Başkan Doğu Perinçek, Silivri’den değerlendirdi: [24 Ekim 2009]
UYGULANAN PLAN:
PKK’YI TASFİYE EDİLEMEZ HALE GETİRMEK!


ABD güdümlü Tayyip Erdoğan Abdullah Gül sayesinde, PKK bugün bir hafta öncesine göre on kat daha güçlüdür. MGK, “Terörle mücadeleyi sürdüreceğiz” laflarıyla milleti aldatabilir mi? Kahramanları intihar eden, gazileri madalyalarını iade eden bir ordunun komutanlarının, Fenerbahçe Orduevi’ne bavulları taşımak dışında hangi planları vardır? ABD’nin güdümüne girenlerin ihaneti ile ABD’den korkanların gafleti buluşma halindedir.

KÜRDİSTAN BAYRAĞIYLA GELEN BARIŞ VE BİRLİK
Sabah gazetesinin orta sayfasına bakıyoruz, göze en çarpan yerde, yaşlı, sevimli, temiz yüzlü bir Anadolu kadını, elinde Kürdistan bayrağı ve çiçek, gülerek bakıyor.
Hürriyet gazetesi, Kürdistan bayraklarını, “Umut verici ve sevindirici” manşetiyle karşılıyor (21 Ekim 2009).
Sedat Ergin, “PKK silahlara veda ederken” başlığıyla görevli gazete yazarlığını bir kez daha tanımlıyor (Hürriyet, 21 Ekim 2009).
Vergi borcunun, vatan bölücülüğüne övgüler düzülerek ödendiğine, dünya maliye tarihinde ilk kez rastlanıyor.
Uzatmayalım, holding ve tarikat medyası, PKK kamplarından ellerinde Kürdistan bayraklarıyla ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın talimatıyla gelen yurttaşlarımızın, Türkiye’ye barış, huzur ve birlik getirdiğini anlatmak için yarış halinde.

SORULAR SORULAR SORULAR
Elbette milletin büyük çoğunluğunun özlemi; barış, huzur ve birliktir.
Ama Türkiye’de aklı başında olan herkesin cevap vermesi gereken sorular şunlardır:
— Kırmızı, beyaz, yeşil şeritli ve ortasında sarı güneş olan Kürdistan bayrağıyla birlik ve bütünlük gelir mi?
—PKK liderinin talimat ve disiplinini uygulayarak, ülkemiz huzur ve barışa ulaşabilir mi?
— ABD’nin Kürt açılımı Türkiye’yi nereye açmaktadır?
ABD’nin Kürt Açılımı sayesinde bir hafta içinde olanları şöyle özetleyebiliriz:

BİR HAFTA ÖNCESİNE GÖRE DAHA BÖLÜNMÜŞ DURUMDAYIZ
Bir: Derin kaygılarla belirtelim: Türkiye, bir hafta öncesine göre, bugün barış ve birliğe daha uzaktır; hatta ne yazık ki kanlı bir sürecin içine itilmektedir.
En önemlisi, halkımız bir hafta öncesine göre, daha çok bölünmüştür. ABD’nin Kürt Açılımı, sevinçleri bölmekte, tasaları bölmekte, özlemleri bölmekte, birlikte yaşama duygularını bölmekte, özetle milleti bölmektedir.

PKK’Yİ HÜKÜMET YAPIYORLAR
İki: Bugün, bir hafta öncesine göre, PKK’nin eline silah verebileceği insan sayısı artmıştır.
PKK’nin ihtiyacı, silah değil, insandır. Son bir hafta içinde PKK büyük güç toplamıştır; son haftanın manzaraları, PKK’nin silahla başarı kazanacağına inanmayan milyonlarca insanın düşüncesini değiştirmiştir. Bu nedenle, bugün en büyük aldatmaca, “PKK’nin silahlara veda ettiği” yalanıdır. Daha büyük yalan ise, ABD’nin PKK’yı tasfiye edeceğidir. Tasfiye edilecekse, niçin büyütülüyor.
Hainlere sözümüz yok. Ama akılsızlar şunu ne zaman anlayacak: PKK tasfiye edilemeyecek hale getiriliyor. Dahası PKK, Güneydoğu’da belediyeler ve çeşitli kurumlar aracılığıyla yerel hükümet konumuna yerleştiriliyor. Türk devletinin bölgedeki kurumları ise, ABD güdümlü Tayyip-Gül planı çerçevesinde konsolosluklara dönüştürülüyor.
Önümüzdeki süreç içinde göreceğiz, PKK’ye silahı daha etkili kullanabileceği olanaklar sağlanmaktadır.
PKK’nin silahlı mücadele yoluyla Kürdistan’ı kurup birleştireceğine inanan kitle büyümüştür.

TÜRK MİLLETİNİN BİRLİK VE BÜTÜNLÜK UMUDU ZAYIFLATILIYOR
Üç: Türkiye’de bölücülüğe karşı vatanın bütünlüğünü ve milletin birliğini savunmada kararlı olan büyük çoğunluk içinde tereddütler büyütülmüş ve geleceğe olan umut ve güven zayıflatılmıştır.
Dört: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kararlılığına darbe indirilmiştir. Kahramanları intihara itilen, fedaileri hapislere tıkılan, gazileri madalyalarını iade eden, sorumlu konumdaki komutanlar Fenerbahçe Orduevi’ne yerleşecekleri günleri planlayan bir Ordu’nun savaş yeteneği zayıftır.
ABD emperyalizmi, asimetrik psikolojik harekâtta Türk Ordusu’na en ağır zayiatı son beş-altı gün içinde vermiştir. Bütün holding ve tarikat basını, bir yandan PKK, Öcalan ve Kürdistan propagandası yaparken, öte yandan Türk Ordusu’nu yıpratan psikolojik harekâtı da derinleştirmektedir.
Bu psikolojik harekât karşısında, “seyredemeyiz” açıklamaları yapan komutanların bu tür sözlerine inananların sayısı hızla azalmaktadır. Bu çok tehlikelidir. Bu sorumsuzluk devam ederse ABD’nin Türk Ordusu’na karşı yürüttüğü psikolojik harekât hedefine ulaşır. Bugün devam eden çamur savaşını kaybedersek, TSK, geleceğin silahlı savaşlarına bilincinde yaralar açılmış olarak girer.

ABD BİR TEK TÜRKİYE’DE MEVZİ KAZANIYOR
Beş: Türkiye’yi bölen ABD ve AB, derin ekonomik krizler içinde, kendi ülkelerinde ve bütün dünyada baş aşağı giderken, bir tek Türkiye’de mevzi kazanmaktadır.

MGK MİLLETİ ALDATMAK İÇİN Mİ KURULDU?
İşte bütün bu koşullarda, toplanan Milli Güvenlik Kurulu, “PKK ile mücadele sürecek” diye bir karar alıyor.
MGK, milleti aldatmak için mi kurulmuştur? Ya da MGK, artık ABD’nin Türkiye’ye karşı yürüttüğü psikolojik harekâtın bir organına mı dönüştü?
“Bölücü teröre karşı mücadele”, iktidar mevzilerinden hançerleniyor! PKK, BOP Eşbaşkanlığı’nın koalisyon ortağı haline gelmiştir. Ve MGK, milletle alay ederek, “Bölücü teröre karşı mücadelesi sürdüreceğiz” ilanlarında bulunuyor.
Oysa PKK’nin Güneydoğu’daki iktidar ortakları, MGK’nin içinde ve başındadır. PKK yakında MGK içinde doğrudan temsil edilirse, “bölücü teröre karşı mücadele” daha iyi “sürdürülecektir.”! Türkiye oraya sürüklenmektedir.
ABD’nin emriyle “Ulusalcılık” terör kapsamına alınmıştır ve güvenlik güçleri, Ergenekon operasyonuyla milli güçlere karşı savaşmaktadır.

TÜRKİYE BARIŞÇI YOLDAN BÖLÜNÜR MÜ?
Türkiye, 20. Yüzyılın başlarında az daha bölünüyordu; bir devrimle birleşti.
Devrimin birleştirdiği Türkiye, Atlantik sistemi içinde, bir karşıdevrimle bölünmeye sürükleniyor.
Türkiye barışçı yoldan bölünür mü?
Şu anda BOP Eşbaşkanlığı, Türkiye’yi bölme sürecini barışçı yoldan yürütüyor.
Bu süreç, Türkiye’nin barışçı yoldan bölünemeyeceğini yaşayacağımız yere doğru gitmektedir.
ABD, Haçlı İrtica ve PKK koalisyonu, o şiddet gündemine giden süreçte yeni mevziler kazanıyor ve hazırlıklarını yoğunlaştırıyor.

KUTLANACAK CUMHURİYET KALMADI
Peki Türkiye?
Artık Türkiye’nin kutlanacak bir cumhuriyeti kalmamıştır.
Türkiye’nin şu an ne Cumhurbaşkanı, ne hükümeti vardır. Eşbaşkanlık, hükümet değildir.
Türk Ordusu, iç hat durumuna düşmüştür ve bu durumunu saptadığını gösteren bir uygulamaya tanık olunmuyor. Tersine komuta kademesi, Kürt ve Ermeni açılımlarını destekleyen açıklamalara ortak oluyor ve görüntüler veriyor.
Türk yargısının içinde çadırlar kurulmaktadır. Çadır mahkemeleri, BOP Eşbaşkanlığı’na bağlıdır.

1988’DEN BERİ ANLATIYORUZ
1988’ de “Pentagon’un Kürt Senaryosu”nu açıkladığımız günden beri, 21 yıldır milli devletin çözülme içine itildiğini anlatıyoruz; çözümler gösteriyoruz. Hele Türkiye’nin 1999 yılında DSP-MHP-ANAP iktidarı tarafından AB kapısına bağlanması, bu karanlık gidişe hız verdi. ABD, Türkiye’nin tepesine 2002 sonunda AKP iktidarının oturtulması, ancak AB kapısına bağlanmış bir Türkiye’de yaşanacak bir olaydır.
Türk Ordusu’nun komutanları, 2002’den beri AB’ye bağlılık yeminleri ederek ve çağdaşlaşmayı Batı emperyalizmine bağlılıkla özdeşleştirerek, bu bölünme sürecinin sorumluları arasına katılmışlardır.

DEVRİM ALAMETLERİ
Ama çok önemli iki olgu var:
Biri, Türk milletinin birikimi ve gücüdür.
İkincisi, ABD’nin her yerde kaybettiği gerçeğidir.
Her yerde kaybeden ABD, Türkiye’de de kaybedecek.
Türkiye bölünme tehdidine devrimle cevap verecektir. Türkiye bugün sürüklendiği yerden devrimle çıkacaktır.
Biz İşçi Partisi olarak, milletimize çözüm gösteren bir programa, bir önderlik birikimine ve kırk yıllık tecrübelerde sınanmış kadrolara sahibiz ve kendimize güveniyoruz.
Milletimize güvendiğimiz için partimize güveniyoruz.
Partimize güvendiğimiz için milletimize iki kat güveniyoruz.

http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.as ... haber=2075