MAȘRIK İSLAM DEVLETİ
Mașrık İslam Devleti ya da kısaltılmıș biçimi ile MİD.
Șu IȘİD, Irak-Șam İslam Devleti deniyor ya, onun yerine önerim olsun.
Çūnkū Irak denilince Birinci Dūnya Savașı’ndan sonra sınırları belirlenen ve İngiliz ‘Mandat’sının egemen olduğu cografya canlanıyor gözūmūzūn önūnde.
Ancak Șam denilince, Batılıların Damaskus dedikleri ve bizim Șam dediğimiz kent geliyor akla.
Bugūnkū Suriye’nin bașkenti.
Hani șu așağılık teröristler kuracakları ‘Devlet’in bir ayağını bir kente diğerini de bir ūlkeye mi dayandırıyorlar diye dūșūnmedim değil.
Baktım ki, Bled el-Șam ya da Bilad el-Șam demek istiyorlarmıș.
Mūslūmanların ‘sol kanat’ Batılıların da ‘Doğu’ dedikleri bölge.
Kabe önūnde duran bir mūslūman yūzūnū gūneșin doğduğu yere doğru döndūğūnde sol tarafında kalan coğrafya Bilad el-Șam oluyor.
Bu coğrafya da Akdenizin doğu kıyılarına dūșen, İskenderun’dan İskendiye’ye çekilen çizginin doğusunda kalan bölgeyi olușturmakta.
Bugūnkū Suriye, Lūbnan, Ürdūn, İsrail ve Filistin ‘devlet’lerini kapsamakta.
Batılılar buraya ‘Levant’ diyorlar.
Kușkusuz Irak, bu yakın doğunun daha doğusunda kalıyor.
Onun için Batılılar Irak-Levan İslam Devleti diyorlar, Etat Islamique en Irak et au Levant (EIIL).
Oysa bu ‘devlet’i kurmaya çalıșan silahlı örgūt, İslam Dūnyası’nı birleștirecek olan bir devletin temellerini atmak istiyorlar.
İslamın çıktığı dönemde, Berber-Arapların egemen olduğu bölge Mașrık, doğrudan egemen olamayıp mūslūmanlığı kabul eden diğer bölge de Magrep, ya da Magrip diye adlandırılıyordu.
Daha doğrusu, mūslūmanların yogun olarak yașadıkları Akdeniz havzasının batısı magrip dogusu da mașrık olarak tanımlanmıștı.
Halk arasında ‘magripten mașrıka’ denildiği zaman dūnyanın bir ucundan öbūrūne demek istenir.
Dūnyaları o kadardı da denilebilir.
Mașrık bölgesi bugūnkū Irak’ı kapsadığı gibi, tūm Arap Yarımadası ūlkerini ve hatta Mısır’dan Somali’ye kuzey-doğu Afrika’yı da kapsamaktadır.
O nedenle, șu așağılık teröristlere kuaracakları devletin adını Mașrık İslam Devleti olarak değiștirmelerini öneriyorum.
Zaten Bașta Suudi Arabistan olmak ūzere Katar-matar gibi derebeylikler de, destekledikleri halde kurulacak imparatorluğun dıșında kalmamıș olurlar böylece.
Arzulanan bu ‘būyūk devlet’ kurulur mu kurulmaz mı, konumuz dıșında.
Ancak burada ‘Politik İslam’ın uluslararasılaștığı konusuna değinilebilir.
Politik islam, dinin ‘devlet ișleri’ne bulaștırılmasıdır.
‘Mūslūmanlığın inananların gönūl ve vicdanından çıkarılıp, kișisel hırs ve kaprislerinin gerçekleșmesi için bir ‘araç’ olarak kullanılmasıdır da denilebilir.
‘Mūslūman Kardeșler’in 80-90 yıllık ‘sinsi’ çabaları ‘Demokratik’ denilen ūlkelerde yavaș yavaș ‘politik parti’ olarak çıktı gūnyūzūne.
Ancak iktidara geldikleri ūlkelerdeki uygulamaları inananları ‘dinden çıkarıcı’ bir hal alınca, șu ya da bu biçimde iktidardan uzaklaștırılmaya bașladılar.
‘Politik islam’ın bugūn en așağılık ‘terör’ örgūtleri konumuna gelmesinin kökeninde bu ‘iktidar hırsı’ vardır.
Ȫylesine bir ‘hırs’ ki, kendileri gibi dūșūnmeyen mūslūmanlara duydukları ‘kin ve nefret’ onları insanlıktan çıkarıp, hayvanlaștırmakta.
Mașrık Devleti kurulur mu kurulmaz mı, bilemem.
Ancak kurulursa bir ‘insan devleti’ olmayacağı açık.
Ona destek veren ya da kendi çıkarı için medet uman ‘politikacı’lar dahil.
Habip Hamza Erdem