Küresel ‘Memurlar’: Savaş ve Referandum / Banu AVAR

Banu AVAR haftalık yazıları ile yaşanan gelişmelere, gündeme ışık tutuyor.

Küresel ‘Memurlar’: Savaş ve Referandum / Banu AVAR

İletigönderen Türk-Kan » Sal Ağu 31, 2010 19:33

Küresel ‘Memurlar’: Savaş ve Referandum

Bugün bütün Avrupa, milyonlarca kişinin azgın bir hırs uğruna katledilişini anıyor. Avrupalı, yakasında barış günü simgesi, gelincik, mezarlıklara koşuyor.

Onları katledenler, 1 Eylülü Dünya Barış Günü ilan edenler, Nobel barış ödülleri verenler, malum en çok silah üretenler, ülkeleri işgal edenler, Afrika’yı yok edenler, Asya’ya göz dikenlerdir!

Onlar gizli bir örgütün üyeleridir. Afganistan’da ‘Birçok hükümet yetkilisine ödeme yaptık, yapıyoruz!’ açıklaması yenidir. Soros Gürcistan’da ‘Hükümetten bir çok ismi maaşa bağladım!’ diyebilmiştir.

Bu gizli örgüt, ilk paylaşım savaşı sonrası örgütlendi. Dev şirketlerin sahipleri, ve dünyanın en büyük kan emicileri çekirdek bir yapılanmada birleşti. Başkan, Avrupa’nın en zengini Lord Rothshields’di. En büyük patlayıcı yapan fabrikalar, tüm savaş oyuncakları bu ailenindi.

Hedefleri tarih boyu diğer istilacılarınki gibiydi: Dünyaya ‘Yeni bir düzen’ kurmak, bunun için ulus devletleri ‘bölüp parçalamak!’

1927'de Amerika’nın en zengin adamı Rockefeller de onlara katıldı.. Dünyayı bir ağ gibi saracaklardı.

Bilderberg davetlileri

Türkiye’den tüm partilerin mensuplarının ve ünlü ‘iş’ adamlarının katıldığı Bilderberg toplantıları, bu gizli örgütün Avrupa alt örgütüdür

Ümit Boyner hanım 2006 ve 2007 de Bilderberg’e katıldıktan sonra TUSİAD’a başkan oluvermiştir. Önceki başkanların çoğu Bilderberg’e davet edilmişlerdir. Ali Babacan birçok kez toplantılara katılmıştır. Eczacıbaşı, Sabancı, Koç ailesi bu toplantıların gediklisidir. 2008’de Kılıçdaroğlu’nun ekibinden ve Kemal Derviş’in has adamı Faik Öztrak’da Bilderberg’de yerini almıştır.. Fehmi Koru, Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Zeynep Göğüş, Sami Kohen ve 2010 da Ruşen Çakır Bilderberg’de bulunma şansı elde etmiş gazetecilerimizdendir. Bir zamanlar Kemal Derviş hükümeti milletvekili ve şimdi Abdullah Gül’ün AB danışmanı olan yani ‘sağdan sola’ geniş bir yelpazede hareket eden Zeynep Damla Gürel de 2010 Bilderberg davetlilerindendir. (arzu eden diğer katılımcıları Bilderberg sayfasından görebilir)

Bu toplantılara katılanlar, oturumları sorumlu oldukları devlet ve millete dahi açıklama hakkından yoksundurlar (!) Tek dünya devletçilerin özel örgütlenmesine davet edilmiş olmaktan gururludurlar. En üst düzey ‘memurlarla’ bu yolla tanışma imkanı bulurlar…

CFR yani Dış İlişkiler konseyi, Bilderberg ve Trileteral adlı bu gizli örgütlerin mottosu: ‘Herşey tek dünya devleti için!’dir.. Bunun tercümesi, ‘Herşey çok uluslu şirketlerin çıkarı için’dir.

Örgüt’ün onursal başkanı olan David Rockefeller hedefi şöyle açıklamıştır:

    ‘Dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte 1000’e çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir.. Gelecekte devletler, finans sektörü tarafından idare edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir..’
Barış ve Huzur adı altında büyük katliamlara imza atmışlardır. Dünyanın her köşesindeki katliamlarda parmakları vardır. Türk (?) basınında pek yer almıyor ama Yemen bugünlerde kanlar içindedir. Ve bir CIA operasyonuyla kırılıp dökülmektedir. Çünkü lanetli coğrafyanın en güney bölgesidir.

CIA operasyonları da gizli örgütün küresel memurlarınca yürütülmektedir.

Bazı yerlerde kanlı bazı yerlerde ‘kanser’ operasyonları yapılmaktadır.

‘Kemal Derviş’den Vamık Volkan’a!’

‘Memurlar’ birçok ülkede, Yugoslavya’da, Sovyetlerde görevlerini içerdeki işbirlikçilerle beraber başarıyla yürüttüler. Balkanları ve Asya’yı küçük parçalara böldüler.

Metodları genellikle değişmez.

Operasyon önce EKONOMİK alanda yürütülür. Ve devamlılık çok önemlidir. 70’lerde Türkiye’ye el atan memur, Kemal Derviş’ti. Ecevit’in davetiyle gelmişti. 2000 de de görevdeydi. Sözettiğimiz gizli örgütün üyesidir.

Tepeden inme Türkiye’de ekonomi bakanlığına getirilmiş, bir DARBE gerçekleştirmiştir. 15 günde Meclisden Türkiye aleyhine 15 yasa çıkarabilmiş ve AKP hükümetinin kurulup yeşermesi işlevini gerçekleştirmiştir.


Hedef ülkede, EKONOMİ, deveye yüklenince küresel memurların işi büyük ölçüde kolaylaşır.

İkinci adım PSİKOLOJİK ADIMDIR…

Ele geçirilmiş medya aracılığıyla psikolojik harp oyunları başlatılır. Prof. Vamık Volkan bu işin ‘memuru’dur. O da Kemal Derviş gibi bu coğrafyaya çok aşinadır.

Pentagon’un ‘psikolojik operasyonlar danışmanlığı yapmış olan Volkan, ‘Açılım ve barış’ havarisidir ama Türkiye’nin en kanlı olaylara sahne olduğu günlerde Başbakanlığa bağlı olarak oluşturulan ‘Politik Psikoloji Merkezi’ projesini de yürütmüş biridir..

O da Derviş gibi Türkiye’nin ‘açılımını’ gerçekleştirmek üzere 2. kez aktif göreve gelmiştir.

Son birkaç yıldır Güney doğu Anadolu hedefindedir. Ve kurduğu ekiplerle psikolojik operasyonu yönetmektedir.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Gül’e götürdüğü ekibinde, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, Deniz Ülke Arıboğan ‘dan ‘birikimci’ Murat Belge’ye, Habur’dan gelen Seydi Fırat’dan Avrupa Türk İslam Konfederasyonu Onursal Başkanı Musa Serdar Çelebi’ye, Türk Ocakları mensubu olarak tanıtılan Cezmi Bayram’a, kadar çeşitlenen bir topluluk vardı.

Önce ekonomi sonra psikoloji

EKONOMİST DERVİŞ Türkiye’de 70 yıldır iyi kötü giden sanayileşme sürecini bir darbeyle bitirmiştir. Şimdiki aşamada PSİKOLOG VOLKAN Türk kimliğine darbe operasyonuna girişmiştir.

Basına verdiği demeçte PKK ile görüşmekle birlikte, Öcalan’dan şimdilik uzak durulacağını vurgulamıştır. Hedef ülkelerdeki süreci şöyle anlatmıştır: ‘Süreç politika dışı olmalı. Öcalan’ı dahil ettiğin zaman bu iş biter. Başbakan Erdoğan ve muhalefetten de uzak duracağız. Tamamen politikacılar dışında 20-30 kişilik bir grup olacak. Özellikle kadınlar olacak. Ne yapılması gerektiğini kimse söylemesin. Atılacak adımlar sürecin sonunda ortaya çıksın. Biz Estonya’da 30 kişiydik. 7 yıl sürdü görüşmeler. Medyadan gizli yaptık.” (Hürriyet 26 ağustos 2010)

Referandum adımı da ‘ergenekon’ düzeneği de, federasyon çalışmaları da bu ‘memurların’ denetimindedir.

Ve önümüze konan ‘referandum’ bir sonraki adımın mezesidir. ‘EVET’ diye haykıran bu Bilderberg CFR takımı yani TEK DÜNYACILAR, yani dünyaya el koymaya hazır 300 şirketin tepesindekiler, bir sonraki adımda FEDERASYON ANAYASASININ maddelerini çoktan belirlediler..

Atlantik ötesi gizli bir örgütün Türkiye’ye atadığı yerli ve yabancı ‘memurlar’, BAKIR DİYARINDA, GÜMÜŞ HANESİNDE, TUNÇ ELLERİNDE , suyun, petrolün ve altının ana yurdunda, Kürtlerin refahı için dolaşmıyorlar. Onlar Rize’den İskenderun’a çizilecek bir hattın doğusunda, kendilerine yüzlerce yıl yetecek zenginliğin fazlasıyla farkındalar.

Son darbeyi EVET ile indirmeyi, ve yepyeni bir anayasayla Türkiye’yi yasal yollardan eyalet sistemine geçirmeyi hesaplıyorlar. O zaman tek dünya devleti memuriyetlerinde bir sonraki aşamaya BAŞARIYLA geçmiş olacaklar!

Acaba!!!


Banu AVAR, 1 Eylül 2010

http://www.banuavar.com.tr/?pg=articles&id=61

Elmek: banuavar@superonline.com



Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Küresel ‘Memurlar’: Savaş ve Referandum / Banu AVAR

İletigönderen Comte » Sal Ağu 31, 2010 21:00

Türkiye Cumhuriyeti icin hayati bir asamadayiz. Bunu sadece sözde Türk CFR memurlarinin davranislarindan anlamiyoruz. Özellikle son günlerde Avrupa ve ABD basininda Türkiye'ye yogun bir ilgi görüyoruz. Hangi gazeteyi acsak Türkiye ve referandum ile alakali haberler, röportajlar ve analizler görüyoruz. Her yazida hangi sonucun ciktigini yazmaya gerek duymuyorum ama kisa bir örnek vermek istiyorum:

Avusturya'nin "Der Standard" gazetesinin yarinki baskisinda Avrupa Parlementosu Sosyal Demokratlar baskan yardimcisi Hannes Swoboda ile bir röportaj bulunuyor:

Resim

Der Standard: Türkiye'deki parti meslektaslariniz (CHP) referanduma net hayir tavriyla Türkiye'yi tariyorlar. Siz bu durumdan hic mutlu degilsiniz. Neden?
Swoboda: Cünkü anayasa reformu tartismasiz mecburdur.[...]
Der Standard: CHP'nin ana argümani, iktidar partisinin bu anayasa degisikligi ile "sivil diktatörlük" kurmak istedigi.
Swoboda: Bu argümanin hicbir tutulabilirligi yokdur. Ordu'nun rolünü azaltarak Türkiye'deki demokrasiyi kuvvetlendirmek istemek, kesinlikle "sivil diktatörlük" kurmak isteme anlamina gelmez. Muhalefet hangi alternatifleri sunuyor? Sorulmasi gereken bu bence.
Der Standard: Yani Erdogan ve ekibi hala daha iyi Avrupali mi?
Swoboda: Daha iyi Avrupali, cünkü ülkeyi daha demokratik standarda yükseltmek, Avrupa'ya yaklastirmak istiyorlar. Daha cok az olsada, Ermeni ve Kürt insanlara da yaklasmaya ugrasiyorlar. Bence muhalefet bunlari bloklamak yerine desteklemeli. Erdogan ve ekibi icin AB üyeligi vazgecilmez bir ana hedef degil, daha cok Türkiye'deki problemleri cözmeye yardimci olacak bir arac. Ve ayrica önemli olan Türkiye'nin yeni dis politikasi ve Ortadogu'da daha güclü bir konuma gelmesi. Erdogan yönetiminde Türkiye, ilimli müslüman nasyonalist bir devlet olacaktir.


Avrupa ve ABD basininda (sanki daha önce ezberlemisler gibi) ayni sözlerden olusan yüzlerce röportaj bulunuyor.
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Comte
Dilmaç
Dilmaç
 
İletiler: 195
Kayıt: Prş Ara 10, 2009 17:21

Re: Küresel ‘Memurlar’: Savaş ve Referandum / Banu AVAR

İletigönderen Ram » Çrş Eyl 01, 2010 6:35

Vamik'in Estonya'da Ne İşi Vardı: : [...]

Bu senaryonun resmedilişi, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü takip eden seri diyaloglar sırasında ortaya çıktı. Katılımcılar, etkili etnik Estonyalılar’dan (parlamenterler, Estonya’nın o dönemki Başkanı, Arnold Rüütel’in de dahil olduğu) oluşuyordu. Estonya'daki Rus konuşmacıların lideri (Estonya nüfusunun 1/3’ü Rusça konuşanlardır ve etnik Estonyalılar tarafından eski düşman Sovyetler olarak görülürler.) Moskova’dan etkili Ruslar, Zihin ve İnsan Etkileşimleri Çalışmaları Merkezi’nden disiplinlerarası arabulucu takım ve Atlanta’daki Carter Merkezi. Amacımız, Estonya’ya barışçı ve adapte bir şekilde Rusya’dan ayrılması için yardım etmekti. Bu seri diyaloglar sırasında, Rusların direk ya da indirek olarak Sovyet İmparatorluğu’nun eski vatandaşları olan Estonyalılar tarafından hücuma uğramış hissettiklerinde, yüzyıllar önce Rusya’nın Tatar işgalinin akli temsiliyetini tekrar harekete geçirdiler. Rusların seçilmiş travmalarıyla zihinlerinin işgal edilişi, arabulucu takım, Rus seçilmiş travmasının tekrar harekete geçirilmesinin anlamını yorumlayıncaya ve bir zaman genişliği kışkırtmasına yardım edinceye kadar, Rusya – Estonyalı ilişkilerinde yeni problemleri tartışmak için bir bağışıklık yarattı. Bağışıklık, seçilmiş travmanın tekrar harekete geçirilişinin büyük grup kimliğinin hissedilir yaralarını yamalamasının hizmetinde olması gerçeğinden kaynaklanır. Bu kendi seçilmiş travmalarını tekrar harekete geçirenlerin esas zihinlerini işgal eden olur. Sonrasında ise mevcut sorunlarla ilgilenmekten kaçarlar.

[...]
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.vamikvolkan.com/Se%E7ilmi%FE-Travma,-Yetkinin-Politik-%DDdeolojisi-ve-%DEiddet.php



[...]

Örneğin; Estonya projemiz ile ilgili bir önemli çalışma yaptık. Farklı etnik gruplara bir anket uyguluyoruz. Karşıt etnik grupların, etnik kimliğini algılamalarını sergilemeye yönelik bir çalışma yapıyoruz. Etnik grup algısındaki değişimleri ölçerek, büyük grup ilişkilerindeki değişimleri niceliksel olarak göstermeyi hedefliyoruz.

[...]
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.vamikvolkan.com/%D6zler-Aykan,-08-Ekim-2000,-%DDstanbul.php
Abdullah Cumhur Diyor ki: : Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin, “Siz İstanbul’da sivil toplum örgütleriyle akademisyenlerle bir araya geldikten sonra; ‘Sayın Cumhurbaşkanının doğrudan kamuoyuna mesaj verme niyeti olacak’ şeklinde ifadeler var. Hem o ifadeler doğru mu, hem referandum sonrası yeniden bölgeye gitmeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna, “Şimdi onlar, Vamık Volkan, ciddi bir çalışma yapıyorlar. O çalışmalar hakkında bana biraz bilgi verdiler. Ama bunlar sessiz yapılacak çalışmalar. Bakalım, neticelensin bu işler” cevabını verdi.

Bir başka soru üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, “Sorunları çözme yerine sorunları kullanma çok oluyor Türkiye'de. Sorunları kullanmak, daha kolay oluyor herkes tarafından” dedi.

“BİRAZ BEKLEYELİM”

Cumhurbaşkanı Gül, genel af tartışmalarıyla ilgili bir soruyu da, “Şimdi ne denirse polemiğe girer. O bakımdan referandum süreci bitsin, ondan sonra konuşulur” diye cevapladı. Cumhurbaşkanı Gül, referandum sürecinde yükselen tansiyonun düşmesine yönelik bir çağrıda bulunup bulunmayacağına ilişkin bir soruyu cevaplarken de, “Yeteri kadar çok söyledim. Her gün aynı şeyi tekrarlayacak halim yok. Referandum bitsin bakalım. O zaman sakinleşir ortalık. O zaman Türkiye'nin büyük meselelerine daha soğukkanlı bakılır. Şimdi nasıl olursa olsun, ister istemez bir sandık söz konusu olunca her şey polemik konusu oluyor. Biraz bekleyelim bakalım” diye konuştu.
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.tccb.gov.tr/haberler/170/77083/referandumdan-sonra-turkiyenin-buyuk-meselelerine-daha-sogukkanli-bakilabilir.html
Vamik David Diyor ki: : Süreç politika dışı olmalı. Öcalan’ı dahil ettiğin zaman bu iş biter. Tamamen politikacılar dışında 20-30 kişilik bir grup olmalı. Kürt de katılsın Türk de. Özellikle kadınlar bulunmalı. Ne yapılması gerektiğini kimse söylemesin. Atılacak adımlar sürecin sonunda ortaya çıksın. Biz Estonya’da 30 kişiydik. 7 yıl sürdü görüşmeler. Medyadan gizli yaptık.”
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.aksam.com.tr/2010/02/22/haber/siyaset/4932/siyasetsiz_acilim.html
İlgili kaynağa gidildiğinde, en altta verilen ikinci bir salık ilişimi, -sözdeşi- "bağlantılı salık" oldukça anlamlı:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.aksam.com.tr/2010/02/22/haber/siyaset/4933/en_zoru__baristirmak_degil_bulusturmak.html
Buluşmadan Görüntüler: : 
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Banu AVAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x