Yalçın Küçük, ya İslam devleti kurulacağını ya da devrim olacağını söyledi.
Olay profesörden çok tartışılacak açıklama: Artık iç savaş başlamıştır, ya İslam devleti kurulur ya da devrim yapılır.
Bir süre medyadan uzak kalmak istediğini belirten Prof. Dr. Yalçın Küçük, gündeme dair son demecini verdi.
Tayyip Erdoğan'ın "beyaz çarşaflarla yola çıktık" sözünü değerlendiren Yalçın Küçük, Erdoğan'a 27 Mayıs darbesini ve Adnan Menderes'in kaderini hatırlattı:
"Şimdi, Tayyip Erdoğan ile idam edilen Adnan Menderes arasında benzer çok şartlar var. Buna tarihin cilvesi diyebiliriz.
Şu anda AKP kanadında çok büyük bir korku var. Nitekim tahmin ediyorum bu programdan sonra Bülent Arınç isimli zat Menders'i de 555K ile düşürdüler ve hepsi ağlıyor, bir korku var.
Fehmi Koru da 222A ile 555K arasındaki paralelliği kurdu. Sağa sola korkuyla saldırmaya başladı.
Tahminime göre bu ifadeyi söylediği zaman yine bir nöbet halindedir.
Çünkü bizde beyaz çarşaf denmez ona, beyaz kefen denir, çarşaf başkadır, o başkadır.
Bu uyarıyı yapmak lazım. Çünkü Üniversitelerarası Kurul karşı devrimdedir.
Ben karşı devrim diyorum. Süleyman Demirel açıkça telaffuz etmemekle beraber bir iç savaştan korkuyor.
Ben iç savaş başlamıştır diyorum.
Son iki televizyon programda SKY Türk televizyonunda ve Kanal Türk'te ya İslam Devleti ya devrim dedim.
Şimdi bunu herkes söylüyor. Bunu söylediğiniz zaman Tayyip bey ve arkadaşlarını da uyarmak lazım, şefkatle uyarmak lazımdır.
Eğer bir karşı devrim başladıysa, eğer bir İslam devleti kurulmak isteniyorsa Türkiye'de pek çok kimse buna izin vermez.
Karşı devrim varsa devrim çıkar veya da çıkmaz. Ama başlamıştır bu iş. Böyle bir kanalı onlar açtılar.
Bu kanalın sonunda ya İslam Devleti bugün kuruluyor yahut da bu kurulmayacak.
Cumhuriyet 1970 yılındaki yapısına döndürülecektir bütün kurumlarıyla.
O zaman devrim süreci için de bunları uyarmak yerindedir, yerinde bir iş yapmıştır.
Benim gördüğüm, bunda heyecanlanacak bir nokta yoktur. Tayyip Bey'in beyaz çarşaflarla sözü buysa, çarşafa, öyle bir söz vardır, çok fazla korkmuştur çünkü onun adı benim bildiğim; beyaz çarşafla insanlar idam edilmiyor.
Şu anda, TBMM kendisini 1960'ta Adnan beyin kurduğu meclis içinde kurduğu bir komisyon kadar hukuk ilkelerini bir kenara atarak hareket ediyor.
Neyi hareket ediyor; çok açık bir şekilde diyor ki; Anayasa'nın belli maddeleri değiştirilemez.
Bu değiştirdikleri de Anayasa'nın devrim maddelerini değiştirmektir.
Bunu söylediğiniz zaman Abayasa'yı ihlal ediyorsunuz.
Dolayısıyla ne tarafından bakacak olursanız Türkiye, başka bir noktaya gelmiş durumdadır, birinci nokta budur.
İkinci nokta ise Tayyip Bey'e bugün yüksek komutanlığın sessiz olmasına bu konuda görğş belirtmemesine, belirttiği zaman da Tayyip bey ve arkadaşlarının yüksek komutanlığın kendisini desteklediği şeklinde yorumlamasına fazla itibar etmemek lazımdır.
Çünkü, 1958, 59 ve 60 koşullarına geldiğiniz zaman önce cübbeler, aydınlar yargıçlar canlanırlar, harekete geçirilirler.
Bu her zaman TSK'nın etkisi altına alınır, ona bir koşulunuz yok.
Bu arada Deniz Baykal'ı kutlarım. Bu şefkat ve sorumlulukla yapılmış bir uyarıdır, bu uyarıyı yapmak gerekir ve Tayyip bey'i de hem bir tedavi olmasını hem de kendisini frenlemesini tavsiye etmek durumundayız.
Öyle kolay kolay da kefen edebiyatı ve hazırlığı yapmamalıdır.
Ve Tayyip bey'in geçmişinde de hiç beyaz kefenlerle buna hazırız demek değil, Tayyip bey çok çekingen bir insandır. Sıkıntı karşısında ağladığını kitaplarımızda yazıyoruz.
Bu uyarı yerindedir, TSK asla bu Cumhuriyet'in bir İslam düzenine, devletine dönüştürülmesine izin vermez.
Bu işler öyle gümbür gümbür gelir, yani herkes bekliyordu bu, artık şu anda açık ya da kapalı olarak bir 27 Mayıs Adnan beyin yazgısı tartışılıyor.
Ve ben bu arada gayet açık olarak söylerim, 27 Mayıs'ı yapanlardan birisi olarak Adnan beyin hayatına mal olmasına her zaman üzülmüşümdür.
Bu üzüntüm hem de o kadar derindir ki ondan sonra Menderes ailesini üzecek her türlü yayından kendimi saklarım.
Dolayısıyla bunları söylemek Tayyip bey için böyle bir sonu temenni etmek değildir, Tayyip Bey'in aklını başına almasını sağlamaktır, aklının başına gelmesidir ve derhal tedavi etmelidir böyle sara nöbetleriyle nutuk atarak hiç bir yere gidemeyeceğini kabul etmelidir."