Bugün bütün Avrupa, milyonlarca kişinin azgın bir hırs uğruna katledilişini anıyor. Avrupalı, yakasında barış günü simgesi, gelincik, mezarlıklara koşuyor.
Onları katledenler, 1 Eylülü Dünya Barış Günü ilan edenler, Nobel barış ödülleri verenler, malum en çok silah üretenler, ülkeleri işgal edenler, Afrika’yı yok edenler, Asya’ya göz dikenlerdir!
Onlar gizli bir örgütün üyeleridir. Afganistan’da ‘Birçok hükümet yetkilisine ödeme yaptık, yapıyoruz!’ açıklaması yenidir. Soros Gürcistan’da ‘Hükümetten bir çok ismi maaşa bağladım!’ diyebilmiştir.
Bu gizli örgüt, ilk paylaşım savaşı sonrası örgütlendi. Dev şirketlerin sahipleri, ve dünyanın en büyük kan emicileri çekirdek bir yapılanmada birleşti. Başkan, Avrupa’nın en zengini Lord Rothshields’di. En büyük patlayıcı yapan fabrikalar, tüm savaş oyuncakları bu ailenindi.
Hedefleri tarih boyu diğer istilacılarınki gibiydi: Dünyaya ‘Yeni bir düzen’ kurmak, bunun için ulus devletleri ‘bölüp parçalamak!’
1927'de Amerika’nın en zengin adamı Rockefeller de onlara katıldı.. Dünyayı bir ağ gibi saracaklardı.
Bilderberg davetlileri
Türkiye’den tüm partilerin mensuplarının ve ünlü ‘iş’ adamlarının katıldığı Bilderberg toplantıları, bu gizli örgütün Avrupa alt örgütüdür
Ümit Boyner hanım 2006 ve 2007 de Bilderberg’e katıldıktan sonra TUSİAD’a başkan oluvermiştir. Önceki başkanların çoğu Bilderberg’e davet edilmişlerdir. Ali Babacan birçok kez toplantılara katılmıştır. Eczacıbaşı, Sabancı, Koç ailesi bu toplantıların gediklisidir. 2008’de Kılıçdaroğlu’nun ekibinden ve Kemal Derviş’in has adamı Faik Öztrak’da Bilderberg’de yerini almıştır.. Fehmi Koru, Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Zeynep Göğüş, Sami Kohen ve 2010 da Ruşen Çakır Bilderberg’de bulunma şansı elde etmiş gazetecilerimizdendir. Bir zamanlar Kemal Derviş hükümeti milletvekili ve şimdi Abdullah Gül’ün AB danışmanı olan yani ‘sağdan sola’ geniş bir yelpazede hareket eden Zeynep Damla Gürel de 2010 Bilderberg davetlilerindendir. (arzu eden diğer katılımcıları Bilderberg sayfasından görebilir)
Bu toplantılara katılanlar, oturumları sorumlu oldukları devlet ve millete dahi açıklama hakkından yoksundurlar (!) Tek dünya devletçilerin özel örgütlenmesine davet edilmiş olmaktan gururludurlar. En üst düzey ‘memurlarla’ bu yolla tanışma imkanı bulurlar…
CFR yani Dış İlişkiler konseyi, Bilderberg ve Trileteral adlı bu gizli örgütlerin mottosu: ‘Herşey tek dünya devleti için!’dir.. Bunun tercümesi, ‘Herşey çok uluslu şirketlerin çıkarı için’dir.
Örgüt’ün onursal başkanı olan David Rockefeller hedefi şöyle açıklamıştır:
- ‘Dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte 1000’e çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir.. Gelecekte devletler, finans sektörü tarafından idare edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir..’
CIA operasyonları da gizli örgütün küresel memurlarınca yürütülmektedir.
Bazı yerlerde kanlı bazı yerlerde ‘kanser’ operasyonları yapılmaktadır.
‘Kemal Derviş’den Vamık Volkan’a!’
‘Memurlar’ birçok ülkede, Yugoslavya’da, Sovyetlerde görevlerini içerdeki işbirlikçilerle beraber başarıyla yürüttüler. Balkanları ve Asya’yı küçük parçalara böldüler.
Metodları genellikle değişmez.
Operasyon önce EKONOMİK alanda yürütülür. Ve devamlılık çok önemlidir. 70’lerde Türkiye’ye el atan memur, Kemal Derviş’ti. Ecevit’in davetiyle gelmişti. 2000 de de görevdeydi. Sözettiğimiz gizli örgütün üyesidir.
Tepeden inme Türkiye’de ekonomi bakanlığına getirilmiş, bir DARBE gerçekleştirmiştir. 15 günde Meclisden Türkiye aleyhine 15 yasa çıkarabilmiş ve AKP hükümetinin kurulup yeşermesi işlevini gerçekleştirmiştir.
Hedef ülkede, EKONOMİ, deveye yüklenince küresel memurların işi büyük ölçüde kolaylaşır.
İkinci adım PSİKOLOJİK ADIMDIR…
Ele geçirilmiş medya aracılığıyla psikolojik harp oyunları başlatılır. Prof. Vamık Volkan bu işin ‘memuru’dur. O da Kemal Derviş gibi bu coğrafyaya çok aşinadır.
Pentagon’un ‘psikolojik operasyonlar danışmanlığı yapmış olan Volkan, ‘Açılım ve barış’ havarisidir ama Türkiye’nin en kanlı olaylara sahne olduğu günlerde Başbakanlığa bağlı olarak oluşturulan ‘Politik Psikoloji Merkezi’ projesini de yürütmüş biridir..
O da Derviş gibi Türkiye’nin ‘açılımını’ gerçekleştirmek üzere 2. kez aktif göreve gelmiştir.
Son birkaç yıldır Güney doğu Anadolu hedefindedir. Ve kurduğu ekiplerle psikolojik operasyonu yönetmektedir.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı Gül’e götürdüğü ekibinde, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, Deniz Ülke Arıboğan ‘dan ‘birikimci’ Murat Belge’ye, Habur’dan gelen Seydi Fırat’dan Avrupa Türk İslam Konfederasyonu Onursal Başkanı Musa Serdar Çelebi’ye, Türk Ocakları mensubu olarak tanıtılan Cezmi Bayram’a, kadar çeşitlenen bir topluluk vardı.
Önce ekonomi sonra psikoloji
EKONOMİST DERVİŞ Türkiye’de 70 yıldır iyi kötü giden sanayileşme sürecini bir darbeyle bitirmiştir. Şimdiki aşamada PSİKOLOG VOLKAN Türk kimliğine darbe operasyonuna girişmiştir.
Basına verdiği demeçte PKK ile görüşmekle birlikte, Öcalan’dan şimdilik uzak durulacağını vurgulamıştır. Hedef ülkelerdeki süreci şöyle anlatmıştır: ‘Süreç politika dışı olmalı. Öcalan’ı dahil ettiğin zaman bu iş biter. Başbakan Erdoğan ve muhalefetten de uzak duracağız. Tamamen politikacılar dışında 20-30 kişilik bir grup olacak. Özellikle kadınlar olacak. Ne yapılması gerektiğini kimse söylemesin. Atılacak adımlar sürecin sonunda ortaya çıksın. Biz Estonya’da 30 kişiydik. 7 yıl sürdü görüşmeler. Medyadan gizli yaptık.” (Hürriyet 26 ağustos 2010)
Referandum adımı da ‘ergenekon’ düzeneği de, federasyon çalışmaları da bu ‘memurların’ denetimindedir.
Ve önümüze konan ‘referandum’ bir sonraki adımın mezesidir. ‘EVET’ diye haykıran bu Bilderberg CFR takımı yani TEK DÜNYACILAR, yani dünyaya el koymaya hazır 300 şirketin tepesindekiler, bir sonraki adımda FEDERASYON ANAYASASININ maddelerini çoktan belirlediler..
Atlantik ötesi gizli bir örgütün Türkiye’ye atadığı yerli ve yabancı ‘memurlar’, BAKIR DİYARINDA, GÜMÜŞ HANESİNDE, TUNÇ ELLERİNDE , suyun, petrolün ve altının ana yurdunda, Kürtlerin refahı için dolaşmıyorlar. Onlar Rize’den İskenderun’a çizilecek bir hattın doğusunda, kendilerine yüzlerce yıl yetecek zenginliğin fazlasıyla farkındalar.
Son darbeyi EVET ile indirmeyi, ve yepyeni bir anayasayla Türkiye’yi yasal yollardan eyalet sistemine geçirmeyi hesaplıyorlar. O zaman tek dünya devleti memuriyetlerinde bir sonraki aşamaya BAŞARIYLA geçmiş olacaklar!
Acaba!!!
Banu AVAR, 1 Eylül 2010
http://www.banuavar.com.tr/?pg=articles&id=61
Elmek: banuavar@superonline.com