KÖY ENSTITÜLERİ
‘Türkiye modeli’ de denilebilir, ama gerçek bir ‘Türk Modeli’ aranacak olursa, Köy Enstitülerinden daha somutunu bulmak pek kolay olmasa gerektir. Bulgaristan’dan mı esinlenmiș Romanya’dan mı pek önemli değildir. Esinlenmiș olsa bile, bir ‘Model’ yaratmıștır Türkiye. Bir ‘Devrim Modeli’. Çin’deki ‘Kültür Devrimi’ne esin kaynağı olan.
Türkiye’de bir ‘Kültür Devrimi’ uygulamasıdır. Ve bugün, tüm saldılara karșın, hala direnen ‘Cumhuriyet sevdası’, ‘Demokrasi așkı’, Bağımsızlık düșüncesi’, ‘Ulusal bilinç’, ‘Yurtseverlik duygusu’ varsa, bu yaratılmak istenen ‘Türk modeli’ sayesindedir. Bu ‘Model’deki ‘Türklük’ kafatasçı Türklüğe karșıdır.
İșbirlikçi Kürtlüğü yadsır. Zındık müslümanlığa yer vermez. Yurtta barıșı kurarken dünya barıșına da önemli katkı sunar. Komșularla ‘sorunları sıfırlamanın’ temelini atar. Bireyin gelișmesinin önünü açarak ‘yurttașlık bilincinin’ yeșermesini sağlar. Bu yolla ‘demokrasi’ kuramdan eyleme dönüșür. Ekonomik ve politik kalkınma, her ne demek iseler o olarak yașama geçirilmiș olurlar. İdi. Yani olmadı, oldurmadılar. Ya da durdurdular.
Türklüğü ‘kafatasçılığa’, Kürtlüğü ‘ișbirlikçiliğe’ indirgediler. Dini ‘afyon’, dinadamlarını ‘kanabis’, inananları ‘bağımlı’ yaptılar. Bireyi köleye, devleti deveye çevirdiler. Kendileri de ‘devekușu’ olmak durumunda idiler ve öyle oldular. Türkiye’de yeterince kum bulunmadığı için kafalarını götürüp Orta-Dogu ya da Kuzey Afrika çöllerinde gömmek durumunda kaldılar. Yurttan kopup ‘uluslararasıcılık’ deyi, ‘yedi düvel’in adamı oldular. Yurttaștan koptukları için ‘demokrasiyi’ arar oldular, biryerlerden bulup getirebileceklerini sanmaktalar. Kalkınmayı dıșalım büyümeyi dıșsatım diye algılamaktalar. (Algılamak, yani daha anlașılmaktan önceki așamadadırlar) Son tümceden olarak, bunlar ‘Köy Enstitüleri’nin değerini anlamayanlardır.
‘Türk Modeli’ nedir bilmeyenlerdir. ‘Devrim’den korkan, evrimden çekinenlerdir. Tanrıdan korkmayıp kuldan utanmayanlardır. Ya da yurttașları ‘kul’ olarak gördükleri için onlardan korkmamaktadırlar. Tanrıyı da aldatmaktadırlar. Bunlar kimlerdir diye sorulacak olursa; Köy Enstitüleri’nin kapanmasına yol açanlardır. Yerine yenilerini açmayanlardır. O ‘ideal’i yok edip ‘Yurttaș Türk’ün kökünü kazıyanlardır. Uluslașma sürecini engelleyenlerdir. Șimdilerde ‘Bask Modeli’ ‘Kask Modeli’ arayıșı içinde olanlardır. Bunlar hala ‘model’i podyumlarda yırtmaçlı modellerden ayıramayanlardır.
O nedenle kendilerini bir ‘model’ olarak görmektedirler. Olmasına olur da, bunlardan ‘Pavyon fedaisi modeli’ olabilir ancak.
Ne fazla ne eksik.
Habip Hamza Erdem