Küresel Dinazorlar ve Televizyon Makinası / Banu AVAR

Banu AVAR haftalık yazıları ile yaşanan gelişmelere, gündeme ışık tutuyor.

Küresel Dinazorlar ve Televizyon Makinası / Banu AVAR

İletigönderen Güncel Meydan » Pzt Ara 26, 2011 18:14

Küresel Dinazorlar ve Televizyon Makinası

Küresel çete hedefine varmak için MEDYA’yı kullanır... O nedenle birincil görevimiz izlediğiniz her şeyi sorgulamaktır. Önümüze konan haberin altına bakmaktır. Gizli mesajların aslını aramaktır...

Televizyon ve gazetelerdeki tüm haberleri, belgeselleri, tarih konuşmalarını, tartışma programlarını, dizi filmleri, çocuk, gençlik ve kadın programlarını, yarışmaları, dikkatle süzgeçten geçirmeliyiz.

Nasıl bir tecavüzle karşı karşıya olduğumuzu anlamak ve anlatmak, gerçekleri örten perdeyi yırtmak ilk görevimiz olmalı...

Joseph Nye ABD milli Güvenlik teşkilatının en önemli uzmanlarından biri. Aynı zamanda bir akademisyen... Enerji kaynaklarına sahip bir ülke küresel güçler tarafından hedef seçildiğinde birkaç yolla saldırıldığını anlatıyor... Bu yollara SOFT POWER (yumuşak güç), HARD POWER (sert güç), ve SMART POWER (akıllı güç) adını veriyor. Yumuşak güç, HAVUÇ metodu olarak da adlandırılıyor. Buna göre hedef ülke yöneticileri parayla ikna edilir… Bol miktarda kredi ve rüşvet verilir… Bu metod işe yaramazsa SOPA metodu, devreye girer. İçerden darbe dışarıdan işgal metodları denenir. Ya da Havuç ve Sopa aynı anda kullanılır…

Akıllı güç kullanımıyla hedef ülkeye el atılır…

Tüm bu operasyonların rahatça gerçekleşmesi için ÖNCELİKLE halkın ALGI GÜCÜ zayıflatılmalıdır. O nedenle Medya ile BEYİN YIKAMA girişilen ilk savaştır... Önce MİLLİ MEDYA yok edilecektir. Tüm basın yayın organları ele geçirilecektir…

O nedenle 1947’de ABD Marshall yardımı adı altında Türkiye ekonomisine el koyarken yan anlaşmalar gereği BASIN ve EĞİTİM kontrolünü ele geçirmiştir...

Hedef ülke insanları düşünemez ya da yanlış düşünür hale sokulmalıdır…

O zaman gerçeği görecek ve bu yönde harekete geçecek kitleler sağa sola savrulur. Bir araya gelmeleri imkansızlaşır. Sahte bir DEMOKRASİCİLİK OYUNU içinde emperyalizmin istekleri çerçevesinde DELİ GÖMLEĞİNE sokulur... Kendi iradelerini kullandığını sanan bireyler ‘televizyon insanları’ olarak topluluk oluşturur...

Emperyalizm ‘Düşmanı yok etmenin en kolay yolu onun kendi kendini yok etmesini sağlamaktır!’ der… Beyni yıkanmış bireyler hem kendileriyle hem toplumla kavga etmeye hazırdır… Kavgayı besleyen en önemli etken yoksulluk ve işsizlik hedef ülkelerde ÖZELLEŞTİRMELERLE sağlanmıştır… Parasızlıktan eve hapsedilmiş bireyler televizyon makinasının esiridirler… Ve istendiği gibi yönlendirilirler...

Para kazanma fikri bile tv stüdyolarına sıkıştırılır… Ümit, fabrikalarda, sanayide, tarlada, değil , tv yarışmalarında kazanılacak bir meblağdadır!

Her ilden her mahalleden birileri bir şekilde televizyon ekranına çıkar hale getirilir... Evlilik programı katılanı ya da izleyeni, Giyim kuşam programı yarışanı, yok böyle dansın şakşakçısı ya da yeteneksizsiniz’in figuranı ve onların aileleri, uzak akrabaları bir şekilde sanal dünyanın aktörleri olur ve toplumun içi bir nevi kanser hastalığına yakalanmış organlar gibi çürür...

Bu programların insanları aynı tip giyinir, aynı şarkıları söyler, aynı şakaları yapar haldedir…

Kendini ve milletini ‘Aşağılamak’!

Medya bir yandan eğlendirirken bir yandan kimlik sorgulaması , tarihle yüzleşme gibi AŞAĞILAMA tekniklerini devreye sokar. ‘Bu millet zaten barbar, aşağılık ve katildir!’ ‘Soykırımlar yapmış ve kana doymamıştır...’ ‘En büyük kahramanlar bile suça bulaşmıştır’…’Tarihiyle yüzleşip tövbe ederse günahlarından arınacaktır’…

‘Milliyetsiz’, ‘küresel dünyacı’ bir EĞİTİM bu adımları tamamlar.

Robot insanlar yaratılır... Sanki çiplerle kontrol edilmektedirler… Başka bir dünyanın varlıkları gibidirler.

Anlatılan her şeye anlamış gibi cevap verirler ama aslında televizyon makinasının kontrolü altında düşünmekte ya da düşünememektedirler!

Televizyon izlemedikleri zamanlarda bile izledikleri sirkten bahsederler… Yaratılan gündemi takip ederler... Onlar o gündemi izlerken ceplerindeki son kuruş da gitmekte ve suları dahil tüm tarım ürünleri zehirlenmekte, üstünde yaşadıkları topraklar el değiştirmektedir… Komşularıyla düşman olmakta, düşman olmaları gerekenlere aşırı ilgi ve sevgi duymaktadırlar!

O nedenle ilk yırtılacak perde Medyanın üzerimize örttüğü perdedir. Ve internet medyasına büyük ilgi halkın bu zehrin farkına vardığının da göstergesidir! Karanlık çağın yeni yılına çiçeklenen umutlarla giriyoruz ve bu umudun somut temelleri var… Tarih hiçbir zaman geriye gitmez hep ileri akar! Unutmayın, son kertede kaybedecek olan, tarihin en büyük krizini yaşayan, bu nedenle kuyruklarını can havliyle oraya buraya çarpan KÜRESEL DİNAZORLAR!

Banu AVAR, 26 Aralık 2011
banuavar@superonline.com
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Re: Küresel Dinazorlar ve Televizyon Makinası / Banu AVAR

İletigönderen YURDATÜRK » Pzt Ara 26, 2011 22:48

" İYİKİ VARSINIZ. "

NE MUTLU TÜRKLÜĞÜNÜ HAK EDEBİLENLERE !

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !

SELAM VE DUA İLE...

ALLAH'A A EMANET OLUN.

ALLAH KORSUN VE YÜCELTSİN ( MUZAFFER EYLESİN ) HEPİMİZİDE.

AMİN.
SAYGILARIMLA SEVGİLERİMLE.

Yurdakul ÇEKER
T.C VATANDAŞI ( İZMİR - TÜRKİYE - 1956 - ERKEK ) TÜRK OĞLU TÜRK.
YURDATÜRK
" İŞTE O TÜRK. "

HEERŞEY VATANIMIZ İÇİNDİR. MEVZUBAHİS VATANIMIZ OLUNCA BİZLERE !...

ZATEN GERİSİDE HEP TEFERRUAT OLUVERİR NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !
Kullanıcı küçük betizi
YURDATÜRK
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Prş May 06, 2010 7:09

Re: Küresel Dinazorlar ve Televizyon Makinası / Banu AVAR

İletigönderen KOLBAŞI » Sal Ara 27, 2011 12:19

"Tarih hiçbir zaman geriye gitmez hep ileri akar! Unutmayın, son kertede kaybedecek olan, tarihin en büyük krizini yaşayan, bu nedenle kuyruklarını can havliyle oraya buraya çarpan KÜRESEL DİNAZORLAR!" Banu Avar

Bu tespite katılmamak mümkün değil.
Ben başka bir açıdan bakmak istiyorum. Arkadaşlarımızın da dikkatine sunuyorum.
Bugün, görevimiz iki boyut arz ediyor.
Onların planlarını anlamayanlara anlatmak; bu birinci boyuttur.
Onların yıkmayı hedeflediği ulusal varlık ve bağımsızlığımızı, yok olmadan tahkim etmek; bu da ikinci boyuttur.


Sayın Banu Avar, Sayın Erdal Sarızeybek ve isimlerini sayamadığım aydınlarımız, bu birinci boyutu uyguluyorlar.
İkinci boyutun açıklanmasına ihtiyaç var:
"Ülke, varlığına yönelen kapsamlı bir saldırının baskı ve denetimi altına girmişse, ulusal varlık tehdit altındaysa; kendi ülkesinde, tutsak değil, özgür ve bağımsız yaşamak isteyenleri bekleyen tek seçenek, saldırının kaynağı olan emperyalizme karşı direnmektir. Direnişi başarıya ulaştırarak ulusal egemenliği kalıcı kılmak için tek seçenek ise, halkın birliğini sağlamak, kitleleri örgütlemektir.
...
"Emperyalizm, ulusal varlığa saldırırken ister istemez, kendisine karşıtlığın yani ulusal birliği sağlamanın ve direnmenin koşullarını da oluşturur. Bu oluşum, birlik istemini iyi niyetli bir dilek olmaktan çıkarır ve koşulların gerekli kıldığı nesnel bir zorunluluk, bir görev haline getirir."
...
"Kurtuluş Savaşı'nın başında, Amasya'da, "milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" biçiminde dile getirilen anlayış ve bu anlayışla sağlanan başarı; bu gerçeği kanıtlayan bir örnektir."
...
"Halkın bilinçlendirilip örgütlenmesi, ulusun kurtuluşunu amaç edinen YURTSEVER AYDINLAR tarafından gerçekleştirilir. ÖZVERİ, YÜKSEK BİLİNÇ VE KARARLILIK gerektiren ve (yukarıda sizden alıntıladığım) toplumsal gelişimi sağlayan ilerlemelerin ortak özelliği olan bu eylem, yani ÖNCÜLERİN ORTAYA ÇIKIŞI, kurtuluşa giden yolun ilk aşaması, bağımsızlık mücadelesinin başlangıç noktasıdır. Ulusal mücadele içinde yer alarak sorumluluk yüklenen öncüler, başlattıkları uyanış hareketiyle ulusal mücadeleye biçim veren YÜKSEK NİTELİKLİ İNSANLARDIR."

Halkın, yukarıda anlattığınız yöntem ve teknoloji ile saldıran emperyalizme karşı nasıl biraraya getirileceği konusu, bugün aslolan konudur ve bu konu üzerine öncü aydınlara ihtiyaç var. Onlar tarih sahnesine çıkacaklar. İlk satırdaki alıntıya bir ek olarak; "tarihin akışı, öncü aydınların da ortaya çıkışını hazırlar" sözünü ekleyelim. Farklı görüşlerin, çatıştırılıp birliğin bozulmasına engel olamk gerekiyor. Bunu engel görmeyen bir anlayışla çalışmak gerekli. TK

"Sonuca ulaşıp ülkeyi esenliğe çıkarmak için, toplumun tümünü içine alarak (siz ve Attila İlhan "ulusal emek cephesi" fikrini ortaya atmıştınız TK), güçlerin birleştirileceği genel bir seferberlik anlayışına gereksinim vardır. Bu anlayışla örgütlenilmeli, mücadeleye hazır somut bir güç yaratılmalıdır. Bu işe girişildiğinde, düşünce ayrımlarının giderek yumuşayacağı, mücadelenin ileri aşamalarında önemini yitireceği görülecektir. İnsanlar, güç ve çetin bir mücadeleyi birlikte yürütmenin dayanışmasıyla yakınlaşacaklar, ayrı görüşlerin aynı örgüt içinde biraraya gelmesini sağlayacaklardır."

Artık bu detayların konuşulma ihtiyacı var.
Soğuk kanlı düşünelim, soğuk kanlı davranalım. Ama geç olmadan...

Selamlar...
Tuna Kolbaşı

Kaynak: Ne yapmalı? Metin Aydoğan; Umay Yayınları 2007
"Vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet, vatana ihanettir!" Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
KOLBAŞI
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 41
Kayıt: Cum Eyl 18, 2009 22:49


Şu dizine dön: Banu AVAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x