![](http://www.guncelmeydan.com/anasayfa/images/stories/SalikRes/Yazarlar/alieralp.jpg)
Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında, ülkemizin “Vaziyet ve Manzarai Umumiye”sini (genel görünümünü) şöyle anlatıyordu:
”Düşman devletler, Osmanlı Devletine ve ülkesine maddi ve manevi saldırıya geçmiş: Onu yok etmeye ve parçalamaya karar vermiştir. Padişah ve halife olan kişi, kendi yaşamını ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor… Felaketin dehşet ve ağırlığını kavramaya başlayanlar, bulundukları çevreye ve olaylardan etkilenebilme güçlerine göre kendilerince kurtuluş çaresi saydıkları önlemlere başvurmakta…
Burada pek önemli bir noktayı da belirtmeli ve açıklamalıyım. Millet ve ordu, Padişah ve Halifenin hainliğinden haberdar olmadığı gibi, o makama ve makamda bulunana karşı yüzyılların kökleştirdiği din ve gelenek bağlarıyla içten bağlı ve sadık…”
O günkü ortamla, bugünkü ortam arasındaki benzerliği fark ettiniz mi?
Yani bu kadar benzerlik olur… Bire bir…
Saltanat, hilafet, şeriat yanlıları bugün de işbaşında.
“Maddi ve manevi” saldırıya geçmiş.
Şeyh Saitlerin, Said Nursilerin, Derviş Mehmetlerin, Derviş Vahdetlerin torunları, muhalefetin güçsüzlüğünden de yararlanıp, “fırsat bu fırsat” diyerek Cumhuriyete, cumhuriyet kurumlarına savaş açmış.
Limanlarımız, arazilerimiz, ormanlarımız yabancılar tarafından işgal edilmiş. Yönetim onlarda. Artı değerlerimizi, zenginliklerimizi yağmalıyorlar.
Laiklik ayaklar altında, Cumhuriyet yok edildi. Okullar, şeriatçıların egemenliğine girdi… İktidar, Yeni Osmanlıcılık peşinde…
İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, fuhuş, taciz, tecavüz veba gibi sarmış dört bir yanımızı…
Fakir evine ekmek götüremiyor… Aç… Biilaç…
Araplar ormanlarımızı, topraklarımızı, zenginliklerimizi talan ediyorlar.
Suriyeli mülteciler şeriat yürüyüşleri, şeriat mitingleri düzenliyorlar…
Ve günümüzde, çağdaş eğitim kurumlarının yerine durmadan Kuran kursları açılıyor? Milli Eğitimden, sağlıktan önce en büyük bütçeyi diyanet işlerine ayırıyorlar?
Hem de binlerce öğretmen işsiz güçsüz gezerken, çocuklarımız çağdaş okullar beklerken… Ve milyarlar vatansız Suriyelilere harcanıyor?
Günümüzde haksızlığa, zulme, vatanın yabancılar tarafından işgaline, kötülere, kötülüklere direnme, her zamankinden daha geçerli bir ihtiyaç oldu artık… Çünkü daha karanlık bir döneme girmek üzereyiz…
Baskıya, sömürüye, zulme karşı çıkmak, direnmek, insanların en doğal hakkıdır. Baskıya, zulme işkenceye, sömürüye boyun eğmek, yaşarken ölümü kabullenmek demektir.
Toplumların ilerlemesi, yücelmesi kötü koşulların değişimi ile olur. Değişim ise her çağda direnme ve devrimlerle gerçekleşir.
Kötülere, kötülüklere karşı çıkmak, direnmek, insan olmak, yaşamak demektir.
1923 Devrimi ve Mustafa Kemal olmasaydı, şeriatla yönetilen Arap ülkelerinden hiçbir farkımız kalmazdı. Aydınlanmayı yaşayamazdık.
Atatürk, yaşamı boyunca direnmeyi ve mücadeleyi seçti.
Baskılar, tehditler karşısında asla yılmadı. Subay olduktan sonra Şam’a sürüldü. Daha sonraları Sultan Vahdettin onu ölüme mahkûm etti. Yine vazgeçmedi.
Kimse kimsenin yaşam hakkını elinden alamaz.
Kişi, “Kendi yurdunda sürgün olmamak için, hak bildiği yolda yalnız da olsa, yürümesini bilmelidir.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Hiçbir koşul, “Ulusal Kurtuluş Savaşı” koşullarından, Atatürk’ün mücadele koşullarından daha ağır ve kötü olamaz.
Türk ulusu o karanlık dönemi aşıp, aydınlığa nasıl ulaştıysa, bugün de ulaşacaktır. Bundan kimse kuşku duymasın.
Çünkü “Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız yenilikçi devrim bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de hep böyle olacaktır.” (Mustafa Kemal Atatürk)
Türkiye yedi düvele karşı kanla, canla, başla gerçekleştirilen bir mücadelenin sonucunda, şanlı bir “Kurtuluş Savaşı” ile kurulmuş, yüce bir ulustur.
Türkiye, 1923 Cumhuriyet devriminin ürünüdür. Tarihi kökleri olan yedi bin yıllık bir devlettir.
Kimse bu vatanı sokakta bulmamıştır ve göz göre göre de onun parçalanıp, yok olmasına göz yummayacaktır.
Araplara, Suriyelilere, şeriatçı terör örgütlerine teslim edilmesine, asla izin vermeyecektir.
Cumhuriyet Bayramını ve tüm ulusal bayramlarımızı engellemeye kalkanlar bu yalın gerçeği asla akıllarından çıkarmasınlar…
(alieralp37@gmail.com)