MAİLEN DEMOKRASİ
Demokrasi Dersleri II
Ben Demirel’den duymuștum; ‘neyin olabileceğini görebilmek için nelerin olamayacağına bakmak gerekir’ demiști.
O ‘hükûmet kurma’ manevraları için söylemiști bu sözü.
Ancak ‘genelleștirilebilir’ bir formül gibi durmaktadır.
Sözgelimi ‘demokrasi’ kavramını açıklamak için neden kullanılmasın?
‘Demokratik parlamenter’ bir rejim düșünelim.
Protokolde, devletin bașı olarak cumhurbașkanı, meclisin bașı olarak meclis bașkanı ve hükûmetin bașı olarak da bașbakan sırayla yeralsınlar.
Sonra ana muhalefet partisi bașkanı yer alır, ki gelecek bașbakan adayıdır.
Sonra yüksek yargı organları bașkanları, bakanlar falan gelirler.
Türkiye’de bu sıradüzen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulușundan yıkılıșına değin böyle idi.
Geçen gün Gaziantep’te düzenlenen cenaze töreninde ise yeni devlet düzeninde protokolün nasıl olabileceğini gördük.
Tören alanına önce Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu geldiler.
Sonra Cemil Çiçek ve Abdullah Gül ve en son Recep Erdoğan ile mahdumları geldiler.
Numaralanacak olursa; bir numarada Recep Erdoğan, iki numarada Abdullah Gül, üç numarada Cemil Çiçek vardı.
Ve asıl numara tören bașladıktan sonra ortaya çıktı.
Recep Erdoğan’ın solunda ne ișe baktığı belli olmayan bakan olarak Beșir Atalay, sonra mahdum Bilal Erdoğan ve ancak ondan sonra İç İșleri Bakanlığını ișgal etmekte olan İdris Șahin.
Mahdum Erdoğan İdris Șahin’den önde...
Gözler Recep Erdoğan’ın sağ kolu kızcağızı aramadı değil.
Büyük olasılıkla payitahtı boș bırakmamak için Ankara’da bırakılmıștı.
Ve kimbilir kaç bakan emirlerinde..
Bu düzenin ‘demokratik parlamenter rejim’ ile ilgisinin olmadığı ortadadır.
Bu düzeni içine sindirebilecek insanlara da ‘demokrat’ demenin olanağı yoktur.
Hele bakan, bașbakan, meclis bașkanı, cumhurbașkanı sıfatları...
Yakıșık almaz!
Yakıșmak bir yana, özüyle bağdașmaz.
Demokrasinin olabilmesi öncelikle bu sıradüzeni içine sindiremeyen demokrat insanların olmasıyla olanaklıdır.
Haydi Abdullah Gül yeğenini kırmak istemedi; İdris Șahin ‘evladım senin yerin burası olamaz, haydi arka sıralara geç’ diyemez miydi?
Kendisini karșılamaya gelen vatandașa ‘bir takla at bakalım’ demiști ama.
Șimdi bu İdris Șahin’e ben nasıl ‘benim bakanım’ diyebileceğim?
Öbürüne bașbakan, diğerine cumhurbașkanı..
Dilim söylese gönlüm elvermez.
Benim bu düzene ‘demokratik düzen’ dememin olanak ve olasılığı yoktur.
‘Mailen demokrasi’ denilebilir mi bilemem.
‘Aile demokrasisi’.
Amca yeğen, dayı kuzen düzeni.
Ve bu ‘ayrıntı’yı göremeyen ‘Sosyal Demokrat’ liderler.
Öz’ün ayrıntıda saklı olduğu gerçeği bir kez daha kanıtlanmıș olmamakta mıdır?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘viran olduğu’..
‘Demokrasi’ kavramının da kendi özünden bașka her derde deva...
Habip Hamza Erdem