Kumpas kurmak için yasa çıkarılan ülke!
“Bir ülkenin körleşmesi, düşünce adamlarının ortadan kaybolması ya da iyi düşünürlerin yetişmemesi ile alâkalıdır. Özellikle dış politikada işlerinin yolunda gitmemesinin temel sebebi, liderlerin büyük düşünme kabiliyetinin olmayışı ve devlet adamlığı kifayetsizliğidir. Bu sadece kendileri değil arkalarındaki danışmanlar, bu işe soyunmuş daireler, medyadaki yazar ve düşünürler, düşünce ve araştırma merkezlerinin kalitesi, özetle aydın meselesi ile de ilgilidir. Türk entelektüeli, felsefeyi, teoriyi, olayların arkasındaki kuramsal yapıyı anlamayı sevmemektedir.
Politikacılarımızın kendilerine özgü ne tam bir siyasi felsefeleri ne de bunu geliştirecek ve yürütecek kadroları olmuştur.
Türkiye’nin son 15 yıldır aydın meselesi gittikçe kötüden çok daha kötüye gitmektedir; ortalığı kendini doğal aydın sanan kişiler doldurmuştur.
Hükümete yakın medya, tüm toplumun hafızasını silme ya da kendi ideolojisi göre yeniden yazma gayreti içindedir. Sermaye medyası ise toplumu evlilik ve yarışma programları ile oyalayarak, kendini hükümetten koruduğunu sanmaktadır.
İktidar, ‘liyakati olmayanları hak etmedikleri yere getirerek, sadakat sağlamak’tadır. Türkiye’nin yeni bir aydınlanmaya ve bu aydınlanmanın motoru olacak entelektüel bir kadroya, yeni tip bilim adamlarına, stratejist ve düşünürlere ihtiyacı var.”
Doç. Dr. Sait Yılmaz’a ait bu sözler, asıl meselenin ne olduğunu gösteriyor ama zaten felsefeyi, teoriyi, olayların arkasındaki kuramsal yapıyı anlamak istemeyenler, entelektüel olamaz. Toplumun genel yapısı da bu yönde olunca, düşünür yetişmez!
* * *
2005 yılında Aydınlar Ocağı tarafından Kocaeli’nde düzenlenen Türk Dünyası Sosyologlar Kurultayı’na Azerbaycan’dan katılan Prof. Dr. Selahattin Halilov, “Türk Milleti neden mutileşti?” diye bir soru sormuştu. Halilov, cevabı da şöyle vermişti;
“Her şeyden önce Türk Dünyası için umumi bir ideal, yön ve istikamet göstermeliyiz. Ayrıca felsefi araştırmalar gerekir ki sosyolojik araştırmalar bir anlam taşısın. Vahit bir idea oluşturmak gerekir. Öncül olan Türk kimliğidir. Ancak bu coğrafyadaki insanların ekonomik, sosyal durumlarını göz önüne almayan hiçbir çaba başarılı olamaz.
Ayrıca tüm yerküre için bir sosyolojik analiz gerekir. Neyin sayesinde Garp dünyası önde gidiyor?
Köroğlu Destanı’nda, ‘Tüfek icad oldu mertlik bozuldu’ denilir. Şimdi, Türk Milleti neden mutileşti? Çünkü silâhı yere koydu! Tabii fikir vuruşunda da öncül olmak gerekir. Büyük işler yapmak için muhit de lazımdır.
Milli devletin fonksiyonu, halkın entelektüel potansiyelini yükseltmektir.
Milli devletten vahit ideaya geçişi, takım oyunu ile organizasyon ile başarabiliriz. Vahit ideanın bütün beşeriyet tarafından kabulü; küreselleşmedir, biz de bunu yapabiliriz.”
Büyük işler yapacak adamlar, entelektüel potansiyeli yüksek bir “muhit” içinden çıkabilir. Mevcut yozlaşmış kültür ve siyaset içinden büyük adam çıkar mı?
Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi, bu yozlaşmayı durdurabilir mi? Yoksa daha fazla yozlaşmaya mı sebep olur?
* * *
Prof. Dr. Cahit Can, iktidarın bir Anayasa değişikliğine kalkışması sırasında, 30 Mart 2008 tarihli Cumhuriyet’te çıkan “Kanuna karşı hile ve kapatma davası” başlıklı yazısında, Ord. Prof. Dr. Ernst Hirsch’ün “Meşhur bir Alman hukuk özdeyişine göre yeni yasa demek, yeni hile demektir” sözünü nakletmişti.
Türkiye, uzun süreden beri hileli yasalarla yönetiliyor zaten. Hırsızlık ve kumpas düzeninin temeli, gece yarısı geçirilen “torba yasa”larla atılmadı mı? Hırsızlık yapmak ve kendi ordusuna kumpas kurmak için yasa çıkaracak kadar kendisini alçaltan bir toplumun başı beladan kurtulur mu?
Arslan BULUT, 18 Ocak 2016
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr