16’cı yüzyılda kıta Avrupası ülkelerinden Hollanda’da Lale soğanı çılgınlığı yaşanmıştı.
Bir lale soğanı 5 dekar arazi ile veya yüz bin Florin gibi akıldışı fiyat veya takaslamalar ile el değiştiriyordu. Halk bulduğu fiyattan alım yapıyor ve daha üst fiyatlardan aldığını elden çıkartabiliyordu. Her seferinde fiyatlar daha da artıyordu.
Sonuçta iyice artan fiyatlardan lale tüccarları alıcı bulamaz hale geldiler.
Lale piyasası çöktü. Bu spekülatif balon patladıktan sonra fiyatlar bir anda söndü.
Çılgınlık bitti. Çöküş sonrasında elinde laleyle kalan bireylere hiçbir mahkeme sözleşme tutarının ödenmesi ile ilgili karar vermedi. Yargıçlar borcun kumar yoluyla oluştuğuna kanaat getirip ödenemeyeceğine hükmettiler.
Bu olmuş olaylar size de bir çağrışım yapıyor mu. Mesela şu an ülkemizde oluşan konut balonu gibi. Konut fiyatları iki senede üç, dört hatta beş katına çıktı. Sıfır konutlardaki bu artıştan ikinci el konutlar da nasibini aldı. En genci yirmi en yaşlısı elli altmış yıllık evlerin üzerine nur yağdı. Tek bir farkla, evler çok eski olduğundan inşaatçılar evlerin içini yıkıp yeniden yaptılar yani içini sıfırladılar. Kimileri de makyaj yapmakla yetindi. Böylece 300-400 bin lira edecek evlerin fiyatları 900 ile 1200 lira arasına yükseldi. Sıfır ev fiyatları ise 1500 lira gibi fiyatlardan başlar oldu.
Asgari ücretin görünürde 4250 lira olduğu ve Hiper enflasyonu yaşayan ülkede konut fiyatları da bu çılgın yükselişe ayak uydurdu. Süreç içerisinde aç gözlü mülk sahiplerince ülkede bir barınma sorunu oluşturuldu. 500-600 lira kira ödeyenlerin kiraları 2-3 katladı. 1500 lira kira çok ucuz zannedilir oldu. Orta karar bir semtte ise orta karar bir evin kira fiyatları 3000 liradan başlayıp 15-20 binlere kadar tırmandı. Buna site aidatı ısınma bedeli gibi ek ödemeleri de ilave ederseniz durumun vahameti iyice ortaya çıkar.
Bu gidiş nereye kadar böyle gider?
Bunu kimse söyleyemez ama risk iştahı yüksek olduğu sürece gidebilir.
Göründüğü kadarı ile sona doğru yaklaşılıyor.
Asgari ücret ile yaşamını sürdürenlerin nüfusun %45’ni oluşturduğunu göz önüne alırsak bu kesimin başını sokacak bir mülk alması artık sadece bir hayal.
Ülkede uygulanan yanlış ekonomi politikalarının sonucunda orta direğinde bilinçli bir şekilde yok edilmesiyle artık sadece yukarıdakiler (zenginler, varsıllar) ve aşağıdakiler (fakirler) mevcut. Fakir denilen kesimin ise eline geçen para ile yaşamını sürdürebilmesi zaten mucize kâbilindedir. Toplum günden güne yoksullaşmakta, köleleştirilmektedir.
1980 sonrasında muazzam bir toplum mühendisliği uygulanarak toplum hedeflenen noktaya getirilmiş İslamcı iktidar sayesinde ise son rötuşlar yapılmaktadır.
Son dönem Türkiye ekonomi politikasında ilerlemenin inşaat ile olabileceğini savunan İslamcılar beton ekonomisi sayesinde hem yandaşlarına hamuduyla rant sağlamış hem ülke halkını fakirleştirip köleleştirmiş hem de varsıllıklarını kat be kat katlamışlardır.
Bugün geldiğimiz durum ise sadece insanların aç gözlülükleri ile tanımlanabilir.
Kafanızı çevirdiğinizde her yer satılık. Değerinin üç dört misli yükselmiş fiyatlar herkesi derinden etkiledi.
İnsanlar evlerinin değerlendiğini zannediyorlar. Bunun farklı versiyonu yakın zamanda ABD’de Mortgage krizi olarak adlandırılıp yaşandı. Bir sürü kurum battı ve insanlar evlerinden olup sokaklara düştüler.
Ülkemizde ise öncelikle belediyeler sokak olan yerleri önce caddeye çevirdiler, köyler şehrin mahalleleri haline getirildi. İnsanımız sadece seyretti. Bizim sokak cadde oldu evin değeri arttı dedi ancak emlak vergileri alınmaya başlanınca ne olduğunu anlamaya başladı.
Üstüne Türk Lirası her gün değer üstüne değer kaybedince yani para her gün devalüe olunca toplum kendini korumak adına dövize yöneldi, bu sefer döviz 4-5 liralardan 18 liralara tırmandı sonra Merkez Bankasının döviz rezervleri eritilerek dövizde bir durgunluk sağlandı. Bu esnada parasını dövize yöneltenler baktılar ki döviz kıpırdamıyor belki de düşecek korkusu ile bu sefer yönlerini konut piyasasına çevirerek ucuz, pahalı o fiyatı eder, ya da etmez demeden paralarını bağlamak adına aynı lale çılgınlığındaki gibi hesapsız kitapsız konut alımına geçtiler ve bugüne geldik.
Evet artık emeği ile geçinenler için ev veya araba edinmek sadece bir hayal.
Emekli olduğunda emekli ikramiyesi ile bir ev almak şimdi bir masal gibi geliyor.
Ülke tarihinin son yirmi yıllık gelişimine bakarsak nereden nereye geldiğimizi,
fakat en önemlisi nasıl geldiğimizi bir aksiyon filmi izler gibi izleyebilirsiniz.
Son söz; Fizik kuralı, hiçbir şey sürgit devam etmez, edemez.
Örneğin Hollanda Lale Çılgınlığı, Dot com (İnternet, internetten alışveriş) çılgınlığı,
1929 ABD büyük buhranı öncesi borsa çılgınlığı.
Tüm bunların temelinde insanların aç gözlülüğü ve cahilliği yatar.
Tarihten ders almayı bilmeyenler aynı hataları işlemeye devam ederek farklı sonuçlar alabileceklerini zanneden aptallardır.
Zafer ATUN
22Nisan2022
zaferatun.wordpress.com