Toplumları algı operasyonları ile istedikleri şekle bükebilen ‘toplumsal yönlendirmeler’ yapılır.
Toplumların kontrolü için kullanılan silah “Medya”dır.
Medya sayesinde halkın tepkisini çekmeyecek şekilde ‘gizli kontrol yöntemleri’ kullanılır.
Kitlesel beyin yıkama teknikleriyle; aile, din, dil ve vatan gibi içi boşaltılarak çökertilen kavramların kontrolü Dünya’yı hizaya getirmeye çalışanların tekeline bırakılır.
Beyin yıkama operasyonlarıyla toplumların istenilen amaca yönelik hizmet etmesi sağlanır.
25. Kare tekniğiyle bilinçaltımıza gizli kodlar yüklenmektedir. Zamanı geldiğinde de bu kodlar ile hareket etmeye başlanmaktadır.
TAVISLOK, İngiliz Psikolojik Harp Merkezi, ABD'deki Stanford Üniversitesi İnsan Davranışları Enstitüsünün 2012'de yayınladığı makalede 40 yıllık araştırma ortaya koyulur; “İnsanların mantıklı karar verme oranı %6 iken, %94 bilinçaltındakilerle karar verir.”
Bu nedenledir ki; insanların bilinçaltları medya aracılığıyla sürekli ve kontrolü biçimde endişe, şiddet, korku ve gerilim karşısında bırakılarak, kitlesel nevrozlarla karşılaşmaları sağlanmaktadır.
Günümüzde Survivor, Netflix Yayınları ve Sosyal Medya gibi yayınlarla kitlelere bu nevrozlar ile şok etkisi yaratılır. Zamanla her şeyi ‘normalleştirme’ süreci başlar.
Ve böylelikle Yeni Dünya Düzeni kurucularının "Potansiyel Düşmanlarının Uysallaştırılmaları" sağlanır.
Melburn Üniversitesi'nden Dr. Fred 'Emery ve Tavistock Enstitüsü Yönetim Konseyi Başkanı Dr.Eric Trist, Tavistock İnsan İlişkileri Enstitüsünün geliştirdiği yöntemleri şu şekilde açıklıyor: “Yüzyılımızda, dünyadaki çarpıcı olayların kitle iletişim araçları ile ve şok etkisi yaratacak tarzda yayınlanması bir mermi şoku gibi kitlesel nevrozlara sebep olmaktadır. Eğer şoklar yıllarca sürdürülecek olursa son derece çocuksu fikirlerin gelişmesine neden olmaktadır.”
"Dünyanın herhangi bir yerindeki terörist saldırı, dünyanın her yerinde şok etkisi yaratır. Bu, bir küresel olgudur."
Dr. Emery, bu gelişmeyi üç aşamada anlatıyor:
1. Aşama: "Moral değerlerini yitirme" (Demoralisation)
2. Aşama: "Zihni bölünme" (Segmentation)
Bu aşamada kişi zihinde yerleşik ulus-devlet görüşünden kopar ve cemaat, ailesel biçim yaşama biçimine geçer.
3. Aşama: "Zihni ayrışma" (Disassocation)
Bu aşamada kişi fantezilerle, realiteyi (gerçekleri) birbirine karıştırır ve birey "toplumsal ünite" haline, bir anlamda robotlaşmış birey haline gelir.
Dr. Emery bu kavramı, 1967'de Tavistock Magazine (Human Relations) adlı dergide, '"Gelecek 30 Yıl' Konsept, Metot ve Antipati" ve 1975'te "Gelecekte Biz" adlı makalelerinde açıklamıştır.
Bu aşamaları dikkate alarak günümüz Türkiye’sinde de medya; “Türkiye’yi Türksüzleştirme” üzerine çalışmaktadır.
Dr. Emery’nin "Zihni bölünme" aşamasında anlattığı gibi; yapay kimlik karmaşası ile Türk toplumu yaygın medya eliyle Türkiye’nin toprak bütünlüğünün bölünmesi istenir. Ulus – devlet anlayışı tamamen ortadan kaldırılarak, cemaat ve ailesel yaşama geçiş; Osmanlı Devleti’nde “Padişahlık” günümüz de ise “Başkanlık Sistemi” ile gerçekleşir.
Türk örf ve adetleri cam çerçevenin içinde yayınlanan yayınlarla ortadan yavaş yavaş silinir. Birlik ve beraberliğiyle bağımsız, çağdaş, laik, üreten bir Türkiye yerine; dinsel inançları kullanılarak yobazlaştırılan, ayrıştırılan, bireyselleştirilen, üretmeyen tüketen ve baskı altına alınan “Yeni Türkiye” inşa edilmek istenir.
Zihinleri kontrol altına alan medya, kitleleri robotlaştırarak gerçeği ve yalanı ayırt edememesi sağlanır. Diktatörlerine karşı gelememe aşılanır…
Türk ekranlarında yayınlanan haberlerde kullanılan dil; masalsıdır!
Bilinçli ve kasti olarak kullanılan bu dil ile kitleler kolayca uyutulur.
Medyanın yalanlarıyla doğan, büyüyen, gelişen halk uyandığında köleleşmiştir!
Bilinçaltı kontrol altına alınan halk, düşünmemeye ve duymamaya zorlanır.
Umutsuzluk başlar… Masalsı dil yerini kargaşa ve kavgaya bırakır.
Medya patronu Acun Ilıcalı’nın boşanması, şehrin ortasına düşen askeri helikopterden daha bomba bir haberdi. Akşam evlerimizde karşımıza veya elimize aldığımız cam ekranlara bakarak, kim kimi aldatmışı da boşanmışı kavga ede ede konuşuruz.
Çünkü medyayı elinde tutanlar bunu emrediyor!
Gamze Köse