Said-i Nursi'nin Hayatını Kimler Belgesel Yapıyor?
Odatv / 31 Mart 2010
Said-i Nursi’nin vefatından bugüne 50 yıl geçti. Nursi özellikle Yeni Asya grubu tarafından etkinliklerle anılıyor.
Bununla birlikte; Can Dündar’ın Said-i Nursi’nin hayatını belgesel yaptığı uzun zamandır biliniyor. Bilinmeyense; buna benzer projeleri olan diğer isimler. Risalehaber sitesinden İsmail Berk; Nursi’nin hayatını belgesel yapacakların isim isim listesini verdi.
İşte “Bediüzzaman sineması” başlıklı o yazı…
“Üstadın son 100 gününü SETÜD’teki seminerde araştırmacı İbrahim beyden dinleyince ve Risale Haber’den son 60 günü takip edince, güncel ve çok önemli mesajları fark ettim.
Aziz dostum Serdar Murat’ın bu konuda başlangıç sadedinde bir çalışması var. Son dönemin “Veda Fırtınası”nı yazmış. Dönemin gazetelerine ulaşmış. Mümkün olsa emniyet arşivlerinden belgeler alınabilse. Dönemin tanıkları açık açık konuşabilse.
Adnan Menderes-İnönü kavgasının ve medyanın son üç ayında Said Nursi var.
Türkiye’nin sarsıcı gündemi... Bakanlar Kurulu kararı ile Üstadı Ankara’ya sokmama dönemi. İçişleri Bakanı Namık Gedik’in adım adım Üstadı takibi ile ölüm döşeğinde Urfa’dan çıkarma çabaları.
CHP’nin şerrinden kaçan DP’nin Üstad’dan müsamaha beklercesine onunla mesafeli dururken ezilmiş bir halde çekingen tutumları vs...
Tarih araştırmacıları, belgeselciler, sinema sektörünün erbabı mutlaka bu işlere el atmalı. Nitekim Yeni Şafak’tan Ali Murat Güven, son bir yıldır Bediüzzaman Kısa Film Yarışması yapmak için çırpınıp duruyor. Nesil Yayın Grubu projeyle yakından ilgileniyor.
Yine Mustafa filmi ile başı derde giren Can Dündar’ın Üstadla ilgili filmi bekletiliyor. Bugünlerde Yeni Asya’daki röportajında, Dündar’ın ekibinden Cemalettin Canlı çalışmalarının devam ettiğini söylüyor.
Son aldığımız bilgilere göre Mehmet Ali Birand, Üstadın belgeseli için kolları sıvamış. Dost TV’nin de bir belgesel çalışması içinde olduğunu duyuyoruz. Endonezya’dan bir zatın, Üstadla ilgili bir senaryo yazdığını Said Özadalı’dan öğrendim. İhsan Kasım’la diyalog halindelermiş.
Yine bir ay önce Adana havaalanında karşılaştığım tasavvuf ehli bir yapımcı arkadaşın Üstadla ilgili bir belgesel çalışmasından özetle bahsetti.
Geçen hafta CNN Türk’te Taha Akyol’a konuşan Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık’ın da Bediüzzaman belgeseli çalıştığını öğreniyoruz.
Risale-i Nur Enstitüsü’nün kısa film yarışmasını da bu arada zikredeyim. Güzel bir başlangıç...
Merak Prodüksiyon'un üzerinde çalıştığı bir belgesel hazırlığını da söylemiş olalım.
Sinema tadında bir başka camianın çalışması da kulağımıza geldi. Bunlar çok güzel gelişmeler.
Yazılı medyanın ve yazarların Üstadın vefatının 50. yılı vesilesiyle zihin pencerelerini açmaları da çok güzel gelişmeler. Yeni müzakerelere, tartışmalara ve sükunetle okuyup, dinleyip eleştirilere ve eksik kısımlar ile yanlışlara akli delillerle izah getirmeye de hazır olalım. Gündem Üstada gelmişse, herkes bunun bir yerinde olacaktır ve boyutu Türkiye’yi aşan evrensel bir müzakeredir artık.
Bunlar yeterli mi? Elbette değil.
Müşahedem şu ki, yakın bir gelecekte Üstadı televizyon ekranlarında daha çok göreceğiz. İman ve hürriyet mücadelesini, masumiyetini, tefekkürünü, yalınlığını, sadeliğini ve ihlası ile ilim ve cesaretini çok konuşacağız.
Şöhretli birkaç gazetecinin bu minvalde bir arayışları söz konusu. Bediüzzaman’ın “iman sineması” mutlaka hayat bulmalı. Ertuğrul Özkök’ün dikkatini çekecek kadar... Risale-i Nur’a ilgi duyan ve Bediüzzaman’ı olduğu gibi anlatacak sanat çalışmalarına o kadar çok ihtiyaç var ki… İlgili Nur Talebeleri, bunu ajandalarının birinci maddesi yapmalılar diye düşünüyorum.
Muhterem Suat Alkan’ın kültür ve sanat çırpınışı bir işaret taşı gibi bu alanın tefekkür zeminine yatkın sermayesi için ipuçları veriyor. Kendisiyle geçen yıl aile şurasında beraber olduğum merhum Yücel Çakmaklı ile bu mevzuları konuşamadığıma hala hayıflanırım. Edebiyatçı dostlarımızın Risale-i Nur’un senaryolarını baştan başa yazmamalarına da. Temsillerin, birer metafor tadında farklı bir formatta sunulamamasına da.
Başta ulusal, sonrasında uluslararası düzeyde sanat kalitesi tatmin edici şiir, makale, karikatür, film yarışmalarının olmamasına da. Hala bir eğitim müfredatının uzaktan eğitimle her eve girmemesine de...
Bu hayıflanmalar, birer kamçı gibi sırtımızda patladıkça dirilişin emareleri olacaktır. Bunlar, benim kuşağımın engelli koşudaki hal-i pürmelalinin serencamıdır. Bu ahvalin dilekçesini yeni kuşağa bırakıyorum. Nesl-i cedide. Televizyon, sinema, tiyatro, gazetecilik, edebiyat, güzel sanatlar çalışan genç dimağların ajandalarına Bediüzzaman maddesi koyup, şimdiden odaklanacakları bir konuda çalışma yapmalarını diliyorum. Bir araya gelmelerini, teknolojinin ve bilişimin mevcut nimetlerinden ve olağanüstü fırsatlarından yararlanıp, hayatlarını, sanat kariyerlerini taçlandıracak Üstada ayırmalarını temenni ediyorum.
Bu konuda gençlerin yetişmesi için her yaşa hitap eden bir çalışmayı, medya eğitimini kıymetli arkadaşımız Sadık Yalsızuçanlar beyefendi başlattı. Takdire şayan bir hareket. Nur kervanları, büyüyerek nurun aşıklarına ulaşmaya yerkürenin her yerinde devam edecekler.
Son önerim;
Üstadın 365 güne düşen her takvim yaprağı için elinde çalışma olan veya yeni bilgileri elde etme merakında olan araştırmacılara çok iş düşüyor. Son yüzyılın tarihi izdüşümü olan her günün kronolojik tarihçesini olabildiğince ortaya koymanın zamanı. Uzun bir yolculuk elbette...
Bir yerinden başlanacaksa, ilgilisi için son üç ayı ciddi bir analiz, tahlil ve belgelerle tanıtım ve sinemaya, belgesele ve esere dönüştürmeye ne dersiniz? Bediüzzaman sinemasına gitmeye bilet aldınız mı?”