KORKULUKSUZ DÜŞÜNME
Fatmagül Berktay Hannah Arendt’i anlatırken, onun ‘korkuluksuz düşünme’sinin en önemli özelliği olduğunu söylüyor.
Burada ‘korkuluk’, merdiven inip çıkarken tutunduğumuz trabzanın Türkçesi oluyor.
Böylece düşünürken, örneğin dayandığımız ‘kavram’lara dayanmadan düşünülücek demektir.
Deyim yerinde ise önce ‘kavram’larımızı sorgulamamız gerekiyor demektir.
Söylemeye gerek yok ki, ‘korkuluksuz düşünme’ için önce ‘korkuluk’ yani ‘kavram’ları tanıyor olmak gerekmektedir.
Yani, “topraktan öğrenip kitapsız bilmek” çok önemli bir özellik olabilir, ama böylesi bir ‘düşünce’, ‘geleneksel korkuluk’lara dayanmaktan öte gidemiyor olacaktır.
O nedenle, örneğin ‘halkımızın sağduyusu’yla önemli ‘düşünsel atılım’lar yapılamayacağı besbellidir denilebilir.
Bu tür kanılar (düşünce), yüzyıllardan buyana süzülüp gelmiş olduğu için, bir ‘alüvyon’ gibi verimli olacak ama kesinlikle bir ‘ürün’ olmayacaktır.
‘Ürün’ yani ‘düşünce’ye dönüştürmek için çok çaba göstermek gerekecektir.
O arada ‘kitaplı bilgi’miz de, eğer üzerinde çalışılmazsa belli bir aşamada dayanaksız bir ‘korkuluk’a dönüşmüş olabilir.
Sözü dolandırmadan ‘ekonominin kitabı’na gelmek istiyorum.
Genel olarak, IMF ve Dünya Bankası’nın ‘emperyalizm’in uygulama araçları olduğu bilinmektedir.
O nedenle de, elli yıldan buyana, Türkiye gibi ülkelerde, IMF’nin kıskacına düşmekle ‘emperyalizmin boyunduğu’na girmek eşanlamlı olarak kullanılagelmiştir.
Ancak ve ne var ki, AKP’ce uygulamaya konulan ‘politika’lar, IMF programlarından çok daha sert ve acımasız olduğu halde, sözde IMF kapılarına gitmemekle övünülmektedir.
Çünkü kazın ayağı göründüğü gibi değildir.
Örneğin, aynı hedeflere ulaşmak için eğer IMF politikaları uygulanıyor olsa idi, her girdi-çıktının şeffaf yani ‘resmi kayıt’lı olması gerekecekti.
Oysa Dr Recep’in yazdığı ‘Ekonomi kitabı’na göre hiçbir girdi/çıktının kaydı/kuydu bulunmamaktadır.
Örneğin Merkez Bankası’na nereden geldiği ya da nereye gittiği belli olmayan ‘milyar dolarlar’ girip/çıkmakta.
Uçak dolusu Dolar ya da altınlar ile, kontenyer kontenyer gelen ‘uyuştucu’ların da hesabı yoktur.
Sonra kalkıp IMF’nin ‘boyunduruğu’na girmemiş olmak ‘millî’lik olarak sunulmaktadır.
Dahası ‘emperyalizm’e karşı ‘dik durmak’ diye savunulmaktadır.
Oysa, bu tür ‘politika’lara oranla IMF programları ‘sütten çıkmış ak kaşık’ kadar temizdir.
Dr Recep’in ‘ekonomi kitabı’, demek ki, ‘kitapsız bilen’ Türk köylüsünü olduğu kadar ‘emperyalizm’i de ‘dolandırmak’ üzerine kurgulanmış bir ‘kitap’ olmaktadır.
Böylece Türkiye’nin neden kara parada ‘kara liste’ye girmekte olduğu kolayca anlaşılabilir.
Neden ABD mahkemelerinin Dr Recep’in ‘mal varlığı’nı sorguladıkları anlaşılabilir.
Neden Türk Devlet Bankaları soruşturmadan soruşturmaya koşuşmaktadırlar?
Pek yakında TC Merkez Bankası’nın soruşturulmayacağının garantisi mi vardır?
Sonra kalkıp, bütün ‘Dış Güçler’ bize karşı diye sızlanılmaktadır.
Ve sözde ‘solcu’/molcularımız da, emperyalizme karşı olmak ‘korkuluğu’na dayanarak, Dr Recep’in yanında olduklarını, utanmadan ve sıkılmadan söyleyebilmektedirler.
İnsanın ‘gel de emperyalizmin yanında olma’ diyesi geliyor.
Çünkü bunlar ‘emperyalizm’den de beterdirler.