KPSS, YGS... Şimdi ABS Zamanı!

Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu, 27 Mart 1994 seçimlerini anımsayın.

Bu seçimde, çeşitli matbaalarda sahte oy pusulaları basıldığı belirlenmiş, seçimler sonrasında da, özellikle SHP’ye verilmiş binlerce mühürlü oy pusulaları çöplerde bulunmuştu…

Seçimde, Refah Partisi adayı Recep Tayyip Erdoğan, o tarihte toplam 10.898.833 seçmeni bulunan İstanbul’da, 56 bin 213 oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu.

Recep Tayyip Erdoğan 2.048.494 oyla (yüzde 22.404) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olurken; ANAP adayı 1.992.281 oyla (yüzde21.789) ikinci; SHP adayı 1.799.064 oyla (yüzde 19.676) üçüncü olmuştu…

Unutanlar, ya da o yıllarda küçük yaşta olanlar için şunu da anımsatmadan geçmeyelim… 1994 yılındaki seçimde SHP adayı Zülfü Livaneli’nin, 70’li yıllarda Deniz Gezmişleri asanlara, 12 Mart faşist müdahalesini gerçekleştirenlere karşı söylemiş olduğu ’’Şarkışla’’ türküsü; en başta günümüzün ‘Darbe karşıtı’ Nazlı Ilıcak olmak üzere, Tayyipçiler tarafından; Livaneli’yi ’’Orduya hakaret etmek’’le suçlamak için malzeme olarak kullanılmıştı…

***

Gelelim bugüne…

Recep Tayyip Erdoğan, sadece Büyükşehir Belediye Başkanı olmakla kalmadı, 9 yıldır da ülkemizin başbakanlık koltuğunda oturuyor… Hatta ülkemizle birlikte bölgemizdeki 24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini kendi çıkarına göre değiştirmeyi amaçlayan ABD’nin BOP’una Eşbaşkan bile oldu…

Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık koltuğunda oturduğu bu 9 yıllık sürede; ABD Irak’a saldırdı… Eşbaşkan, ’’Irakta savaşan kahraman Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için’’ dualar etti… Irak halkını bombalayan Amerikan uçaklarına hava sahamızı kullandırdı…’’BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz’’ diyen Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını sağladı… ABD’nin her isteğini kelimesi kelimesine yerine getirdi… Hep ABD’nin bölge politikalarına uygun adımlar attı… Bölge ülkelerine, özellikle de, İran’a, Suriye’ye ve Libya’ya karşı hep ikiyüzlü davrandı… Örneğin, Libya’da, bir yandan Kaddafi’nin elinden ödül aldı, diğer yandan ABD güdümlü ‘muhalefetle’ bu teröristleri teşvik eden görüşmeler yaptı… ABD emperyalizminin, İngiltere ve Fransa ile birlikte, bu muhalefetin yarattığı iç karışıklığı bahane ederek NATO aracılığıyla Libya saldırısına askeri destek verdi, Mehmetçiğimizi emperyalistlerin safında Libya’ya yolladı…

Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık koltuğunda oturduğu 9 yıllık sürede, ülkemizin iç ve dış borçları 550 milyar doların üzerine çıktı… Döviz zararı (cari açık) rekor üstüne rekor kırdı… ‘Babalar gibi’ satılmadık kamu varlığı, kapatılmadık kamu kuruluşu kalmadı… Çalışanlara taşeronluk ve kölelik dayatıldı… Emeklileri milli gelir artışından yararlandırmamak için yasalar çıkarıldı… Sayısı milyonu bile bulmayan bir avuç azınlığın zenginliği; on milyonlarca insanımızın yoksulluğu, açlık ve sefaleti katlanarak arttı… Kredi borçlarıyla boğuşan insanımızın sayısı 40 milyonu aştı…

Bu 9 yıllık sürede, ülkemiz, sıradan bir sınavı bile hilesiz, şaibesiz, skandalsız gerçekleştiremez duruma getirildi…

13 Eylül 2009'da yapılan Polis Akademisi Sınavı’nda soruların çalındığı ortaya çıktı… Sınav, 1 Kasım 2009'da yeniden yapıldı…

2009’da yapılan TRT sınav sonuçlarını internet sitesinden yayımlayan TRT Bilgi İşlem Dairesi, listenin excel dosyasındaki gizli bölümü silmeyi unutunca, bu gizli bölümde ‘kazanan’ adaylardan bazılarına birilerinin ’’kefil’’ olduğu görüldü…

10-11 Temmuz 2010’da yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS), Devlet Denetleme Kurulu ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı, sınav sorularının sızdırıldığını saptadı…

2010 yılında yapılan Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) sorularının çalındığı ortaya çıktı… 24 Nisan 2011’de yapılan ALES sınavında soru kitapçığı skandalı yaşandı…

27 Mart 2011 günü yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sorularında şifreleme yapıldığı ortaya çıktı… 1 milyon 700 bin öğrencinin kaderini ilgilendiren bu duruma tepki gösterenlere, Recep Tayyip Erdoğan meydan okudu…

***

Bu Ali Cengiz Oyunları sadece seçimlerde, sınavlarda mı döndü?

Ya yargı kararlarıyla saptanan yolsuzluklar, usulsüzlükler ve durdurulan ihaleler…

Örneğin, bugün evinde ölü bulunan, İsrail derin devletinin para kaynağı Sami Ofer’le kapalı kapılar ardında bitilmeye çalışılan ve yargı tarafından engellenen Galataport ihalesi… Örneğin yine aynı kişiye, kapalı kapılar ardında TÜPRAŞ’ın yüzde 14.76’sını, piyasa değerinin çok çok altında pazarlama çabaları…

İşte böylesine ‘güvenilir’ kadroların elinde ülkemiz…

Ama yandaş medyaya ve yandaş kamuyu yönlendirme şirketlerine bakılırsa, 9 yıldır işbaşında olan bu kadrolar, 12 Haziran’da yapılacak olan Milletvekili Genel Seçimlerinde yüzde 50 oy alacaklarmış…

Geçmiş seçimlerdeki deneyimlerine ve 2007 yılından bu yana ülkemizin nüfusu 3 milyon artarken, seçmen sayısının garip biçimde 10 milyon artmasına bakılırsa, bu oranda bir oyu da alırlar mı, alırlar…

Üstelik oylar da önceki birkaç seçimde olduğu gibi bu seçimde de SECSİS adındaki güvenlik sertifikası olmayan bir bilgisayar programıyla birleştirilecek. . Yani Güvenlik sertifikası olmayan bu bilgisayar programının şifresini bilen bir merkezin, sisteme girerek seçim sonuçlarını istediği gibi yönlendirmesi, oyları istediği partiye kaydırması da mümkün hani…

***

Tüm bunların yanı sıra, seçimlere kısa bir süre kala, kamuoyunu yönlendirmeyi amaçlayan başka araçların da sistemli bir biçimde peş peşe devreye sokulduğu görülüyor…

Örneğin, Hukuksal anlamda hiçbir sonuç alınamayacağı kesin olduğu halde, seçime birkaç gün kala ’’12 Eylül’ü yargılama’’ görüntüsüyle, 12 Eylül faşist darbesinin şefi Evren ifadeye çağrıldı… Hem de 12 Eylül faşizminin ülkemize yerleştirdiği neoliberal politikaları en acımasız biçimde uygulamayı sürdürenler tarafından… Hem de 12 Eylül faşizminin yüzde 10 barajına, YÖK’üne, demokratik hak ve özgürlükler karşısındaki faşist anlayışlarına sıkı sıkıya sarılanlar tarafından…

MHP yöneticilerinin özel yaşamlarını ilgilendiren kasetler, sistemli bir biçimde piyasaya sürüldü… Ne ilginçtir ki, bu kasetleri çeken ve piyasaya süren merkez, tıpkı Baykal olayında olduğu gibi bir türlü bulunamıyor…

Seçime kısa bir süre kala, Harp Akademileri Komutanı Org. Bilgin Balanlı, Balyoz soruşturması kapsamında tutuklandı… Aynı dava kapsamında bugün de, Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral İsmail Taş'ın da aralarında bulunduğu 4 muvazzaf asker daha, ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçundan tutuklandı…

***

Polis Akademisi Sınavı, ALES, KPSS, YGS…

Bir de ABS var…

Bilirsiniz ABS de taşıt araçlarında bulunan, aracı kazadan koruyan çok etkili bir fren sistemi… Örneğin, son sürat uçuruma sürüklenen bir aracın uçuruma yuvarlanması, bu fren sistemi sayesinde önlenebiliyor…

Tabi, frene zamanında basılabilirse…

12 Haziran işte bu freni kullanma zamanıdır. Bu gidişe ''Dur!'' deme zamanıdır... 9 yıldır işbaşında bulunanların ABD güdümünde uçuruma sürükledikleri ülkemizi, bu felaketten kurtarma zamanıdır…

Yapacağımız tek şey frene basmak ve 12 Haziran’dan sonra devletin ulusal ve üniter yapısını güvence altına alan Anayasa’nın ilk 3 maddesini değiştirmeye hazırlananlara ’’Dur!’’ demektir… Türkiye’mizi ABD güdümündeki karanlık güçlerin elinden kurtarıp, yeniden Kemalist Devrim’in aydınlık yoluna sokacak güçlerin gücüne güç katmaktır… Ülkemizin bağımsızlığını, egemenliğini, devletin ulusal ve üniter yapısını savunan tüm vatanseverlerin, güçlerini birleştirmelerini sağlamaktır…

Seçimde dönebilecek dolaplar ise; öncelikle bu konuya kaynak ayırma gücü olan CHP ve MHP’nin, önceden eğittikleri görevlileri, her sandıkta görevlendirmeleri, seçimin tüm aşamalarını sıkı bir biçimde izlemeleri sayesinde en alt düzeye indirilebilir…

Haydi Türkiye’m, göster kendini, elbirliğiyle engelle, oylarınla boz bu oyunu!

İrfan Tuna - 3 Haziran 2011 - Güncel Meydan