Dünyanın önde gelen gazetelerinden American Cronicleın Türk kökenli Yunan vatandaşı olan Dr. Muhammad Shamsaddin Megalommatisin 5 Aralık 2007deki Isparta Cinayeti: Türkiyeye Karşı İlan Edilmemiş Olan Savaş adlı köşe yazısı, Türkiyenin içinde bulunduğu durumu açıkça ifade ediyor. Bunları vatansever gazeteciler yazsa paranoyak ve faşist derler. Maalesef Türk medyasını resmen ele geçiren işbirlikçiler ve din sahtekarları bu saygın yazarların tespitlerini milletten saklamaya özen gösteriyorlar. Megalommatis Ispartada düşen uçağın bir saldırı olduğunu, Türkiyenin nükleer güç olmasını istemeyenlerin, içinde en değerli atom mühendislerimizi taşıyan uçağın ileri teknoloji ile düşürüldüğünü, örneklerle açıkça iddia ediyor. Türkiyeyi yönetenleri de açıkça mason olmakla suçluyor. Türkiyeyi yönetenlerin Türk ve Müslüman olmadığını, Musanın çocukları olduğunu yazanların kitapları hâlâ raflarda satılıyor olmasını ancak yazanların sudan bahanelerle hapiste tutulduğunu unutmayalım.
Türkiyede Atatürkün kapattığı mason locaları ile Atatürk düşmanı cemaatlerin ortak çalıştığı artık bir gerçektir. Türkiyenin aleyhine olan her olayda bu iki grubun birlikte çalışması ciddi bir planın parçasıdır. Dinlerarası diyalog palavraları da garip Türk milletinin kafasını başka yerlere çelmekten başka bir şey değildir. Vatan hainleri ve işbirlikçilerin yargılandığı İstiklal Mahkemeleri kurulsa, ilk kurşuna dizilmesi gerekenler de bunlardır.
Zaten çoğunu yakından tanıdığımız bu kişilerin Türk olmadığı ve hezimete uğradıkları ve yıllarca gizlendikleri, Türklerden intikam peşinde oldukları resmen biliniyor. Değerli okurlar, Türkiye Havacılık Derneği yetkilisi Ali Arıduru düşen Isparta uçağı ile ilgili geçen pazar günü yaptığı açıklamada, kazada hiçbir sabotaj ya da terör eylemi belirtisi olmadığını açıkladı! Vay canına!.. Eğer Arıduru her şeyi başından biliyorsa, kara kutuları incelemenin ne anlamı var? Millet bu kadar da ahmak yerine konur mu? Ya da bu millet bu kişilere daha ne kadar dur demeyecek?
McDonnall Douglesın üreticisi olan şirketin gönderdiği bir grup Amerikalı uzman, Türk yetkililer ile delil peşinde koşarken, devlet yanlısı satılmış ya da dışarıdan yönetilen din sahtekarı cemaatlerin piyonu akademisyenler ve medya, tüm güçleri ile sahte haber ve açıklamalar yaparak, kazanın asıl nedeni olan gerçeklerden tüm kamuoyunu uzaklaştırmaya çalıştılar. Göreceksiniz bir süre sonra, araştırmacılar uçak kazası için tamamen yanlış olan bir gerekçe bulacak ve dosya ortadan kaldırılacaktır. Türkiyenin Milli İstihbarat Teşkilatının başına getirilenler ya en değerli bilim adamlarını aynı uçağa koyacak kadar bilgisiz ve niteliksiz, ya da açıkça işbirlikçidir.
Bunun başka izahı varsa açıklayın. Kısa bir süre önce de TÜBİTAKın en değerli bilgisayar mühendisi genç beyinleri, bir ay içinde bilinmeyen nedenlerden intihar etmişlerdi. Bu saldırılar gençlerin stratejik alanlara yönelmesini de ciddi olarak engelliyor. İşin vahim yanı, mafyayı koruma altına alabilen devletin, hayatını millete adamış bu bilim adamlarını koruma altına alamıyor olmasıdır. Bu bilim adamlarımızı uzaktan da olsa korumak çok mu zor? Türkiye nükleer teknoloji patikasında ilerlemeye başladığında yöneticilerimizin bağlılık gösterdiği ve sırtlarını sıvazlattığı, Amerika, Britanya ve Fransanın farmason elitleri, utanç verici ve skandal yaratacak şekilde, Türkiyeyi insanlığa karşı her türlü kötülüğün kaynağı olan yer olarak göstermeye çalışacaklardır. Her nasılsa, o anda dünya, Türkiyeye karşı işlenmiş suçların Isparta kazasında yatan gerçeklerini unutacaktır.
konuştu.