eğitliği savunan uzaktan bakınca ne güzel bi sistem diyebileceğimiz bi sistem, ama komünizmle yönetilen ülkeler komünizm'i amacından saptırdığı için ters tepmiş ve aşırı düzeyde zararlı bi
yapı oluşmuş. Üst kademedekilerde refah içindeyken halk çok sıkıntı çekmiş.

Bilgiler için tekrar sağolun...
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen Hasta » Pzt Haz 18, 2007 20:14

MedceziR, anlatıldığından biraz daha farklı olarak,Rusya'da Sosyalizm uygulaması,yönetimin tekelciliğinden çökmedi.Asıl çöküş nedeni,halkın refahını ve yaşam standardını yükseltmekte kullanılması gereken artan kazancın,yani üretimden elde edilen gelirin,soğuk savaş ve 2 süper güç arasındaki silahlanma yarışının yüzünden,savunma ve silahlanmaya kullanılması,ekonomik gücün halka yansıtılamaması,batılı ekonomistlerin analizleri de bunu söylüyor...
Üst kademedekilerde refah içindeyken halk çok sıkıntı çekmiş.

Bu,Stalin dönemi hariç,pek doğru değil...


komünizmle yönetilen ülkeler komünizm'i amacından saptırdığı için ters tepmiş ve aşırı düzeyde zararlı bi
yapı oluşmuş.

''Zararlı yapı''kime zararlı? :twisted: Egemenlere,emperyalistlere...Sosyalist devrim gerçekleşmeden önce sefaletin derinliklerinde gezen geniş halk yığınları,en azından,ortalama bir eğitim,çalışma,barınma ve yaşam standardında buluşmuş,keskin sınıfsal ayrımlar(ekonomik olarak...) ortadan kalkmıştır.

Tabii ki,hatalar yapıldı,eleştirildi sistem uygulamaları ama bu hata ve eksikler batının empoze etmeğe çalıştığı,yukarıda senin tekrarladığın iddialar değil... :wink: Daha teknik konular...En keskin eleştiriyi Trocky yapmıştır ve zaman onu haklı çıkardı...Tek tek ülkelerde Komünizmin olamayacağı,devrimin tüm dünyaya yayılması gerektiği,aksi taktirde,emperyalizmin tedbir alarak,Sosyalizmin önünü keseceğini,ekonomik olarak zayıflatacağını söylemişti ve dediği oldu!Marx'ın öngöremediği şey kendisiydi...Marksizm,Kapitalistleri uyardı ve sosyal devlet denilen kavramı ortaya atarak,çalışan kesimlerin sosyal güvencelerini sağlayıp,çalışma koşullarını düzeltti kapitalizm...Sendikalaşma ve grev haklarını teslim etti,işçilere.Medya gücüyle de Sosyalizm hakkında korku senaryoları üreterek,çalışan kesimlerin yani işçi sınıfının gözünü boyadı...Sosyalizmin yayılmasını engellediler,silahlanma yarışına sokarak ekonomisini şişirdiler,gelirin halka yansıtılamaması neticesinde de,Trocky'nin öngörüleri gerçekleşti.Çok açık bir şey söyleyeyim,Sosyalist uygulamanın Rusya'da çökmesi ile batı da bütün verdiği güvenceleri,hakları bir bir geri alıyor şimdi,batının işçi sınıfından... :mrgreen: Müslümanlara uygulanan zulme gelince;şöyle açıklayayım: 1.si,elbette,Sosyalist uygulamaların yapıldığı ülkeler,temelinde İslamiyete sıcak olmayan yerler ve müslümanlar da uygulanmak istenen rejime çok şiddetli muhalefet ettiler.Her yeni kurulan sistem,muhaliflerini şiddetle ezmiştir,bu kaçınılmazdır.Sisteme uymayı kabul edenler ezilmediler.Bir de,tabii ki,Marx'ın,''Din halkların afyonudur''sözü etkili oldu ki;Marxsizm,materyalizmdir ve tanrı fikrini reddeder(Bu arada söyleyeyim,ben Marxist değil,Hegel'ciyim :wink: )...Bu bağlamda,tüm dinler reddedildi ve din adamları,saltanatlarının yıkılmasına göz yummak istemeyince,çatıştılar...
En son Hasta tarafından Çrş Haz 20, 2007 7:08 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen yakup_cemil » Pzt Haz 18, 2007 21:34

MedceziR, birşey değiL kardeş.

anLatabiLdiysek ne mutLu !!
Resim


уαкυρ_¢ємιℓ® --»» (αℓтıη νυяυş уαρтıм нαуαℓℓєяιмє)--»» (вєкℓє νє göя)
Kullanıcı küçük betizi
yakup_cemil
Üye
Üye
 
İletiler: 171
Kayıt: Pzr Haz 17, 2007 20:00
Konum: Trabzon, Isparta, İstanbuL

İletigönderen Egeli » Cum Haz 22, 2007 16:10

NuNNi, çok güzel anlatmışsın abla :wink:
Kullanıcı küçük betizi
Egeli
Üye
Üye
 
İletiler: 1724
Kayıt: Cum Mar 09, 2007 17:40

İletigönderen ACD » Pzt Haz 25, 2007 11:17

Çok güzel bir şekilde bir kavramı anlamaya çalışıyoruz.

Komünizm'in özünde eşitliği savunması çok güzel, ama işte bu eşitlik tam olarak olmuyor.

yakup_cemil, "komunizm ve kapitaLizm arasında pek bir fark yoktur." demişsin, ben bu sözüne katılmıyorum, öyle olsa idi en basit örneğinden tüm Komünist partiler "Kapitalizm'e Hayır" gibi sloglanlar atmazlardı veya mitinglerinde Kapitalizm'i kötülemezlerdi.

Bu konuda ben de bildiklerimi ve etraftan bulduklarımı paylaşayım, biraz uzun olacak ama çok detaylı bir metin olacak: :)

Komünizm

Komünizm veya komünistlik, sosyal örgütlenme üzerine bir kuramsal sistem ve üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı bir politik harekettir. Komünizm sınıfsız bir toplum yaratma amacındadır. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Manifesto ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum geçecektir.

Komünizmi savunan akımlar arasında en yaygını Leninizm (Marksizm-Leninizm)'dir. Marksist Leninizm'e göre komünizme giden süreç burjuvazinin ortadan kalkmasını sağlayacak olan proletarya diktatörlüğüyle başlatılacak ve ardından komünizmin hazırlayıcısı sosyalizm aşamasına geçilecektir. Marksist kuramda son aşama olan komünizmin gerçekleşmesiyle devlet ortadan kalkacaktır.

Leninizm dışında iki komünist akım daha bulunmaktadır. Bunlardan ilki Marksizm'in temel görüşlerini benimseyen fakat Leninist modelle komünizm hedefine ulaşılamayacağını iddia eden sol komünizm veya konsey komünizmi olarak adlandırılan akımdır. Lenin'in "Sol Komünizm: Bir Çocukluk Hastalığı" adlı eserine cevaben yazılan Herman Gorter'in "Yoldaş Lenin'e Açık Mektup", Gilles Dauvé ve François Martin'in "Komünist Hareketin Güneş Tutulması ve Yeniden Ortaya Çıkışı" isimli kitaplar bu akımın takipçilerinin yarattıkları eserlerdir.

Diğer bir komünist akım ise anarşist komünizm'dir. Anarşizmin bireyci ve kolektivist akımlarından ayrılan anarşist komünizm fikri, komünizme devlet aygıtını ele geçirerek geçilebileceğini reddeder ve bunu savunan Marksizm'i eleştirir. Peter Kropotkin, Nestor Makhno, Errico Malatesta, Carlo Cafiero anarşist komünizm düşüncesinin temellerini atan düşünürlerden ve eylemcilerden bazılarıdır.

Komünizm henüz hiç uygulanmamış ve kuramsal düzlemde kalmıştır.

Erken Komünizm

Komünizm fikri Batı düşüncesinde Marx'tan ve Engels’ten çok önce oluşmuştur. Antik Yunan’da zaten komünizm mülkiyet gelmeden önce toplumun tam uyum içinde yaşadığı, insanlığın “altın çağına” dair bir mitolojiyle ilişkilendirilirdi. Kimileri Platon’un Devlet adlı eserinin ve diğer antik kuramcıların bir çeşit komünal yaşam içinde komünizmi savunduğunu belirtir. Pek çok erken Hıristiyan mezhebi (ve Elçilerin İşleri bölümünde de belirtildiği üzere özellikle erken dönem Kilise), Kolomb öncesi Amerika’daki yerli kabileler komünizmi komünal yaşam ve ortak mülkiyet biçiminde uygulamışlardır.

16. yüzyılda İngiliz yazar Thomas More Ütopya adlı incelemesinde, ortak mülkiyet üzerine kurulu bir toplumu tasvirlemiştir. 17. yüzyılda komünist düşünce İngiltere’de tekrar tartışma konusu oldu. Eduard Bernstein 1895’te yazdığı Cromwell ve Komünizm adlı eserinde İngiliz İç Savaşı içindeki grupların, özellikle de Kazıcıların (Diggers) açıkça komünist, tarıma dayalı düşünceleri desteklediğini ve Cromwell’in bu gruplara yaklaşımının olsa olsa değişken, sıklıkla da düşmanca olduğunu iddia eder.

Özel mülkiyet fikrinin eleştirisi 18. yüzyıl boyunca süren Aydınlanma döneminde de, Jean Jacques Rousseau gibi düşünülerle devam etti. Robert Owen gibi “ütopyacı sosyalist” yazarlar da bazen komünist sayılırlar.

Karl Marx insanlığın klasik toplum, feodalizm ve şimdi içinde bulunduğu kapitalizm dönemine yükselmesinde ilkel komünizmi ilk ve asıl çıkış noktası olarak görür. Ardından sosyal evrimdeki sonraki adımın komünizme geri dönüş olacağını gösterir ancak bu insanlığın zaten deneyimlediği ilkel komünizmden çok daha yüksek bir seviyede olacaktır.

Komünizm çağdaş formunda 19. yüzyılın işçi hareketiyle birlikte Avrupa’da yükseldi. Bu sırada Sanayi Devrimi ilerliyordu. Sosyalist eleştirmenler kapitalist iktisadın uygunsuz koşullarda şehirdeki fabrikalarda çalışan işçiler olan proletaryayı ve zengin ile yoksul arasında giderek açılan bir uçurumu ortaya çıkardığını gördüler.

Marksizm

Diğer sosyalistler gibi Marx ve Engels de kapitalizme ve işçinin sömürülmesine son verme yolları aradılar. Fakat erken dönem sosyalistler genellikle uzun süreli bir sosyal reformu önermekte iken, Marx ve Engels devrimin sosyalizme giden tek yol olduğunu gösterdiler.

Marksizm’de, sınıflı toplumdaki insanın temel özelliği yabancılaşmadır ve komünizm insanlığın özgürlüğünün tam olarak gerçekleştirilmesi demektir. Marx burada Hegel ’i izleyerek özgürlüğü yalnızca kısıtlamaların yokluğu olarak değil, ahlakî bir özü olan hareket olarak alır. Komünizm yalnızca insanlar ne yapmak istiyorlarsa onu yapmalarını sağlamaz, ama aynı zamanda onları öyle koşullar ve diğer insanlarla öyle ilişkiler içine koyar ki, artık sömürme ihtiyacı hissetmezler. Ancak Hegel’e göre bu dünya asla ulaşılamayacak olan idealar dünyası tarafından yönetilirken, Marx’a göre komünizm maddeler dünyasından, özellikle de üretim araçlarının gelişiminden ortaya çıkar.

Marksizm sınıf çatışma ve devrimci mücadele sürecinin proletarya için zaferle sonuçlanacağını ve özel mülkiyetin zamanla ortadan kalkarak üretim araçlarının topluma ait kılınacak bir komünist toplumun kurulacağını ileri sürer. Marx komünist yaşam hakkında az şey yazmış ve yalnızca komünist toplumu oluşturan en temel belirtileri vermiştir. Açıktır ki, bu insanın altından kalkabileceği tasarıların çok az sınırlandığı bir bolluğu gerektirir. Komünist hareket tarafından benimsenmiş bir sloganda komünizm “Herkesten yeteneğine göre alınan, herkese gereksinimine göre verilen” bir dünya olarak açıklanır. Alman İdeolojisi (1845) Marx’ın komünist geleceği detaylıca açıkladığı az sayıdaki yazılarından biridir: Oysa herkesin bir başka işe meydan vermeyen bir faaliyet alanının içine hapsolmadığı, herkesin hoşuna giden faaliyet dalında kendini geliştirebildiği komünist toplumda, toplum genel üretimi düzenler, bu da, benim için, bugün bu işi, yarın başka bir işi yapmak, canımın istediğince, hiçbir zaman avcı, balıkçı ya da eleştirici olmak durumunda kalmadan sabahleyin avlanmak, öğleden sonra balık tutmak, akşam hayvan yetiştiriciliği yapmak, yemekten sonra eleştiri yapmak olanağını yaratır.

19. yüzyılın son yarısında sosyalizm ve komünizm terimleri genellikle birbirlerinin yerine kullanılmaya başladılar. Ancak Marx ve Engels sosyalizmi toplumun üretim araçlarını ortak olarak kullandığı ama bazı sınıf farklılıklarının hâlâ bakî olduğu bir geçiş aşamasını tanımlamak için kullandılar. Komünizm terimini de tüm sınıf farklarının ortadan kalktığı, insanların uyum içinde yaşadığı ve devlete artık ihtiyaç duyulmadığı nihai bir aşama için kullandılar.

Özellikle daha sonra Lenin tarafından geliştirilen bakış açıları, 20. yüzyılın komünist partilerinin harekete geçirici niteliklerinin temelinin oluşturulmasını sağladı. Sonraki yazarlar Marx’ın bakış açısını biraz değiştirerek, komünizm tam olarak yerleşmeden önce uzun bir sosyalizm sürecinin gerektiğine inanmış ve böyle toplumların geliştirilmesinde devlete merkezî bir rol tanımışlardır.

Marx’ın Mihail Bakunin gibi çağdaşları benzer fikirleri desteklediler ama sınıfsız topluma nasıl ulaşılacağı konunda fikir ayrılığına düştüler. Günümüzde işçi hareketinde Marksistler ve anarşistler arasında bir ayrım vardır. Anarşistler tüm devlet biçimlerine karşıdır ve onu ortadan kaldırmak isterler. Anarşist komünistler sınıfsız topluma derhal geçilmesini ister.

Komintern

Modern dünyada geniş ölçekli bir sosyalizm kurma fikri üzerine ilk çaba Rusya’da 1917 Ekim Devrimi’nde gerçekleşti. Bolşevikler ve Lenin’in önderliğinde yapılan devrim, Marksistlerin kendi arasında da komünizm üzerine önemli pratik ve kuramsal tartışmalar başlattı. Marx’ın kuramı devrimlerin yerleşik ve büyük bir işçi sınıfının oluştuğu ileri kapitalist ülkelerde olacağını farz ediyordu. Bununla birlikte muazzam büyüklükteki cahil köylüleriyle ve küçük sanayisiyle Avrupa’nın en fakir ülkesiydi. Bu şartlar altında onların ideolojik vazifelerine göre öncelikle bir işçi sınıfının yaratılması gerekiyordu.

Bu nedenle sosyalist Menşevikler, kapitalizm oluşmadan evvel sosyalist devrim isteyen Lenin’in komünist Bolşeviklerine karşı çıkıyorlardı. Bolşevikler iktidara geldiklerinde Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı’yla olan ilgisinin kesilmesini isteyen halkın ve toprak reformuna isteyen köylülerin desteğini elde eden pragmatik ve siyasî olarak başarılı “barış, ekmek ve toprak” sloganlarının ötesinde bir programdan yoksun kaldılar.

Komünizm ve sosyalizm terimlerinin kullanımları 1917 yılında Bolşevikler isimlerini Komünist Parti olarak değiştirdiklerinde ve sosyalist ilkelere bağlı tek parti rejimi kurduklarında değişti. Devrimci Bolşevikler ılımlı sosyalist hareketlerle olan bağlarını kopardılar ve İkinci Enternasyonal'den çekilerek 1919 yılında Üçüncü Enternasyonal'i ya da Komintern'i kurdular. Bundan böyle Komünizm terimi Komintern şemsiyesi altında toplanan partilerin ideolojilerini belirtmek için kullanılır oldu. Programları sosyalist iktisadın geliştirilmesini olduğu kadar, proletarya diktatörlüğünün kurulmasını sağlayacak olan dünya işçilerinin devrim için birleşmesi çağrısında bulunuyordu. Sonunda devletin yavaş yavaş yok edilmesiyle uyumlu bir sınıfsız toplum oluşturacak programları tuttu. Sovyet komünistleri 1920’lerin başında, eski Rus İmparatorluğu'ndan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni ya da Sovyetler Birliği’ni kurdular.

Lenin’in demokratik merkeziyetçiliğini izleyerek, komünist partiler hiyerarşik bir yapıyla örgütlendiler. Tabanda yalnızca partinin yüksek üyeleri tarafından onaylanmış ve parti disiplinine tamamen uyan seçkin kadrolardan oluşan etkin hücre üyeleriyle örgütleniyorlardı.

1918 ile 1920 arasında, Rusya İç Savaşı’nın ortasında yeni rejime tüm üretim araçlarını devletleştirdi. Ayaklanmalar ve köylülerin rahatsızlığı başlayınca, Lenin Yeni Ekonomi Politik ’i (YEP/NEP) açıkladı. Bununla birlikte Joseph Stalin’in liderlik için kişisel mücadelesi YEP’in sonunu hazırladı ve Stalin kendi otoritesini programı iptal etmek için kullandı.

Sovyetler Birliği ve Komünist Partiler tarafından yönetilen diğer ülkeler sosyalist iktisadi esaslar üzerine kurulu Sosyalist devletler olarak tanımlanırlar. Bu kullanım, onların sosyalist programı üretim araçlarının özel mülkiyetini ortadan kaldırmak ve iktisat üzerinde devlet kontrolünü kurmak için benimsediklerini belirtir; bununla birlikte, kendilerini tam anlamıyla komünist olarak tanımlamazlar çünkü ortak mülkiyet henüz yoktur.

Stalinizm

Sosyalizmin Stalinist versiyonu, bazı önemli değişikliklerle birlikte Sovyetler Birliğini ve dünya çapındaki Komünist Partileri şekillendirdi. Bu görüş büyük bir sanayileşme ve kamulaştırma programıyla komünizmi kurma ihtimali üzerinde duruyordu. Sanayinin hızlı gelişimi ve hepsinin ötesinde Sovyetler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşı’nı kazanması, bu bakış açısına dünya çapında bir destek sağladı ve hatta Stalin’in ölümünü izleyen on yılda, parti otuz yıl içinde komünizmin kurulmasını vadeden bir program benimsedi.

Bununla birlikte Stalin’in önderliğindeki Sovyet modelin iskeletiyle komünizme ulaşma düşüncesindeki bazı gedikleri kanıtlar gösterdi. Stalin Sovyetler Birliği’nde hayatın yönünü kontrol eden baskıcı bir devlet kurdu. Stalin’in ölümünden sonra Sovyetler Birliği’nin yeni lideri Nikita Kruşçev bu baskının büyüklüğünü kabul etti. Daha sonra bu büyüme azaldı, devlet memurları arasında Sovyet sisteminde gediklere yol açan rantçılık ve bozulma arttı.

Komintern’in faaliyetine rağmen, Sovyet Komünist Partisi Stalinist bir kuram olan “tek ülkede sosyalizm”i benimsedi. Sınıf mücadelesinin sosyalizmde daha zorlaşacağını söyleyen Stalinist görüşe göre eğer gerekliyse tek ülkede sosyalizmi kurmak mümkündü. Marksist enternasyonalizmden bu kopuş, “sürekli devrim” kuramını ortaya atarak dünya devriminin gerekliliğini vurgulayan Leon Troçki tarafından eleştirildi.

Troçkizm

Troçki ve destekçileri “Sol Muhalefet”i oluşturdular ve platformları Troçkizm olarak anıldı. Fakat Stalin Sovyet rejiminin tam kontrolünü ele geçirmeyi başardı ve onların Stalin’i iktidardan indirme girişimleri 1929 yılında Troçki’nin sürgün edilmesiyle sonuçlandı. Troçki’nin sürgün edilmesinin ardından, dünya komünizmi iki farklı fraksiyona ayrıldı: Stalinizm ve Troçkizm. Troçki daha sonra 1938’de Komintern’e bir meydan okuma olan Dördüncü Enternasyonal ’i kurdu.

Bugün Troçkizm’i izleyen bazılarına göre, bu ideoloji Sovyet bloğundaki Komünist çevrelerde Stalin’in ölümünden sonra bile kabul görmemiş ve Troçki’nin komünizm konusundaki açıklamaları devleti yıkacak koşulları hazırlayacak siyasî bir devrime önderlik etmede başarılı olmamıştır. Bununla birlikte Troçkist fikirler sosyal değişim deneyimleri yaşayan ülkelerde (örneğin Venezuela’nın başbakanı Hugo Chavez’le ilişkisi olan Alan Woods'un Marksist Enternasyonal Komitesi gibi) zaman zaman yankı bulmaktadır. Büyük Britanya, Fransa, İspanya ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde birçok parti politik arenadadır. Kapitalizmin destekçisi olan partilere katkıda bulunan Troçkist grupların, böyle davranılmasını uygun bulmayan diğer Troçkistler tarafından oportünizmle (fırsatçılık) suçlandığını unutmamak gerekir.


Sıoğuk Savaş Yılları

Sovyetler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan galibiyetle çıkmasının ardından Doğu Avrupa’da önemli müttefikler kazanmasıyla birlikte, komünizm hareketi birkaç yeni ülkede daha başladı ve Maoizm gibi birkaç değişik komünizm düşüncesinin yükselmesine de yardımcı oldu.

Sosyalizm birçok yeni ülkenin Sovyetlere eklenmesiyle ve Doğu Avrupa’ya yayılarak güçlendi. Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslavakya, Doğu Almanya, Polonya, Macaristan ve Romanya’da Sovyet Komünizmi örnek alınarak yönetimler kuruldu. Yugoslavya’da da Marshal Tito’nun önderliğinde komünist bir yönetim yaratıldı ama Tito’nun bağımsız politikaları, Yugoslavya’nın Komintern’in yerine kurulan Kominform’dan çıkarılmasına yol açtı. Titoizm hareketi de deviasyonist (sapma) olarak adlandırıldı.

1950 itibariyle Çin Marksistleri Tayvan hariç tüm Çin ellerinde tutarak, dünyanın en kalabalık ülkesini yönetiyorlardı. Diğer bölgelerdeki komünist güçler, emperyalist dünya üzerinde huzursuzluk yaratıyor ve emperyalistler Orta Asya’daki ve Afrika’daki huzursuzlukları bastırmak için savaşa başvuruyorlardı. Bunların en acı sonuçlar doğuranlarından birisi Vietnam Savaşı ’dır. Değişik oranlarda başarılar sağlayan Komünistler, bu fakir ülkelerdeki ulusal ve sosyalist güçlerle birlikte Batı emperyalizmine karşı savaş verdiler.

Maoculuk

1953’te Stalin’in ölümünün ardından, Sovyetler Birliği’nin yeni önderi Nikita Kruşçev Stalin’in suçlarını ve yaptığı kişisel propagandayı ifşa etti. Lenin’in prensiplerine geri dönüş çağrısı yaptı ve böylece Komünist yöntemlerdeki bazı değişiklikleri haber vermiş oldu. Bununla birlikte, Kruşçev’in ıslahatları özellikle 1960’lar ve 70’lerde daha görünür hale gelen Çin ve Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik farkları arttırdı. Uluslararası marksist hareketteki Çin-Sovyet bölünmesi açık bir düşmanlığa dönüşürken, Maoist Çin kendisini gelişmemiş dünyanın iki süpergüç olan ABD ve Sovyetler Birliği karşısındaki önderi olarak gösterdi ve Maoculuk dünyada Marksizmin yeni bir dalı olarak kabul edildi.


Sovyetler Birliği’nin Dağılması ve Günümüzde Marksizm

1985 yılında Mihail Gorbaçov Sovyetler Birliği’nin önderi oldu ve glasnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılandırma) projeleriyle merkezi kontrolü azalttı. Polonya, Doğu Almanya, Çekoslavakya, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan Komünist yönetimi 1990 yılında terk ettiklerinde Sovyetler Birliği onlara müdahale etmedi ve 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin kendisi de dağıldı.

21. yüzyılın başıyla birlikte, Komünist partiler Çin, Küba, Laos, Kuzey Kore ve Vietnam’da iktidardalar. Moldova’nın başkanı Vladimir Voronin Moldova Komünist Partisi’nin üyesi olmakla birlikte ülke tek parti önderliğinde yönetilmiyor. Bununla birlikte Çin, Maocu mirasın birçok bakış açısını yeniden değerlendirdi ve Çin, iktisatta büyümeyi arttırmak için devlet kontrolünü azalttı. Komünist partiler ya da onların izleyicileri, birçok Avrupa ülkesinde ve özellikle de Hindistan’da siyasi olarak hala önemlerini koruyorlar.

Doğu Avrupa ülkelerinde sosyalist devrimlerin ardından komünizmin neden başarılı olamadığına dair Marksist teoriler, kapitalist dış ülkelerin baskısı, devrimlerin gerçekleştiği ülkelerin görece az gelişmiş olması ve devleti kendi çıkarları doğrultusunda yöneten yeni bir bürokratik tabaka ya da sınıfın oluşması gibi etkenler üzerinde durmaktadır. Sovyetler Birliği’ne ve Sovyet sistemine yönelik Marksist eleştiriler, Sosyalist devletlerin “devlet kapitalizmi” ya da bürokratik diktatörlük haline geldiğini ve Sovyet sisteminin Marx’ın komünist idealinden çok uzağa düştüğünü söylemektedir. Devletin ve partinin bürokratik seçkinlerinin ağır bir şekilde merkezileşmiş ve baskıcı bir siyasal araç haline gelmiş aygıtta bürokrasinin sınıflı sisteme özgü bir sınıfmış gibi hareket etmeye başladığı vurgulanır.

Marksist olmayanlar ise devlet kapitalizmi terimini Komünist Parti tarafından yönetilen tüm topluluklar ve böyle ulus-devletler yaratma niyetinde olan herhangi bir parti için kullanırlar. Sosyal bilimlerde, Komünist Partiler tarafından yönetilen topluluklar tek partili yönetimlerinden ve sosyalist iktisadi tabanlarından dolayı ayrı tutulurlar. Antikomünistler böyle toplumlar için totaliterlik terimini kullansalar da, birçok sosyal bilimci böyle devletlerde bağımsız politik faaliyetler yürütmenin imkanlarını tanımlamışlar ve bunun gelişimini 1980ler ve 90ların başında Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki müttefiklerinin dağılmasından sonrasına kadar vurgulamışlardır. Kaldı ki, zaten Marx'a göre proleterya diktatörlüğü, komünizm aşamasına ulaşmak için geçilmesi gereken bir aşamadır. Dolayısı ile burjuva düzenlerinde olduğu gibi çok partili bir sistem kurulması zaten mümkün değildir. Bazı komünistler, sosyalist bir yönetimin totaliter bir yönetime dönüşmesinin, ancak halkın yönetime katılmasının engellenmesi ile olabileceğini savunmaktadırlar.

Bugün Marksistler ve anarşistler dünyanın pek çok bölgesinde faaliyettelerdir.Latin Amerika'da marxsizm gelişmiştir.Bugün;Küba,Venezuella,Bolivya,Çin,Kuzey Kore,Laos,Vietnam,Moldova ve Nikaragua sosyalist ve komünist partilerin iktidarlarıyla yönetilmektedir.

Komünizmin Eleştirisi

Çok çeşitli görüşlerdeki yazarlar ve siyasi eylemciler antikomünist eserler yayımlamışlar. Sovyet bloğuna muhalif olan Aleksandr Solzenitsin ve Vaclav Havel; Friedrich Hayek, Ludwig von Mises ve Milton Friedman gibi ekonomistler; Hannah Arendt, Robert Conquest, Daniel Pipes ve R. J. Rummel gibi tarihçiler ve sosyal bilimciler bunlardan bazılarıdır. Bazı yazarlar Komünist rejimle yönetilen ülkelerdeki, özellikle de Stalin dönemindeki insan hakları ihlallerini komünizmin eleştirisi olarak sunmaktadır. Fakat bunu eleştiren insanların büyük kısmının, kapitalist ülkelerin yaptığı insan hakları ihlallerine değinmemesi, bu tür eleştirilerin komünistler başta olmak üzere bazı insanlar tarafından antikomünist propaganda olarak yorumlanmasına yol açmaktadır.

Bu eleştirilerin bazıları, komünist partilere karşı doğru noktalara değinmekle birlikte, hepsinin bilimsel bir yaklaşım olarak komünizme karşı geçerli olamadıkları iddia edilmektedir. Ve Varşova Paktı'na dahil olmayan birçok komünist partisi arasında çok önemli farklılıklar vardır; bundan dolayı hiçbir eleştiri hepsi için geçerli olamaz.

Birçok ülkede komünizmle mücadele, fikri eleştirilerle sınırlı kalmamış, fiziksel karşı koyuşlarla da çerçevesini genişletmiştir.
Mevzubahis VATAN ise gerisi TEFERRUATTIR...!
Kullanıcı küçük betizi
ACD
Üye
Üye
 
İletiler: 1137
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:58


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 13 konuk

x