KRİTİK ATILIM!
“Ülke olarak milli mücadeleden sonraki en büyük ve kritik atılımımızı başarıya ulaştırmamıza çok az kaldı.”
Bu söz söylendi geçen gün, yayınlanan bayram mesajında.
Kritik; sıkışık ve tehlikeli durum demek.
Atılım: Hamle, atak, saldırış, atılma, hücum anlamında bir söz.
Milli Mücadele, "Kurtuluş Savaşı" demek. Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki en büyük atılım, tehlikeli atılım geliyormuş.
“Yüz yıl sonra gelen atılım ne olabilir ki?” "Ne hamlesi yapılacak?" "Neye saldırılacak?" diye fal mı açacaksınız, yoksa tek tek, “Bu söz ne demek?” diye soracak mısınız?
Hepimiz anlama özürlüsü mü olduk? Burada ne denildiğini yalnızca siyasetçiler mi biliyor?
Bu yüzden mi suskunlar, eveleme geveleme ile işi götürüyorlar.
Anıtkabir defterine de aynı söz ne olduğunu bilemediğimiz “2023 hedefleri sözü” yazılmış bayram günü, gazeteler yazdı:
“Cumhuriyetimizi 2023 hedefleri ile buluşturmakta kararlıyız”
Bayram ertesi, iktidarın bir bakanı yine aynı sözü etti, gazetelerden bu sözü alırsak:
“2023’ün Türkiye için önemli bir süreç olduğunu vurgulayan Bakan Kasapoğlu, şunları söyledi:
"Bizim hep birlikte ciddi bir şekilde bu sürece sahip çıkmamız, bu süreci çok güçlü bir şekilde yönetmemiz gerekiyor.”
Süreç: “Belli bir sonuca doğru gidiş, birbirini izleyen değişimlerle sonuca gidilmesi.”demek.
Nedir o gidilen sonuç, son?
Yine dün Yeniçağ yazarı Arslan Bulut, sanki bilmezmiş gibi soruyordu, Anıtkabir defterine yazılan sözü önce yazıyor;
“ Cumhuriyetimizi 2023 hedefleriyle buluşturmakta kararlıyız"
Ardından da soruyor:
“Güzel de 2023 hedefleri nedir? Kendisinden başka bu hedefleri kaç kişi biliyor?”
*
Toplumun dili olması gereken ana muhalefetin başı, önceki gün Muğla’da:
“Bana yönelik tehditler var ama hiç umurumda değil” demiş.
İyi de vatana yönelik tehditler ne olacak? Yarın bir gün bölünmüş düzene geçtik deseler, dinciler işi iyice azıtsalar, şeriata göre yönetilsek, bölücüler muratlarına erseler, anayasayla bizi bölseler…
Yine umurunda olmayacak mı tüm bunlar ana muhalefetin?
Birbirinin aynı bu partiler, iktidarın can suyu olarak sıralanan kağıttan kaleler değiller mi?..
Onlardan doğruyu söyleyenlere söz hakkı veriliyor mu?
Muhalefet lideri, kendi canıyla ilgili efeleniyor… Yetmişi geçmişsiniz çoktan… Altmış beş yaşı dışlayan, her noterlik işleminde akıl kâğıdı, bunamadı aklı başında kâğıdı isteyen sizler değil misiniz? Bu yasayı hep birlikte çıkarmadınız mı? Böyle bir uygulamanın, yaşlılığın aşağılanmasının dünyada benzeri var mı? Üstelik, hepinizin yaşı zaten yetmişi geçmişken… Çoğunuzun yaşı yetmişe dayanmıyor mu?
Göreviniz Cumhuriyeti yaşatmak korumak kollamak değil mi? Yoksa Cumhuriyeti değiştirmek mi?
Tarım arazileri toplulaştırılıyormuş, en son “Tarım arazilerini toplulaştırmak” diye bir şey ortaya çıktı, büyük arazi alım – satımı varmış. Niye sizlerden tık yok. Sağır mısınız? Şirketlerin, tarikatların, cemaatlerin buyruğuna mı geçilecek yakın gelecekte? Bölünmüş yapılar mı geliyor devletin düzeninde? Dünyanın en zenginleri gemileriyle neden kıyılarımızda pusuda bekliyor? Nereleri, nasıl, neden alacaklar? Tehlikeyi neden anlatmıyorsunuz? Yapılacak denilen, yapımı sürüyor denilen İstanbul Kanalı’na artık bir sözünüz yok mu?
Sonra, bunca seçim yenilgisinden (?) sonra neden çöktüğünüz koltuklardan kalkmıyorsunuz? Üstelik bir de aday olmayı düşünebiliyorsunuz, olası sonucu göre göre.
Cumhuriyeti tebrik töreninde iç mekânda, yanda gösterilen Afrikalı Arap çocuğu, kızı her neyin fotosuysa o, (yan tarafında “adil” yazıyor, yüzünde İngilizce “one” yazısı) Atatürk resmi yerine yan duvarda gösterilen bu mavimsi resim neyin nesiydi? Neyin simgesiydi? Neyi anlatmaktadır? Hiç mi merak etmediniz bunu? Biliyorsanız hiç mi itiraz etmek, eleştirmek, durumu topluma anlatmak aklınıza gelmiyor?
CHP’ye ait olduğu söylenen Halk TV’de, bölücülüğü kanıtlı şarkıcı Ahmet Kaya övgüsü gırla gidiyordu, bayramın ertesinde, bu Pazar gününde. Bunun ne demek olduğunu açıklayabilecek misiniz?
Her kritik dönemeçte muhalefetin yardımıyla yol alıyor iktidar, 2023 hedefleri de böyle bir şey mi, bölünmüş yapı mı geliyor, bölücülüğü bundan mı destekletiyorsunuz yayın kanallarınızda?
*
Popçuların konserleriyle kutlattınız bayramı, gece yürüyüşleriyle. Antalya’ya bu yakıştı mı?
Bayram böyle mi kutlanır? Çocuklarımızın belleğine aşk meşk şarkılarıyla mı kazınacak en büyük bayramımız? Sokaklardaki dağınık yürüyüşlerle mi? Saygı duruşunda bir el havaya kaldırılır mı? Saygı duruşu öyle mi olur?
İki gün önce öldürülen bir kadının resmiyle, güncel bir cinayetin resmiyle Cumhuriyet Bayramı töreninde yürünür mü? Başka gün yürüyün, başka gün kınayın olayı.
Geleneksel bayram kutlama törenleri terk edilerek, okullarla birlikte meydanlarda, alanlarda bayram kutlaması yapılmayarak, işi yürüyüşe döndürerek, nereye?
Nerede kahramanlık marşlarımız, türkülerimiz, halk oyunlarımız, Cumhuriyet şiirlerimiz, şarkılarımız?
Nerede askerlerin geçit törenleri, yürek hoplatan yürüyüşleri, tanklarımız tüfeklerimiz, nerede kaldı eskinin asker gösterileri? Rusya böyle kurtuluş günlerinde, geçen yıl, bu yıl, gördük, tüm ordusunu yürüttü, hem de hiçbirine maske taktırmadan. Halk caddeleri doldurdu, onları alkışladı. Bayram törenlerinde beline takılı büyük bayraklarla, flamalarla, bandolarıyla bayrama yaraşır şekilde geçen gençlerimize ne oldu? Davul zurnaya yasak mı geldi? Yollarda, meydanlarda kahramanlık marşları çalındı mı bir yerlerde? Nerelerde hoparlörlerle marşlar dinletildi, Cumhuriyet etkinlikleri, Cumhuriyete yaraşır ağırbaşlı salon konserleri nerelerde yapıldı?
“Kritik atılımı” anlamak, halimize bakıp iki yıl sonrayı görmek o kadar mı zor!
Durumu gören bazı aydınlarımız bilgisayar ortamında dün gün boyu sorup durdular. Onlardan birinin (Zahide Uçar) sorusu buydu: “Hangi Cumhuriyeti kutladık?" Yanıtlıyordu yazarımız sorusunu:
“Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. yılını kutladık. Kaybettiğimiz Cumhuriyetimizin… Sahip çıkamadığımız, kumar masasında oylattığımız cumhuriyetimiz…”
Televizyonda da kendine Atatürkçü diyen bir haber sunucusu bayram günü pek coşkuluydu. Bu yıl böyle kutladıysak bayramı 2023’te yüzüncü yılında kim bilir nasıl kutlarız? diyordu.
Aklını kullanmak, geleceğimiz üzerine bir saniye olsun düşünmek istemiyordu… Veya bilerek toplumu kandırıyorlardı…
Oyna oyna” diye bağırıyordu sunuculardan biri yine televizyonda oyun havası çalan saz grubuna. Baktım, herkes göbek atıyordu.
“Kritik atılım”! Atılacak…
Oynaya oynaya…
Feza Tiryaki, 31 Ekim 2021