Prof.Dr. Olcas Süleymanov, Kazak Türk şairidir. 1995 yılında Kazakistan’ın İtalya, 1996 yılında Yunanistan, sonra Malta büyükelçiliğinde bulundu. Olcas Süleymanov, eski Türk dilini inceledi, Sümerler ve Sümer dili ile ilgili Batılı bilim adamlarının, “Eski dil, Hint-Avrupa dillerinden başlıyor” kuramını çürüterek, bütün dillerin anasının Türk dili olduğunu ortaya koydu

‘Türk şairi, bilim adamı da olmalıdır’
Olcas Süleymanov, göçebe Kazak hayatı, Kazak tarihi, sözlü kültür varlıkları üzerine çalışmalarını yoğunlaştırdı. Sosyal antropoloji, dil ve tarih alanlarında söz sahibi olmaya başladı. Olcas Süleymanov, bu yönelişleri için şöyle demiştir:
“Günümüzde bir Türk şairi, edebiyat adamı aynı zamanda bir araştırmacı, bir bilim adamı olmak zorundadır. Her nesil, sanki dünyanın son nesliymiş gibi çalışmalıdır. Atalarımızın bilmediği ve kabullenmedikleri gerçeklerin de sorumluluğunu üstlenmemiz gerekmektedir. Yükleniyoruz da gereksiz görülen bir takım şeylerle bu yüzden uğraşıyoruz zaten: Etrüsk Tarihini, Sümer arkeolojisini inceliyor, Mahenjo-Daro yazıtlarını anlamaya, İskandinav alfabesini çözmeye çalışıyoruz.” Olcas Süleymanov, Rus destanlarını araştırdığında karşısına muhteşem bir Türk kültür tarihi çıkmıştır. Olcas Süleymanov, Eski Türk dilini inceledi, ayrıca Sümerler ve Sümer dili ile ilgili Batılı bilim adamlarının, “Eski dil, Hint-Avrupa dillerinden başlıyor” kuramını çürüterek, bütün dillerin anasının Türk dili olduğunu ortaya koydu. Bu araştırmalarının sonucu ortaya koyduğu, Türkiye Türkçesine de çevrilen “Az i ya” adlı çalışması Moskova İlimler Akademik heyetini ikiye bölecek, ilim ve edebiyat çevrelerini ayağa kaldıracaktır. Ortaya konan tezler o güne kadar hâkim tarih ve ideolojik söylem olan “Rus imajı”nı yerle bir edeceği düşünülerek İlimler Akademisi tarafından gerekçesiz olarak reddedildi. Ne var ki, Rus karakterli Sovyet tarih ve kültür hayatında derin izler bırakacak olan “Az i ya” (Türkçesi “sen ve ben”, klasik Rusça’da ise “ben ve ben”) eser 80’li yılların Türk soylu Sovyet aydınları arasında kendilerini Ruslarla, dönüm noktasına getirmişti. 10 yıllık bir beklemenin ardından (1990) Sovyet sisteminin çözülüşü sırasında Olcas Süleymanov tezleri tekrar tartışılmaya açıldı.
Anti Nükleer hareketini kurdu
Doğduğu topraklardan yıllar önce kopup Moskova’ya gelen Olcas, yıllar sonra jeolojik tetkikler için Kazakistan’a döndüğünde Türkistan’ın yegane hayat kaynağı olan Aral Gölü’nün kuruduğunu, Semey eyaletindeki Sovyet nükleer çalışmalarının Türkistan’ı cehenneme çevirdiğini görecek, aynı biçimde ABD’nin, Kızılderili ülkesi olan Nevada’da yaptığı benzeri nükleer çalışmaların aynı felaket olduğundan yola çıkarak milletlerarası bir sivil inisiyatif olarak “Anti Nükleer Semey-Nevada” hareketini kuracaktır. Dünya ekoloji ve entelektüel çevrelerinde geniş yankı bulan “Anti Nükleer Semey-Nevada” hareketini, dünya ölçeğinde belli bir işlerlik kazandıran Olcas Süleymanov, 1917’de yapılan I. Bütün Rusya Müslümanları Kongresinden 70 yıl sonra, Kazan Türk aydınlarından dilci Rafail Muhammeddin’le birlikte ilk defa I. Türk Halkları Kongresini (1990) düzenleyerek, Türk Dünyasının temeline ilk harcı koydu. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Yüksek Sovyet üyeliği, Sovyetler Birliği Halk Temsilciliği, Kazakistan Yazarlar Birliği Genel Sekreterliği, Asya Afrika Yazarlar Birliği Komite Başkanlığı, “Anti-Nükleer Semey-Nevada” Hareketi Başkanlığı, Türk Halkları Birliği Kurucu Üyeliği gibi son derece entelektüel bir karizmaya sahip olan Olcas Süleymanov, Kazakistan, Sovyetler’in dağılışıyla bağımsızlığını kazanınca Nur Sultan Nazarbayev tarafından Kazakistan nezdinde dış göreve atandı. 1995 yılında Kazakistan’ın İtalya’da, 1996 yılında Yunanistan’da, sonra Malta'da büyükelçiliğinde bulundu. Edebiyat, dil ve tarih yanında, sinemayla da ilgilenen, Kazak film stüdyolarında da çalışan Olcas Süleymanov’un yayınlanmış eserlerinden başlıcaları şunlardır: Seherin Güzel Vakti (Şiir), Parisli Bir Kızdır Gece (Şiir), Maymun Yılı (Roman), Kil Kitabı, Az i ya (Destan-İnceleme), Yazı’nın Dil’i (Dil Felsefesi).
Yeniçağ, 14 Eylül 2014