Turgut Özal, Birinci Körfez Savaşı’na Türkiye’yi katmak için elinden geleni yapıyor, Musul-Kerkük’ü hedef göstererek kamuoyunu hazırlamaya çalışıyordu. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Özal’ın baskıları karşısında yazılı emir istiyor, Başbakan Yıldırım Akbulut ise bu emri imzalamıyordu.Şayet Yıldırım Akbulut da Kerkük-Musul hevesine kapılsaydı, Türkiye bugün Güneydoğu’yu kaybetmiş olacaktı.
***
ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa bugünlerde yarım kalan işlerini tamamlamaya çabalıyor.
Son yıllarda Ermeni açılımının Kürt açılımı ile paralel sürdürülmesinin sebebi budur. İkinci Irak savaşının asıl hedefi, George W. Bush’un söylediği gibi Türkiye’yi cephe ülkesi haline getirmekti. Türkiye cephe ülkesi olunca, 60 binden fazla Amerikan askeri de Mersin’den Hakkâri’ye kadar uzanan topraklara yerleşecek, bu arada Trabzon ve Samsun limanları ile önemli hava üslerini de işgal edecekti. Böylece şer koalisyonu, Kafkasya, İran ve Orta Asya’ya Türkiye üzerinden girecekti.
Olmayınca Türkiye’yi çözmek için önce Irak Kürtleri’ni, sonra Türkiye Kürtlerini “Kürt açılımı” ile kullanmaya karar verdiler.
Ya Ermeni açılımı? Yeteri kadar mesafe almış olmalılar ki, araya Ermenistan’ı da katarak B planını uygulamaya başladılar.
Mahiye Morgül, “Bir zamanlar tanıştığım bir Ermeni, ‘Doğu’yu hele önce Kürtlere versinler, onlardan almamız kolay. Onun için biz şimdi PKK’yi destekliyoruz’ demişti” sözleri ile sürecin ne anlama geldiğini özetliyor:
“Açılımlarla birlikte, Yeni Anayasa süreci de başlatıldı. Cumhuriyet tasfiye ediliyor. Dönelim masada aldıkları şeye; ‘Osmanlı tapu kayıtlarını açmaya söz verdik, değil mi?’ diyecek Hillary Clinton..
‘Terk edin veya tazminat verin!’ diyecek..
Kürt köylüsü, toprakları elinden alınınca Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvuracaktır, mahkeme kimden yana karar verecek, cevabı bellidir.
Doğu Anadolu’yu insansız istiyorlar! Ne Ermeni, ne Kürt, ne Türk!”
***
İşte CHP Tunceli milletvekili Kamer Genç, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bütçe konuşmasını kastederek. “Söylediklerinden, ‘Kürtlere özerklik verilecek, Kürdistan kurulacak’ gibi bir anlam da çıkıyor” dedi.
Yine AKP’nin böyle bir dönemde Dersim konusunu gündeme getirerek, Cumhuriyet kurucularını katliam yapmakla suçlaması da manidardır. AKP iktidarı, Libya’dan sonra Suriye, İran ve Irak’ta, hatta Lübnan’da Amerika’nın taleplerini karşılamaya dönük bir politika uyguluyor.
Türkiye sıfır sorun diye yola çıkmışken komşuları ile neredeyse savaş durumuna geldi. Irak, seçimlerde Türkiye’nin desteklediği Haşimi’yi terörist ilan etti ve Türkiye’yi Haşimi’ye bağlı teröristleri eğitmekle suçladı. Fransa’nın Ermeni soykırımı yoktur diyene ceza verilmesini öngören yasayı çıkarmasından sonra İran Devlet Başkanı’nın Ermenistan’ı ziyaret etmesi de Türkiye’nin çevresinde dost ülke kalmadığını gösteriyor.
***
PKK ile müzakereler, özerklik pazarlığı da ABD koordinasyonunda sürdürülmüştür. Amerikalı koordinatörün, bugünkü MİT müsteşarına ve PKK sözcülerine hitap ederek “Abdullah Öcalan’ın talepleri TBMM’de görüşülecektir” dayatmasında bulunabilmesi, bütün hesapların, özerklikle başlayıp Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu Türkiye’den tamamen koparmak üzere yapıldığını gösteriyor. Onun için Fransa Meclisi’nin kararına karşı atılan nutukların, açıklanan yaptırımların, halkı oyalamaya dönük olduğunu söylüyorum.
Bu sebeple, Kürt kökenli vatandaşlarımız dahil herkes Ermeni açılımı ve Kürt açılımlarının paralelliğini ve Ermeni soykırımı,Dersim katliamı tuzaklarının ne için kurulduğunu görmeli, sağduyu ile hareket etmelidir.
Arslan BULUT - 25 Aralık 2011,
YENİÇAĞ
Dipçe: İsviçre Parlamentosu, dün, 1915'te Süryani, Ermeni, Keldani ve Pontus Rumlarına soykırım uygulandığı iddialarının tanınmasını isteyen başvuruları görüştü.(23 Aralık 2011 Hürriyet) Atatürk’ün sözde soykırım iddiaları üzerine tespit ve değerlendirmelerini sorularla açıklığa kavuşturalım. Biz soralım, Gazi Paşamız yanıtlasın.