KUTSAL ÖKÜZ
Memet askere gider ve ‘Ali Okulu’nda Türkçe öğrenir.
O kadarcık Türkçe’yi köyde herkes bilmektedir.
Ancak o askerlik sonrası gurbete, büyük olasılıkla da İstanbul’a gider.
Döndüğünde köyde en iyi Türkçe konușan biri olur.
Bir gün köy odasında Memet’i köylü sorguya çekmektedir;
- Yek’e ne diyorlar?
- Bir
- Dü’ye
- İki
- Nan’a
- Ekmek
- Av’a
- Su
- Ga’ya
- Öküz
- Golık’ın Türkçesi ne peki?
Memet buzağı ya da dana anlamına gelen golık’ın Türkçe karșılığını ya duymamıș ya da unutmuștur.
Bir süre düșündükten sonra
- Valla birșey demiyorlar, bekliyorlar golık büyüyünce o zaman öküz diyorlar/
KCK davasında sanıkların ‘anadilde savunma hakları’ndan sözedildiğinde bu öyküyü anımsadım.
Yargıca ya da savcıya Kürtçe bir karșılık bulunabilir.
Hak ve hukukun da kaba bir tanımı yapılabilir.
Ne ki, ‘özerklik’ gibi bir kavramı Kürtçe’ye çevirmenin olanağı yoktur.
Türkçe bile bu konuda yeterli ‘olgunluk’ așmasında değildir.
Hukuk felsefesinde öyle deyim ve kavramlar var ki ne arı Türkçe ne de eski Türkçe ile tam karșılığını bulmanın olanağı yok.
O deyim ya da kavramın çıktığı dile bașvuruluyor; diğer gelișmiș dillere çevirisi ile karșılaștırılıyor falan.
Hegel’in Fransızca’ya çevirisi denilince neden Jacques Derrida akla geliyor?
Felfese mi sadece?
Neden bugüne değin Türkçe doğru-dürüst bir ‘Das Kapital’ çevirisi yoktur?
‘Ekonomi politiği’ Türkçe dile getirecek bir babayiğit çıkmıș mıdır?
‘Sayın Apo’ o kadar yazdı-çizdi; iddia ediyorum tüm kavramlaștırma çabaları ‘Türkçe’dir.
Tasarladıklarının onda birini bile Kürtçe düșünerek dile getiremez.
‘Anadil kutsaldır’ diye yırtınanlar, analarının dili ile ‘dana’ bile diyemezler.
Golık’ın öküz olmasını bekleyecekler.
KCK ya da PKK’lıların ‘kutsallık’ yükledikleri Kürtçe ile ‘hukuk savunması’ yapabilmeleri için yüzyıl bile az gelir.
Bu olanağın tanınmıș olduğunu varsaysak bile Kürtçe ‘savunma’ yapamayacaklardır.
Yargıcın ‘özerklik’ kavramından ne anlıyorsunuz diye sorduğunu düșünelim:
- Valla büyüğüne ‘bağımsızlık’ diyorlar, diyeceklerdir.
Ve onu da Türkçe söyleyeceklerdir. Belki Arapça ya da Farça’sı ile..
Bu üç ‘ana’ dilin ötesindeki Kürtçe, öküz ya da dana değil, ABD ve AB ‘sperm bankaları’ndan getirtilen dondurulmuș ‘sığır sperm’i gibidir.
Büyüyünce ‘Kutsal bir öküz’ olup olmayacağını bilemem.
KCK ya da PKK savunmanları ise ineği kutsal sayan toplum üyeleri gibiler.
‘Hukuk felsefesi’ okumadan mı diploma aldılar acaba?
Yoksa büyüyünce ‘savunman’ mı olacaklar ne?
Habip Hamza Erdem