"Köyün İtleri, Kendi Aralarında Düşman Olsalar Da Kurdu Görünce Birleşirler."
Erdoğan gene kürsüden esip, gürleyerek, PKK tarafından kaçırılan çocuklar için BDP ve HDP’ye seslendi:
“Ey BDP ey HDP neredesiniz? Bunların da adreslerini, nerede rehin olduğunu iyi biliyorsunuz. Alıp geleceksiniz. Alıp gelmediğiniz takdirde bizim de b, c planımız devreye girer.
“DİYARBAKIR'ın Lice İlçesi'nde Bingöl karayolunu kapatıp, güvenlik güçlerine el yapımı patlayıcı, molotoflarla saldıran göstericilerin eylemi sürerken, Diyarbakır- Bingöl karayolu dün saat 16.00'dan itibaren trafiğe kapatıldı. Olaylarda 7 asker yaralanırken, Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, "Halen Diyarbakır Lice yolunda önemli bir sorun var. Yol kapama eylemi Diyarbakır'a yakışmayan bir eylem. Yapanlara buradan çağrıda bulunuyorum. Bölgenin değerini düşürücü bu tür faaliyetlerde kimse bulunmasın. Yol kapalı olur mu, Devletin yolu kapanır mı?" dedi.
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde Bingöl karayolunu Fis Ovası mevkiinde barikatlarla kapatan göstericiler, kendilerini dağıtmak isteyen güvenlik güçleriyle çatışmalarını sürdürüyor. Yaşanan olaylar nedeniyle İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla Lice üzerinden Diyarbakır-Bingöl karayolu dün saat 16.00'dan itibaren araç trafiğine kapatıldı. Yol kapatan göstericilerin kendilerine müdahale eden güvenlik güçlerine el yapımı patlayıcı, molotof ve havai fişekler atması sonucu 7 asker çeşitli yerlerinden yaralandı.”
Ve bugün bir uzman çavuş PKK tarafından kaçırıldı.
Şimdi biri Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı’na diğeri de devletin valisine ait olan iki söylemi de dikkatlice okuyunuz. Her iki söylemde de devletin, PKK’nın siyasi uzantılarına “ricacı” olduğu açıkça görülmektedir.
Her ne kadar Erdoğan bu önemli ricasını tehditkâr bir söylemin altına gizlemişse de görünen köy asla kılavuz istememektedir.
Balığın baştan koktuğu bilindiğine göre; Diyarbakır Valisi’nin yakarışı(!) garipsenmemelidir.
“Karakol inşaatı basma, adam kaçırma, askere kurşun sıkma eylemlerini her geçen gün biraz daha artıran teröristler, son bir haftada 10 polis ve 13 askeri yaraladı, 6 işçiyi kaçırdı, 11 karakol inşaatını da kullanılmaz hale getirdi. Genelkurmay kayıtlarında 19-25 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen bazı terör eylemleri şöyle:
25 Mayıs: Beytüşşebap’ta yeni hizmet binası inşaatına malzeme taşıyan 8 sivil kamyon ile konvoya refakat eden 10 araçlık konvoyun geçtiği güzergahta mayın patlatıldı, iki kamyonda maddi hasar oluştu. Diyarbakır’ın Hani ilçesi Gömeç köyüne yapılması planlanan sulama barajını protesto için bölgeye gelen bölücüler Jandarma Komando Timi’ne molotof ve ses bombaları ile saldırıda bulundu. Teröristler araçları durdurup yolu trafiğe kapattı. Çıkan arbedede 7 asker yaralandı.
24 Mayıs: Teröristler, Diyarbakır’ın Hani ilçesi karayolunu keserek, araçları durdurup kimlik kontrolü yaptı. Olay yerine gelen Jandarma Komando Timi’ne uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açıldı. Siirt’in Pervari ilçesinde silahlı iki terörist, askeri birliğe erzak taşıyan kamyonetin önünü keserek aracı durdurup, aracı yolun 400 metre dışındaki ormanlık alana götürerek yaktı. Araçtan indirdikleri vatandaşın başına dipçikle vurarak darp eden teröristler, cep telefonunda bulunan sim kartını alarak olay yerinden kaçtılar.
23 Mayıs: Silahlı 6-10 bölücü terör örgütü mensubu tarafından, Bingöl’ün Genç ilçesi Şehitköy köyü yakınlarındaki şantiyede 2 adet ekskavatör ile 1 silindir aracı yakıldı.
22 Mayıs: Silahlı 4 terörist, Dargeçit-Midyat karayolunda araçları durdurarak ateşe verdi. Olay yerine giden güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlar ile ateş açıldı. Ilısu Baraj inşaatında çalışan şirkete ait bir beton mikseri ve DSİ’ye ait bir pikap da yakıldı.
21 Mayıs: Silahlı 4 bölücü, Ağrı’nın Eleşkirt ilçesi Akyumak köyünde vatandaşları tehdit edip, bir cep telefonu ile bir atı alarak kaçtılar. Şemdinli’de konuşlu bulunan askeri birliğe, Irak yönünden ateş açıldı. Mardin’in Ömerli ilçesi yakınlarında durdurulan araçtan indirilen vatandaşlar tehdit edilerek, telefonlarını gasp edildi, araç yakıldı.
20 Mayıs: Şemdinli’de yapımı devam eden karakol inşaatında çalışan içerisinde 4 işçinin bulunduğu kamyon taşlandı. İşçileri darp eden bölücüler, cep telefonlarını da gasp etti.
19 Mayıs: Şemdinli’de yeni karakol binası inşaatı emniyetinin sağlanması maksadıyla görevli askeri birliğe Doçka ile taciz ateşi açıldı.” Yeniçağ Gazetesi
Yukarıda okuduğunuz satırlar devlete kafa tutan PK ve uzantıları önünde iktidarın diz çöküşünün fotoğrafıdır. Ancak aşağıda okuyacağınız Yeniçağ gazetesinden alınmış haber ise nifak ateşinin artık tam anlamıyla ülkeye yayıldığının fotoğrafıdır.
PKK, terörü başkente taşıdı
Ankara’daki Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyan ülkücü öğrenciler, ellerinde infaz listesi bulunan PKK’lıların tehdidi yüzünden okula gidemiyor.
“Önderliğin talimatı” dedikleri ülkücülerin isimlerini sıraladıkları infaz listesi taşıyan PKK’lı teröristlerin tehditlerini devletin bilmesi gereken bütün birimleri biliyor ama eller kollar “açılım” sebebiyle tamamen bağlı durumda. Görevi müdahale olan görevliler, “Başınızın çaresine bakın” demekle yetiniyor.
Cebeci’den Tandoğan’a sürgün
Pazartesi günü sözde tedbir alındı. Ülkücüler Cebeci’de değil, Tandoğan’da sınavlara girdi. Ülkenin başkentinde, Türk milliyetçileri okullarında sınava alınmadı. Devlet bunu biliyor. Hangi yolun kesilmesi daha utanç verici? Diyarbakır-Bingöl yolu mu, milliyetçilerin Cebeci’deki okul yolu mu?“ Yeniçağ Gazetesi
“Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Tapantepe mevkiinde akşam saatlerinde toplanarak yolu trafiğe kapatan göstericilere müdahale eden jandarma özel harekat timlerine çevredeki tepelerden uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Açılan ateş sonucu 3 asker yaralandı. Sözcü
Basına yansıyan bu haberleri okuduktan sonra söyleyecek tek bir şey vardır.
Artık iktidarın elinde oyuncağa çevrilen devlet iflas ettiğini kabul etmek ve hatta konkordato ilan etmek zorundadır.
Çünkü Erdoğan dahi kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlayamadığı için Kandil’in uzantılarına “ricacı” olmuştur.
Bu durum, hiç kimse kusura bakmasın ama Türk milleti adına bir utanç tablosudur.
Ancak şu gerçek çok iyi bilinmelidir. İflas eden ve PKK’ya teslim olan devlet Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Türk milleti ile birlikte kanla, irfanla ve devrimle kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.
Müflis olan devlet iktidarın geçişi olarak işgal ettiği, küresel çetelerin geçici olarak kurguladığı yapay devletçiktir. Küresel çetelerin sözcüsü ve hatta icra organı Amerika’nın sahneye koyduğu “KUKLA DEVLET” son oyununu oynamaktadır. Perde inecektir.
“Köyün itleri, kendi aralarında düşman olsalar da kurdu görünce birleşirler.”
AKP/BDP/HDP/PKK koalisyonun nedeni Kırgız atasözündeki sözcüklerle açıklanmaktadır. Bu koalisyonun ortakları “Kukla devlet”in sadece figüranlarıdır. Türk milleti bu tiyatronun-ki bu tiyatronun senaryosu bir yüz yıl önce yazılmıştır- finaline mührünü basacaktır.
Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar "Tam Bağımsızlık" ve "Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlikten ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir...
Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.”
"Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim."
“Kukla Devlet”in hükümranlığına, Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin temsil ettiği bir başka müflis devlet gibi aynı cinsten kuvvetlerin, cumhuriyetçi, milliyetçi ve dindar kesimlerin bir araya gelmesiyle, kısacası milli iradenin şahlanmasıyla son verilecektir. Zaferin yolu, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın söylemlerindedir.
Türk milleti bunu başaracak güç, bilinç ve inanca sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tekrar Türkler tarafından, Türk budunu için yönetilen tam bağımsız bir devlet olacaktır.
“Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür.” Mustafa Kemal Paşa
Figen ÖZEN, 2 Haziran 2014