
Haber sunucusu, köşe yazarı, yazar, gazeteci kılıklı bir linç ekibi es es subayı gibi ortalıkta dolanıyor. Kimi karnına biriktirdiği pisliğini kusuyor. Kimi efendilerinin iti olmasının gereğini yerine getirip sürekli havlıyor.
İlker Başbuğ tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi ya. Eski iktidarsız bilumum mıymıntı takım nerede ise zil takıp oynayacak. Çünkü her baskın, her tutuklama onlar için “viagra” yerine geçiyor.
Soytarı takımı şöyle konuşuyor:
- “Bu ülkede kimse dokunulmaz değildir. Demokrasilerde herkese dokunulur(!)”
Kendileri salak ya, herkesi de salak sanıyorlar.
Bu ülkede milletvekilleri “dokunulmazlık” zırhı arkasına gizlenmiyor mu? Gizleniyor. Haklarında onca iddia bulunan vekil var. AKP aklansınlar diyor mu? Demiyor.
Sen bugün Diyarbakır Belediyesinde işçi olarak çalışan PKK’lı bir işçinin sorguladığı iddia edilen Belediye Başkanı Baydemir’e dokunabiliyor musun? Ülkeyi bölmek için her haltı yiyen, Kürtleri kalkışmaya davet eden PKK’lı vekillere dokunabiliyor musun? Dokunamıyorsun!..
Yapılan onca şikayete rağmen özel yetkili savcılara dokunabilen oldu mu? Olmadı.
Sahi, Erdoğan hakkında ki dosyalara kim dokundu? Neden onlar aklanıp da milletin karşısına çıkmıyor? Hani biz demokratik bir ülkeydik?
Sabahat Tuncel gibi terörist bir vekili cezaevinden meclise taşıyanlar bu ülkenin polisini o teröriste tokatlatırken nerede idiniz? Tuncel’e niye dokunamıyorsunuz? Dokunamazsınız, dokunmazsınız da zaten. Çünkü ipleriniz aynı efendiye bağlı.
Leyla Zana gibi küresel güçlerin maşası bir hatun Türkiye’yi bölüp Kürt Devleti kurmaktan bahsederken, Zana’ya dokunmak acaba neden aklınıza gelmiyor? Terörün bizzat içinde olan BDPKK vekillerinin dokunulmazlığı neden kaldırılmıyor?
İte, kopuğa, teröriste dokunmayacaksın, dokunamayacaksın. Kime dokunacaksın? Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir insana…
İlker Başbuğ’u savunmayacağım. Subayını, teğmenini, albayını, gazisini verdikleri gün zaten kaybetmişlerdi. Varılacak yer zaten belliydi.
Biz başka bir gerçeği yazacağız:
Erdoğan’ın ABD ile anlaşarak yaktığı bu cehennem ateşi hızla kendine doğru yaklaşıyor. Belli ki artık kontrol kendi elinde değil. Cemaat yaptığı operasyonlar ile hem hedefteki kişiyi derdest ediyor, derdest ederken de Erdoğan’ı hedefin tam merkezine koyuyor.
ABD-AKP-Cemaat ittifakında cemaat AKP’nin sırtından beslenen bir kene gibi hareket ediyor. İktidarın kanını emerek beslendi, güçlendi ama kanını emdiği iktidar Kırım Kongo Kanamalı ateşine yakalandı.
TRT’ yi AKP iktidar olduktan sonra unutmuştum. Tayyip Radyo Televizyonu haline geldikten sonra hiç seyretmiyordum. Misafirim TRT Haber’i açtığında saat 21:10’u gösteriyordu. Tanımadığım bir erkek sunucu haber sunuyordu. “İlker Başbuğ tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi” derken yüzündeki ifade inanılmazdı. Sanki kahkaha atacaktı da, kendini zor tutuyor gibi bir hali vardı. Haberi ağzı kulaklarında veren bu şahış midemi bulandırdı.
Devletin televizyonunu çiftlik haline getirenler bizim vergilerimizle özel televizyonlarda bile olmayacak bu kepazeliğe “haber sunuculuğu” diyor.
Ve tüm iktidarsızlık sıkıntısı çeken avane yargıyı “viagra” yerine kullanıyor.
Ve Erdoğan’ın ABD-Cemaat ittifakıyla yaktığı cehennem ateşi hızla kendine doğru ilerliyor.
Zahide UÇAR, 5 Ocak 2012
z_eucar@yahoo.com.tr