Uzun adama ne zaman yüklenseniz patlak bir gündemin içinde buluyorsunuz kendinizi. Katliamlara, tecavüzlere, soygunlara alıştınız da sahte diplomasına mı takıldınız !
Deveye sormuşlar boynun niye eğri, o da demiş ki Ergenekon mu doğruydu Kabataş mı !
Niyet ettim Büyük Ortadoğu Terörist Projesi için ve bilhassa tecavüz fetvası için laiklik yaygarası yapmaya !
Merkez sağ varyasyonların klişe yatırımlarının başında geliyor din barkotlu söylemler.
İslamcılık oynayanlar laiklik için put diyor. Laiklik putsa demokrasi daha puttur.
Bana bir tane akpli gösterin ki oy oranı dışında kendisiyle gurur duyduğu bir ilkesi olsun, ben hiç rastlamadım.
İslam zirvesi gibi bir şeyler denediniz geçenlerde, sahi neydi o? Savarona ile boğaz havası almak hoştur ama akşam yemeği dışında sizi bir arada tutan başka bir fikir yoktu galiba.
Sanayi yada tarım üzerine konuşamayacak kadar tüketicisiniz. Kendi kaynaklarını yönetemeyecek kadar aciz olmak sadece ev sahibi ülkenin değil çoğu misafir ülkenin de ortak kaderi.
Üstelik ne sanatınız var ne kültürünüz ! Bolca paranız var ki görgüsüzlük abidesi gibi bulutlara taşıyorsunuz cehaletinizi inşaat ve anket şirketlerinizle.
Osmanlı padişahlarının isimleriyle köprü yapmak da bu bağnazlığın başucu eseri olmalı.
Madem ki ihale usulü köprüyü padişah yapacaksın bari beton kalıpları şeyhülislam diye adlandır. Aydınlatma ışıklarına da veziri azam dersin. Gişe memurlarını da yeniçeri yaparsan aslan gibi hilafeti kurmuş olursun.
İsrail’in en sıkı dostu olan akp hanedanlığının 4parmaklı rabiacıkları da perişan oldu.
Sisi Türkiye’ye birlik pasları atarken asosyal demokrat Mursi 3 yıldır hapiste çürüyor, darısı Abd’nin savaş gündemine göre fetva süsleyen Kardavi’nin başına.
Fetva deyince de Adnan Oktar’dan sonra tüm zamanların en tatlişko hocası Cübbeli takılıyor aklıma. Ekranlardaki şöhretini kefen vs ticari denklemlere dönüştürerek belki de son on yılın en başarılı girişimcisi oldu. İş ve kapital dergilerinde boy göstersin de yüzlerce muadil demokrasi hocası da yolundan gitsin. Ümmet buysa uzun reis bunlara çok bile !
Cumhuriyet tarihinin en sapkın yıllarını yaşarken güçlünün emir kulu olan tüm alimlere her gün kibrit kutusu kadar haysiyet tavsiye ediyorum.
Kimseye minnet etmeyen ve bunun bedeli olarak faili meçhule kurban giden samimi iki müslümandan bahsedeceğim.
İlk olarak, kutuplaştırmanın en yoğun olduğu doksanlı yıllarda refah partisinin sivil kanadı milli gençlik vakfının genel başkanı Adnan Demirtürk, tüm yurtta milli mücadelenin önemini ve Mustafa Kemal’in manasına bağlı olduklarını anlatıyor Samsun’da ve bu konuşmadan iki saat sonra bir trafik kazasında vefat ediyor.
Diğer bir örnek ise 2006 yılında İstanbul’a ilk ayak bastığım sabah namazı vaktinde İsmail Ağa camisinde bıçaklanarak katledilen Bayram Ali Öztürk…
Namaza gelenleri okumadıkları ve sorgulamadıkları için fırçalayan, hutbelerinde Nato’dan, Avrupa Birliği raporlarındaki zehirlerden bahseden, ana dili gibi Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca bilen Bayram Ali Hoca geride 20bin ciltlik kütüphane bıraktı.
Bugün öldürülmek için zulme kafa tutan büyük bir alim olmak da gerekmiyor.
İş kazasında ölmezseniz depremde ölüyorsunuz, sağlık reformunu yutarak ölmezseniz kuytuda gasp edilerek ölüyorsunuz.
Anadolu’nun dağlarında asker olarak ölmezseniz, şehrin kalbinde bombalı saldırıda ölüyorsunuz.
Gün gelecek ölmediğimiz her gün için yeni bir vergi alacaklar !
Bazıları nereye gitse orada güneş doğuyor gibi görünebilir ama güneş nerede doğuyorsa orada konumlanıyorlar.
Yani dünyadan daha hızlı dönüyorlar.
Sesimizi kısa kısa, gözümüze soka soka yurdumuzu cehenneme çevirenleri karanlıkta bırakmalıysak
Güneşin doğuşunu bekleyemeyiz !