Amerika’nın ardından / Zbigniew BRZEZİNSKİ

Ubi solitudinem faciunt, pacem appelant

Amerika’nın ardından / Zbigniew BRZEZİNSKİ

İletigönderen Başkomutan » Cmt Mar 03, 2012 15:13

Amerika’nın ardından

Amerikan çöküşünün ve Çin yükselişinin kaçınılmaz olduğuna apaçık hükmetmiş üst düzey bir Çin yetkilisi samimiyet patlaması yaşayıp Amerikalı bir yetkiliye çok da uzak olmayan bir geçmişte şöyle söylemişti: “Fakat Amerika lütfen hızla çökmesin.” Çinli liderin beklentisi halen kesin olmaktan çok uzaksa da, Amerika’nın ölümünü gözlerken ihtiyatlı olmakta haklıydı.Amerika sendelese, Çin dâhil halef tek bir üstün gücün dünyaya hâkim olması muhtemel değildir. Uluslararası belirsizlik, küresel rakipler arasında artan gerilim ve derhal karmaşa çıkması çok daha muhtemeldir.

Amerikan sisteminde ani ve çaplı bir krizin yaşanması – örneğin bir başka mâli kriz – zincirleme tepki üretip küresel siyasi ve iktisâdi karmaşaya yol açarken, Amerika’nın her bakımdan çöküşe veya İslam’la sonsuz savaşa sürüklenmesi 2025’e kadar dahi etkili bir küresel halefin ortaya çıkmasını sağlamayacaktır.

Sovyetlerin 1991’de çökmesi üzerine ABD’nin üstlendiğine benzer bir role, yeni, işbirlikçi küresel bir düzenin liderliği rolüne hazır tek bir güç olmayacak o tarihe kadar. Daha muhtemel olanı, uluslararası belirsizlik ve hatta küresel refaha karşı potansiyel ölümcül tehlikelerin olduğu bir ortamda, küresel ve bölgesel güçlerin bir sonuca varmayan kifayetsiz saflaşmaları, büyük kazananın olmadığı ama pek çok kaybedenin olduğu müzmin bir safhadır.Demokrasi rüyalarının gerçekleştiği bir dünya yerine otoriteryanizmin, ulusçuluğun ve dinin farklı kaynaşmalarına dayalı Hobbesçu pekişmiş bir ulusal güvenlik dünyasıdır.

Dünyanın iki numaralı güçlerinin liderleri, bunlar arasında Hindistan, Japonya, Rusya ve bazı Avrupalı ülkeler var, Amerikan çöküşünün ulusal çıkarları üzerindeki potansiyel etkilerini çoktan değerlendirmeye aldılar. Asya’ya hâkim iddialı bir Çin’den korku duyan Japonlar Avrupa’yla daha yakın ilişkiler kurmayı düşünüyor olabilirler. Hint ve Japon liderler Amerika’nın sendelemesi ve Çin’in yükselmesi halinde daha yakın siyasi ve askeri işbirliği üzerinde düşünüyor olabilirler. Rusya, Amerika’nın belirsiz geleceği hakkında hüsn-ü kuruntulara (hatta başkasının acısından zevk almaya) dalmış olabilirse de eski Sovyet Cumhuriyetlerine kesinkes göz koyacaktır. Henüz birbirine iyice tutunmamış olan Avrupa’nın ise çeşitli yönlere doğru çekiştirilmesi muhtemeldir:

Almanya ve İtalya ticari çıkarlardan dolayı Rusya’ya doğru; Fransa ve güvensizlik içindeki Orta Avrupa siyasi bakımdan daha sıkı bir Avrupa Birliği tarafına doğru; İngiltere ise çökmekte olan ABD’yle özel ilişkilerini muhafaza ederken AB içinde dengeleri manipüle etmeye doğru çekiştireceklerdir. Diğerleri ise daha büyük bir hızla kendi bölgesel kürelerini şekillendirmeye koyulacaklardır:

Türkiye, eski Osmanlı coğrafyasında, Brezilya Güney Yarımküresinde. Bu ülkelerin hiçbiri, Amerika’nın liderlik rolünü miras almayı düşünmek için dahi lazım olan iktisâdi, mâli, fennî/teknolojik ve askeri bileşime sahip olmayacaklardır.

Amerika’nın muhtemel halefi olarak sürekli anılan Çin etkileyici bir emperyal nesebe ve dikkatlice ayarlanmış stratejik bir sabır geleneğine sahip ki bunların her ikisi de ezici bir çoğunlukla başarılı geçmiş binlerce yıllık tarihi için hayati önemdeydi. Dolayısıyla da Çin, mevcut uluslararası sistemi sağduyulu bir şekilde kabul ediyor her ne kadar geçerli hiyerarşiye kalıcı nazarıyla bakmıyorsa da. Başarının, sistemin çarpıcı bir şekilde çöküşüne değil gücün tedricen yeniden dağılımına doğru seyreden bir evrime bağlı olduğunu takdir ediyor. Dahası, temel gerçek şu ki Çin, Amerika’nın dünyadaki rolünü tamamen üstlenmeye hazır değildir. Kalkınma, zenginlik ve gücünü gösteren önemli göstergelere bakıldığında, Çin’in gelecek on yıllarca modernleşmekte ve gelişmekte olan bir ülke olacağını, kişi başına modernite ve ulusal güç endekslerinde sırf ABD’nin değil AB’nin ve Japonya’nın da gerisinden geleceğini Çinli liderlerin bizzat kendileri defalarca vurgulamışlardır. Bundan dolayı da Çinli liderler açıkça küresel liderlik iddiasında bulunmaktan kaçınmaktadırlar.

Ancak bir safhada daha iddialı bir Çin milliyetçiliği yükselip Çin’in uluslararası çıkarlarına zarar verebilir. Kabadayılık taslayan ulusçu bir Pekin kendisine karşı güçlü bir bölgesel koalisyonu kasıtsız olarak harekete geçirecektir. Çin’în önemli komşularının – Hindistan, Japonya ve Rusya – hiçbiri de ABD’nin küresel totem direğindeki sıfatını Çin’in almasına hazır değil. Alenen iddialı bir Çin’i dengelemek amacıyla, zayıflayan ABD’nin desteğini bile arayabilirler. Netice olarak ortaya çıkan bölgesel mücadele, Çin’in komşularındaki benzer ulusçu eğilimlere bakınca, daha da yoğunlaşabilir. Bunun ardından Asya’da ağır bir uluslararası gerilim doğacak, 21.yy Asya’sı 20.yüzyılın şiddet dolu ve kana susamış Avrupa’sına benzemeye başlayacaktır.

Aynı zamanda, coğrafi olarak büyük bölgesel güçlere komşu olan bir dizi zayıf devletin güvenliği de Amerika’nın küresel üstünlüğünün tahkim ettiği uluslararası statüskoya bağlıdır ve bu ülkeler, Amerikan çöküşüne orantılı olarak bahse değer ölçüde savunmasız kalacaklardır. Gürcistan, Tayvan, Güney Kore, Belarus, Ukrayna, Afganistan, Pakistan, İsrail ve Büyük Ortadoğu dâhil, korunmasız durumda kalan devletler tabiatta tehlikeye düşmüş türlerin jeopolitik muadilleridirler. Kaderleri, zayıflayan Amerika’nın geride bıraktığı uluslararası çevrenin - düzenli ve denetimli veya daha muhtemel olanı, kendi çıkarına hizmet eden ve genişlemeci - tabiatına sıkı sıkıya bağlıdır.

Sendeleyen bir ABD’nin Meksika’yla olan stratejik ortaklığı da tehlikede olacaktır. ABD’nin ekonomik toparlanma gücü ve siyasi istikrarı, ekonomik bağımlılık, göç ve uyuşturucu ticareti gibi hassas komşuluk meselelerinden neşet eden büyük sorunları şimdiye değin hafifletmiştir. Amerikan gücünün çöküşü ise Amerikan ekonomik ve siyasi sisteminin sağlığını ve iyi muhakemesini olumsuz yönde etkileyecektir. Zayıflayan bir ABD’nin daha ulusçu, ulusal kimliği söz konusu olduğunda daha çok savunmacı, ülke güvenliği konusunda daha paranoyak, başkalarının kalkınması uğruna kaynak feda etmeye daha az gönüllü olması muhtemeldir.

Çöküşteki ABD ile iç sıkıntılarla boğuşan Meksika arasında kötüleşen ilişkiler hassaten uğursuz bir gelişmeye kapı aralayabilir: Ulusçuluğun tahrikindeki Meksika siyasetinde başlıca bir mesele olarak, tarihin haklı kıldığı ve sınır ötesi olayların ateşlediği toprak iddialarının ortaya çıkması.

Amerikan çöküşünün bir diğer neticesi, deniz güzergâhları, uzay, internet ve çevre gibi küresel müştereklerin işbirliği içinde yönetiminin – küresel ekonominin uzun vadeli büyümesi ve temel jeopolitik istikrarının devamı için korunması elzemdir - aşınmaya uğraması olabilir. Neredeyse her bir vakada yapıcı ve etkili bir Amerikan rolünün potansiyel yokluğu, küresel müştereklerin müştereklik niteliğine ölümcül şekilde zarar verecektir zira Amerikan gücünün üstünlüğü ve her yerde aynı anda varlık göstermesi, normalde çatışma olacak yerde düzen yaratmaktadır.

Bunların hiçbiri ille de olmak zorunda değil. Amerikan çöküşü küresel güvensizliğe yol açar, bazı savunmasız devletleri tehlikeye atar ve Kuzey Amerika’da daha sıkıntılı bir muhit yaratır kaygısı, ABD’nin küresel üstünlüğü adına ileri sürülmüş bir sav da değildir. Doğrusu, 21.yüzyıl dünyasının karışıklığı böylesi bir üstünlüğü zaten erişilemez kılmaktadır. Fakat bugün Amerika’nın çöküş rüyasını görenler sonunda buna muhtemelen üzülecekler. Ve Amerika’nın ardından dünya gittikçe karışık ve karmaşık olacağından dolayı Amerika’nın, dış politikası için yeni bir stratejik vizyon izlemesi yahut küresel kargaşaya tehlikeli bir şekilde sürüklenmeye karşı kendini hazırlaması zorunludur.

Zbigniew Brzezinski
Foreign Policy

03/03/2012

Çeviren: Ertuğrul Aydın

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=17470


"Zbigniew Brzezinski" Yazarın diğer yazıları
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Novus Ordo Seclorum | Ordo Ab Chao

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x