
BOP eş başkanıydı. Yani Haçlının Ortadoğu’da 22 ülkeyi bölme projesinin eş başkanı. Bir de dinler arası diyaloğun eş başkanıydı.
Yugoslavya’da denediler önce. Komşuyu komşuya, karısını kocasına boğazlattılar. Etnik savaşın nasıl acımasız bir savaş olduğunu 21. Yüz yılın başında bütün dünya gördü, seyretti.
Küresel şeytan şimdi Ortadoğu’yu kan gölüne döndürmek istiyor. Yeni Şerif Hüseyinler bulup ittifak yaptılar. Dün Osmanlı askerlerini İngiliz ile birlik olup boğazlayan Şerif Hüseyinlerin yeni müritleri, Irak ve Libya’dan sonra Suriye ve İranlı Müslümanları boğazlamaya hazırlanıyor.
İşte bu hedef için ülkemizin başına oturtuldu eş başkan.
Ortadoğu Alevi-Sünni, Kürt-Türk-Arap, Şii-Sünni boğazlaşmasına götürülüyor.
Şehir devletçikler kurarak beldelerin asıl sahiplerini köleleştirmek, Kızılderililere, zencilere yaptıklarını el koydukları ülke halklarına uygulamak...
İşte bu korkunç projenin eş bakanıdır BOP eş başkanı.
O yüzden sürekli etnik kaşıma yapıyor. O yüzden her ağzını açtığında Kürt, Türk, Çerkez, Laz, Gürcü diye saymaya başlıyor. Ayrıştıracak, parçalayacak, düşman edecek ki, küresel elit in ağzına küçük lokmalar halinde servis yapabilsin.
İşte tam da bu yüzden Alevi-Sünni kışkırtması yapıyor avanesiyle beraber. Bu yüzden insanlara dinsel inançları üzerinde belden aşağı vuruyorlar. Vuruyorlar ki, yüreklere ayrılık düşsün. Herkes birbirini ötekileştirsin. Devlet olmanın harcı kırılsın. İnsanlar birbirine yabancılaşsın. O yüzden Dersim dediler. Yaralar kaşınmalı, öfkeler artmalı, düşmanlıklar artmalı, baltalar gömüldüğü yerden çıkarılmalı ki, ülke kolay bölünsün.
Adının önünde Profesör ünvanı olan zat (Gül’ün rektörü Laçiner) ne diyordu? Yahudi, Hrıstiyan cennete girecek ama Alevi giremeyecek diyordu değil mi?. Siz bu sözün cehaletten mi söylendiğini sanıyorsunuz? Hayır, bilerek, isteyerek mezhep boğazlaşmasına giden cehennemin taşları döşeniyor.
Kuvva-i İnzibatiye Ordusunun yeni elemanları; geçmişte Yunan askerini kutsayan ataları gibi, Hristiyan’ı ve Yahudi’yi cennete sokarken aslında Haçlı İttifak’ı meşrulaştırıyor. Alevi kardeşlerimizi -ki, öz be öz Türkmen’dir onlar- cehennemlik ilan ediyor. Aslında Yezit’in yaptığı gibi; Kerbela’ya davetiye çıkarıyor. Müslüman değildir diyerek de; gelecek için planlanan mezhep çatışmasında Alevileri öldürmeyi meşru kılıyor. Yeni Kerbelalar, yeni Sivaslar, yeni Maraşlar hazırlanıyor…
Türklerden nefret edenler, öz be öz Türk olan Alevi kardeşlerimiz üzerinden Türk kıyımı planlanıyor.
İspanya Başbakanı ile birlikte dinler arası diyalogun da eş başkanı olan BOP eş başkanı, dindar bir nesil yetiştirecekmiş.
Libya’da bavulla para verdikleri dindar dostlarını hatırlarsak, bunların dinden ne anladığını da iyi anlarız.
Kaddafi olduğu söylenen bir kişi linç edilerek öldürüldü. Sonra üzerindeki eşyalarını soydular. Arkasından sopayla taciz ettiler. Bu çapulculara Müslüman diyenler olsa olsa Şerif Hüseyin’in varisleridir. Onlar da Osmanlı askerleri yaralı, inlerken ağızlarından altın dişlerini sökmüştü.
Anlaşılan anladıkları dindar nesil;
“Beyaz Saray’ı kıble yapıp, ABD bayrağı önünde secde eden Amerikan Müslümanlığı…”dır.
Sorgulayıcı aklı bitirip; cahil, gözünü kırpmadan adam boğazlayan, bunu da Allah için yaptığını sanan bir güruh yetişiyor. Vicdanları yok! Merhametleri yok! Eğer dindar kuşaktan kastı buysa, "Dinler Arası Diyalog Eş Başkanı" görevini sadakatle yürütüyor demektir.
Dindar-dinsiz.
Laik-antilaik.
Milliyetçi-küreselci.
Kamplaşması boşuna yapılmadı. Domuz bağıyla insanları öldürenler boşuna bırakılmadı.
10 yıldır uyguladıkları politikalar sonucunda; etnik, mezhep boğazlaşması çıkarabilirlerse, ektikleri düşmanlıkların sonuçlarını alabilmek için acımasız katiller de hazır bulunmalı değil mi?
Vatanımız saldırı altındadır. Dinimiz saldırı altındadır. Kardeşliğimiz saldırı altındadır. Türk Milleti vahşi bir saldırı altındadır.
Suriye Müslüman bir ülke… Orada kardeşlerimiz var. Irak’a nükleer silah yalanı ile giren yamyamlar, Suriye’ye Esad kendi vatandaşlarını öldürüyor yalanı ile girmek istiyor.
BOP eş başkanı Ortadoğu’da yıllarca sürecek kan ve gözyaşından bir geleceği inşa etmek için hazır olda bekliyor. İran, Suriye, Türkiye kapışmasından “Büyük İsrail Devleti” doğar. Lozan Anlaşması ile elde ettiğimiz bütün kazanımları kaybederiz.
Hitler’e Yahudi düşmanlığı üzerinden ilk İsrail Devleti’ni kurduranlar, Erdoğan'a “van minüt” üzerinden ikinci İsrail Devletini kurdurmaya hazırlanıyor.
Amerikan mandacıları 100 yıl önce başaramadıklarını şimdi başarabileceğini sanıyor.
AKP ülkeyi uçurumun kenarına sürükledi. Ülkeye yapılan ihanetleri nedeniyle ölesiye korkuyorlar. Ülkeyi savaşa sokarak sadece 22 ülkenin bölünmesindeki taşeronluk görevlerini yapmakla kalmayacak, aynı zamanda kendi arkalarını da kurtarmış olacaklar. Öyle sanıyorlar(!)..
Satıldık ey Türk Halkı. Kuşatıldık kalkın!!.
Tutuklu gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun derlediği “Sızıntı/Wikileaks’te Ünlü Türkler” adlı kitap gündeme bomba gibi düştü.
Türk(!) polisinin Ergenekon davası ile ilgili olarak 21 Kasım 2008’de ve 29 Mayıs 2009’da Amerikan Büyükelçiliği’nde, Siyasi İşler Müsteşarı ve Hukuk ataşesine brifingler verdiğini belgeleriyle ortaya koymuşlar.
Türk(!) polisi sanılan bir takım insanlar CİA’ya bilgi veriyor. Yardım istiyor. Ulusalcı, milliyetçi Türk vatandaşını CİA’ya şikayet ediyor.
Büyükanıt Paşa’nın kızının cinsel hayatı ile ilgili bilgi verdiklerini yazıyor. Bu korkunç bir durumdur. Polisin yaptığı karşı casusluktur. Ülkenin Genelkurmay Başkanı hakkında bir başka ülke istihbaratına “şantaj amaçlı kullanıma açık” bilgi vermek, CİA adına karşı casusluk yapmak değil de nedir?
Vatana İhanet yasası işte bu günler için gerekliydi.
Aynı kitaptan Bülent Arınç’ın da ABD Konsolosluğuna bilgi verdiğini öğreniyoruz.
Anlaşılan o ki, 1919’ların mandacı ekibinin çocukları aile geleneklerini devam ettiriyor.
Polis sandığımız bir takım insanlar yaşadıkları ülkenin askerini, gazetecisini, yazarını, bilim adamını CİA’ya, başka bir ülkenin istihbaratına şikayet edip, ikinci Guantanamo’yu kurabilmek için yardım istiyor.
Hiç kimse bu BOKUN üzerinde kötürüm bir hasta gibi oturamaz. Bu ülke artık bu onursuzluğu, bu kuşatılmışlığı taşıyamaz.
Savaştayız!!. Sinsice sürdürülen bir savaştır bu.
Kalkın, sırtımızda ki bıçağı çıkarmanın vaktidir!!.
Kalkın!!. Kuşatmayı yarmanın vaktidir!!!.
Zahide UÇAR, 7 Şubat 2012
zahide@zahideucar.com