LE PEN BİZİ KESECEK ?

LE PEN BİZİ KESECEK ?

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Prş Ara 10, 2015 15:38

LE PEN BİZİ KESECEK ?
Fransa’da sağcı (ırkçı, faşist, öcü) Ulusal Cephe (Front National) partisi oylarını her geçen gün artırmakta.
Peki ama bu Parti’nin ‘yükselişi’, denildiği gibi, salt ‘yabancı düşmanlığı’ ve ‘islam karşıtlığı’na mı dayanmakta?
Son bölgesel seçim sonuçları ve FN’nin oylarını artırdığı ‘bölgeler’in özelliklerine yakından bakalım.
Ama önce, son yirmi yıl boyunca, sırasıyla Cumhurbaşkanlığı, Avrupa Parlamentosu, Kantonal, Milletvekili ve Bölgesel seçimlerinde FN’nin kaydettiği gelişimi, ilişikteki tablodan izleyebiliriz.
Görüldüğü kadarıyla, FN, 2008 Bunalımından sonra ‘engellenemez’ bir yükseliş eğilimine (trend) girmiştir.

Ekonomik yurtseverlik ve FN
Aşağıdaki haritada, koyu kırmızıdan başlayarak sarı renge doğru açılan yöreler, bir yandan FN’nin oylarını artırdığı bölgeleri gösterirken, öte yandan hem Fransa’nın en yoğun sanayileşme yörelerini ve buna bağlı olarak uluslararası şirketlerin en yaygın faalliyet alanlarını da yansıtmaktadır.
Sözgelimi koyu kırmızı bölgelerde, yabancı şirketlerde çalışan işçilerin oranı % 25-45 oranına ulaşmakta. Bu oran sarı bölgelerde % 2-10’a doğru azalmaktadır. Bir başka deyişle, FN, yabancı şirketlerin en yoğun faaaliyet gösterdiği bölgerde oylarını artırmakta ve büyük olasılıkla o işletmelerde çalışan işçilerden de oy almaktadır.
Gerçekten de, son seçimlerde FN’nin aldığı oyların kesimlere göre dağılımı şöyledir: % 51 işçi, % 38’i (kamu ya da özel) memur ve % 40’ı esnaf. Ve % 46 ‘halk’ kesimi ya da yüksek öğrenim görmemiş olanlar.
Açıktır ki, en çok ‘Avrupa Bürokrasisi’nden zarar görenler FN’e oy vermişlerdir.
Öte yandan, ‘program’ında belirtildiği üzere FN, her türü ‘globalleşme’ye karşı olup, sıkı bir ‘korumacılık’tan yanadır: ekonomik yurtseverlik.
Öyleyse, FN, son yıllarda, bu yerli ya da yabancı şirketlerin, ‘fırsatçılık’ ve ‘kaçış’ (délocalisation) politikaları sonucu bölgede artan işsizlikten yakınanların oylarını da almış olmaktadır.
Demek ki, ‘Avrupa Birliği’ ve onun da savunduğu ‘globalleşme’ teranasi, her iki yönüyle FN’nin ‘ekmeğine yağ’ sürmüş bulunmakta ve FN’nin ‘ekonomik yurtseverlik’ anlayışı yandaş toparlamaktadır.

Güçlü Devlet Güçlü Ordu
FN’nin ‘dış politika’sında da Libya’yı fethetmek, Irak’ta üs kurmak ya da Suriye’de Başer’i devirmek türünden ‘amaç ve hedef’leri yok.
Tersine, baba Le Pen’in Saddam’ı nasıl sonuna değin savunduğu bilinmekte.
El altından ya üstünden Başer Esad’la görüşmeler yaptığı da bilinmektedir.
FN’in ‘Avrupa Sözleşmesi’ni yeniden görüşmek, Euro’dan çıkıp ‘ulusal para’ya dönmek ve yabancı şirketlerin faaliyetlerini ‘devlet denetimi’ne almak istemesine bakıldığında, hiç de ‘şovenist’ ve ‘yayılmacı’ bir politika izlemediği söylenebilir.
Kaldı ki, Fransa’nın artık İngiltere, Almanya ve Rusya ile birlikte, ‘dünya politikları’ önerip uygulayan bir ‘süper güç’ olmadığı da ortadadır.
Olsa olsa, süper güçler arasında, o da becerebilirse, salt ‘ulusal çıkarlar’ına zarar verebilecek politikaların uygulanmasına ‘engel olabilme’ mücadelesi vermektedir.
Bunu da, ‘ulusal’ olmayan bir nitelikte, ABD’nin ‘kuyruğu’na takılarak yapmaya çalışmaktadır.
Dolayısıyla, FN’nin ‘güçlü devlet-güçlü ordu’ sloganı, sağcı Sarkozy ile solcu Hollande’ın, ‘sahte süper güç’ görüntülerinden çok daha ‘gerçekçi’ bir temele oturmaktadır.
Avrupa’nın ‘Hasta Adam’ı
İnsanlığın ‘Büyük Devrimi’ni yapan Fransa, bugün ‘ABD’nin parası ve İngiliz Kafası’yla yürütülen ‘globalleşme’ politikaları sonucunda Avrupa’nın ‘hasta adamı’ konumuna düşmüştür.
Fransa’nın yeteneksiz yöneticileri, bugün FN’a yöneltilen ‘ırkçı, faşist, yabancı düşmanı’ ve benzeri suçlamaları ‘temellendirmek’ yerine, FN’ın, varsa eğer, ‘gizli ajanda’sını da gizlemesine yardımcı olmaktadırlar.
Oysa, ‘süper güç’lerle oynaşmak yerine Fransa’nın ‘ulusal çıkarları’nı ön planda tutmaları ve FN’ın elinden ‘ulusallık’ bayrağını almaları gerekmekteydi.
Ne var ki, ‘Avrupa Birliği’ felsefesini ‘güncel çıkarlar’a feda eden, bu ‘sağcı’ ya da ‘solcu’ yüzeysel politikalar sonucunda, Fransa bir yanda ‘hasta’ düşerken, FN’a da geniş bir ilerleme yolu açılmış bulunmaktadır.
Bu durumda, kaybolan ‘Avrupa’da birlik’ düşüncesini yeniden canlandırma çabalarınının FN’nin yükselişine ‘engel’ olabileceğini sanmak, olsa olsa ‘hastalığın’ sıradan bir ‘grip’ gibi değerlendirilmesi sonucu olabilir. Oysa, ‘Avrupa Birliği’ düşüncesi ‘verem’e dönüşmüştür, belki de ‘kanser’e..
Ve bulaşıcı.
Şimdi her ülke, ‘Devlet’ de denilebilir, bu birlikten ‘nasıl kurtulunur’un yolunu aramaktadır.
Demek ki, FN’nin yükselişini engelleme çabaları, Fransa dışında değil, içinde aranmalıdır.
Korkunun ecele yararı
Korkunun ecele yararı yok denilir.
FN’nin yükselişi de daha uzun süre korkutacak demektir.
Çünkü FN’nin ‘hükumet etme’sine daha zaman var denilebilir.
Onlar daha çok kanton, bölge ve belediyeleri ele geçireceklerdir.
O zaman da, ilk planda yabancıları ‘kesme’si sözkonusu olmayacak demektir.
Ancak, bu ‘ileride’ kesmeyeceği anlamına gelmez.
Ve kesecek konuma geldiğinde, FN’nin biz yabancılardan önce keseceği kimbilir nice kesilecekler olacaktır.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1664
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x