Malta ne kadar etik?
2019 yılının bombası elbette Suzan Sabancı ve ailesinin Malta vatandaşı olduğu iddiasıydı.
İddianın kaynağı Malta devletinin her yıl sonunda vatandaşlığa geçenlerin isimlerinin yer aldığı Resmî Gazetesi.
Bu gazetede daha birçok isim var. Ancak en ünlüsü Suzan Sabancı ve ailesi.
Sabancı ailesi bu konuda herhangi bir açıklama yapmadı. Yani evet ya da hayır diye bir açıklama gelmedi.
Sessizliklerini koruyorlar.
İlginç olan sessiz kalan sadece Suzan Sabancı da değil. Türkiye'yi yöneten iktidar da sessiz kaldı.
İddia her ne kadar iktidar medyasında ortaya atılmışsa da tek bir AKP'linin bu konuda konuşmaması ve eleştirmemesi çok ilginç.
Elbette vardır bir bildikleri.
Ancak benim kafama takılan başka bir konu var:
Yabancı bir ülkeden vatandaşlık alan sadece Suzan Sabancı mı var?
Başka iş adamları yok mu?
Malta devleti her yıl sonunda bunu açıklıyor. Bir de açıklamayan devletler var.
Amerika, Kanada, İspanya ve Portekiz.
Portekiz son 5 yılda para karşılığında en çok vatandaşlık veren ülkelerin başında geliyor.
Avrupa'nın en fakir ama coğrafya olarak en güzel ülkelerinden olan Portekiz, 500 bin Euro'luk mevduat veya konut alımı karşılığında vatandaşlık dağıtıyor. Portekiz vatandaşlığı pazarlayan yüze yakın şirket ve hukuk bürosu var.
Portekiz'de o kadar çok Türk'e ait ev var ki!
Geçen yıl gittiğim Lizbon'da öğrendim. Lizbon'un en önemli bölgeleri Baixa, Chiado, Barrio Alto, Alfama, Belem ve Sintra'da Türklere ait çok sayıda ev var. Bunların bazıları emlakçılar tarafından kiraya veriliyor. Bazılarının ise kapısı kilitli öylece duruyor.
Mesela Lizbon'un bana göre en güzel bölgelerinden Cascais'de kaç Türk iş adamının evi var? Okyanus kıyısında müthiş bir bölge. Burası vatandaşlık için konut alan yabancıların en gözde yeri. Buradaki emlakçıların en iyi müşterileri Türkler.
Ne kadar ahlaki?
Suzan Sabancı ve ailesinin Malta vatandaşı olduğu yolundaki iddianın ortaya atılmasından bir gün sonra Hollanda göç idaresi de bir açıklama yaparak son bir yılda yaklaşık bin Türk'ün beyin göçü nedeniyle ülkesine başvurduğunu bildirdi.
Beyin göçü Türkiye'nin en büyük sorunu.
Bu son 5-6 yılda daha da büyüyor. Özellikle bilişim ve mühendislik alanında çok önemli isimler, gelecek kaygısı ile Türkiye'den göç ediyor. Bunları anlamak mümkün. Çünkü varlıklarını sürdürebilmek için gidiyorlar.
Peki tüm servetini bu ülkede yapmış, tüm parasını bu ülkenin insanından kazanan iş adamlarına ne demeli?
Bunların başka bir ülkeden para ile vatandaşlık alması ne kadar etik?
Sen bu ülkede var olmuş, kazanmış servetine servet katmışsın. Şimdi başka bir ülkeden vatandaşlık alıyorsun.
Bunun için çeşitli bahaneler uyduruluyor. Yok efendim vergi avantajı için. Bu daha da büyük bir ayıp. Türkiye'de asgari ücretli dahi aldığı üç kuruştan vergi verirken, siz bu kadar bile olmayıp bunu bir avantaja çevirmek için başka ülke vatandaşlığına geçiyorsunuz.
Bazı zengin ve iş adamlarının başka ülke vatandaşlığına geçmesi bence bu açıdan sorgulanmalı.
Ne kadar ahlaki olduğu tartışılmalı.
Ben Türkiye'de kazanıp başka bir ülke vatandaşlığı alınmasını hiç ama hiç ahlaki bulmuyorum.
Bu ülke Kurtuluş Savaşı ile var oldu. Şehit kanları ile bedel ödedi.
Şimdi siz kalkın ve bu ülkeden kazanıp başka bir ülkenin vatandaşı olun. Paranızı oraya aktarın.
Buradaki sorun siyasi değil ahlakidir.
Remzi ÖZDEMİR, 14 Ocak 2019
remzi@ekonomist.net
https://twitter.com/remzi_ozdemir