MARX’TA PARA (24)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

MARX’TA PARA (24)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cum Eki 06, 2023 23:07

MARX’TA PARA (24)
Ne var ki, paranın birinci işlevi yani değer ölçüsü olması kredi parası tarafından doğrudan yerine getirelemez. Yani, ‘kredi parası’, ancak “kendi nominal değeri kadar olan gerçek para yerine geçtiği ölçüde” para olabilecektir. (1)
Bu dönüşebilirlilikğin (convertibilité) sadece kuramsal bir anlamı olduğu açıktır. Çünkü, normal koşullarda, banknotlar altını değil ama parasal alacakları gösterdikleri için, gerçek değiştirilebilirliliği içermezler.
O nedenle de, banknotların dolanımı “Banque d’Angleterre’in, kendi isteğiyle, bu banknotların değiştirilebilirliliğin garantisi olan ve kendi mahzenlerinde depolanan altın rezervlerinin konumundan bağımsızdır” (2).
İşte bu nedenle, daha ileride görüleceği üzere, Marx, görüşlerinden esinlendiği Ricardo’nun, altın rezervlerinin miktarının işlevi olarak banknot dolanımının sınırlanacağı şeklindeki parasal politikasını eleştirecektir.
Bu koşullarda, değiştirilebilirlilik ilkesini sağlayan ne olacaktır sorusu sorulabilir.
Brunhoff’a göre, Marx için bu ilke, sadece parasal fiyatların belirlenmesinin, köken, yani değer ölçüsü olarak meta-paranın işlevine bağlı olduğudur.
Ancak, bu ilk belirlenme, ne ortalama kâr haddi dikkate alındığında malların göreli fiyatlarının oluşumunu, ne bu göreli fiyatların konjontürel dalgalanmalarını ve ne de fiyatlar genel düzeyini dikkate almamaktadır.
Çünkü, Marx için fiyatlar sorunu, genel eşdeğerin kökeni (genèse) bir kez kurulduktan sonra parasal bir sorun olmaktan çıkar (3).
Değiştirilebilirlik (konvertibilite) ilkesinin devamı, paranın değer ölçüsü olmasının kökensel rolünün koruması demektir ve bu ilke, kredi bunalım dönemleri hariç, uygulanacaktır. Çünkü kapitalizm çerçevesinde ekonomik olarak önemli fiyat değişiklikleri (baştan varsayım olarak konulan) altının değer değişikliklerine bağlı olmayıp, tersine tüm paraların dolanımı da fiyatlara bağımlı olacaktır.
Bu nedenlerden dolayı, Brunhoff, Henri Denis’nin Para kitabında (4) savunduğu parasal kurama katılmadığını söylemektedir. Denis’ye göre, 1820-1914 aralığında yaşanan fiyat değişiklikleri altın üretim maliyetindeki değişiklere bağlı idi. Bu yaklaşım, Kapital’de uygulanan tüm akılyürütmeleri savsaklamakta, parasal fiyatların ilk belirlenmesi ile kapitalist sistem çerçevesindeki fiyat değişiklerinin belirlenmesi arasındaki ayrırımı yapmamaktadır. Oysa böylece Ricardo’nun yaklaşımına düşülecek ve Wicksell’in önerilerine uyularak üretim maliyetleri kuramının miktar kuramının bir ögesi olduğu sonucuna ulaşılacaktır (5).
İlke olarak konvertibl olan ‘kredi parası’nın, Marx’a göre, başlangıçta para olmadığı halde bir paranın tüm özelliklerine sahip olduğu söylenebilir. Zaten bu nedenle, kredi sisteminin parasal sistemi ikame edecek bir temeli olduğu kabul edilmektedir.
Malların dolanım yasaları, kapitalist üretim biçiminin özgül finansal koşullarına tamamen uydukları için kaçınılmaz olarak varlıklarını sürdürebilmektedirler. Nerede bir mal üretimi varsa orada para dolanımı olacak ve eğer kredi parayı ikame edecek olursa, kriz dönemlerinde olduğu gibi bu özelliğini brütal bir biçimde ortaya koyacaktır.
Marx’ı eleştirenlerden birinin ileri sürdüğü gibi (1), düzgün işleyen bir üretimde paranın kredi tarafından ortadan kaldırılması şöyle dursun, eğer sözkonusu olan meta üretimi ise, onun dolanım elemanları kaçınılmaz olarak para özelliği taşıyacaklardır.
Buraya kadar, bankalar tarafından yaratılan kredilerin (créance) parasallaşması (monétisation), kredinin parasal kuramının genel çerçevesinde ele alınmış oldu. Yani, banka bilançolarında ticari alacakları kapsayan aktifin bir paraçası olarak değerlendirilerek pasifte banknot olarak yeralmış oldular.
Ne var ki, kredi parası basan sadece bankalar olmayıp, teknik hizmet veren ama aynı zamanda para ticareti yapan kapitalist kurumlar da ‘borç para’ (prêt) vermektedirler.
Marx bunlara “kredi sisteminin öteki yüzü” (7) demekte idi.
Öyleyse şimdi Marx’ta birlik (unitaire) oluşturan kredinin, biribirine bağlı olan bu ikili yüzüne (aspects) yakından bakabiliriz.
Nitekim, bugün Fransız Ulusal Muhasebe sistemi, Marx’ın sermayenin global arz ve talebini (tome II du livre troisième du Capital’de) ele alırken kullandığı sermaye piyasalarının birliği, tek faiz haddi, finansal çevrimlerin tamamlayıcılığı gibi terimlerin tümünü kullanmaktadır.
Ancak, Marx’ta kredi parasının temelinin mantıksal sonucu olarak bağımlı olduğu finansal sistemin birliği hem çok sağlam ve hem de çok zayıf bir yapıya sahip olup, sürekli olarak kendi kendisini yıkıp yeniden kurmaktadır.
İşte bu iki yönlü kredi yapıları konjontür incelemelerinde çok daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
Bununla birlikte, burada, yapı (structure) ve konjonktür tanımlamalarının ayrıntısına giremeyeceğimizi belirtelim.
(Sürecek)
(1) Ibid., p. 177.
(2) Ibid., p. 186.
(3) Cf. plus haut, première partie, p. 25.
(4) La Monnaie, ouv. cité, pp. 129-144.
(5) Dans Lectures on political economy, tome I, p. 149.
(6) FAN Hung, dans un article publié par The review of economic studies, vol. 7, n °1, octobre 1939.
(7) Le Capital, ouv. cité, livre troisième , tome 11, p. 66.
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1627
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x