MAHKEME-İ KÜBRA, MAHKEME-İ KÜBRA DEDİKLERİ YOKSA VİCDAN MI OLA?
Dr. Noyan UMRUK
Mahkeme-i Kübra… Mahkemelerin en yücesi… İlahi adalet…
Silivri Mahkemelerine benzemez…
Adalet-i ilâhiyenin tam mânâsıyla tecelli ettiği tek yer…
Tasavvufi bir yaklaşım ama bu en büyük mahkeme vicdanımız olmasın sakın...(?)
Vicdanımız her hatalı davranışımızda derinlerden derinlerden seslenen bizlere:
‘’Yapma’’…
Biz çoğu zaman kulaklarımızı tıkarız…
Daha sonra anlarız ki o ses doğru imiş.
Anlarız ama yine de hatamızdan dönmeyiz.
Hatamızdan dönmemiz için vicdanımız yine bize fısıldar, yine duymazdan geliriz.
Sadece hareketlerimizde değil, her türlü düşüncelerimizde, fikirlerimizde vicdanımız derinlerden bize seslenir.
Bıkmaz usanmaz, durmaz, ara vermez…
Vicdan ruhumuzdan gelen mesajları bize ulaştırır.
En doğru olanı, ilahi olan bilgiyi bize ulaştırır.
Kötülüklerde aşırı giden, bütün sınırları çiğneyen insanların vicdanları bir gün ebediyen susar.
O kişi artık sınavı ölmeden önce kaybetmiştir.
Ama mahkeme-i Kübra'da ya da vicdanlarda hiç kimsenin hiç bir mazereti olmayacak.
‘’Bilmiyordum ‘’yok.
‘’Filan kişi beni o işlere sürükledi’’
‘’Nefsime uydum, şeytana uydum ‘’gibi mazeretlerimiz
Asla kabul edilmeyecek.
Vicdan deyip geçmeyelim.
Vicdanını devre dışı bırakan bir insanı dini de kurtaramaz imanı da
Vicdan..vicdan… vicdan...
Vicdanlıysan,
Baştan mahkemeni kendin kur; kendi savcın kendi avukatın ol bir kere...
Aksi takdirde bitmeyen davalar çıkar karşına..
Örneğin: ESKİ MECLİS BAŞKANI CEMİL ÇİÇEK'TEN BİR İTİRAF GELDİĞİ SÖYLENİRDİ BİR ZAMANLAR:
''DEVLETİ BİZ ÖLDÜRDÜK"
''Ortada devlet kalmadı. Ortada ne Anayasa, ne Meclis, ne kuvvetler ayrılığı…''
Memleketin kalbi çatlıyor, yüreği cayır cayır yanıyorken,
Uyguladığınız iç, dış, güvenlik, ekonomi politikaları iflas etmişken…
Dünya alemi karşınıza almışken,
Ülkenin fabrika ayarlarına geri dönebilmesi için
Tek çare kaldı artık: Derhal seçim...
Bir parça vicdan kırıntısı varsa yüreğinizin bir kıyısında
Ülkeye yapabileceğiniz son bir iyilik olarak, zamanı geldi de geçiyor artık,
Böylece;
Kurulacak geniş tabanlı bir “Milli Mutabakat Hükümeti”ne yol açmanız...
Aksi takdirde başınızı yastığınıza koyduğunuzda uyuyamayacaksınız…
Yaşayamazsınız böyle...
Timsah gözyaşları dökersiniz...
Zaten hepiniz oradaydınız…
Zaten çooook geç kaldınız…
Yoksa ülke mahvolacak, “Metal Fırtına” karşısında duramayacaksınız…