
Televizyonda tesadüfen bir sahnesine denk geldiğim dizide, sevgilisine tavır koyan genç bir kız, son model - donanımlı arabasına binerek sevgilisinin yanından ayrılıyor.
Aynı dizinin bir başka sahnesinde, "aşk acısı " çeken iki genç, denizi cepheden gören bir villada acılarını paylaşıyorlar. Televizyon programlarında, "aşkın acısı" dahi ayrıcalıklı sınıfların gözünden yansıtılıyor Türk gençlerine.
İnsanların yaşamları mensup olduğu sınıfın - ulusun kültürüne göre şekillenir. Bebek ya da Nişantaşı'nda oturan bir gencin yaşadığı acı ile Gaziantep'in bir ilçesinde yaşayan gencin acısı aynı eksende şekillenmez. Hatta acıyı ifade ediş biçimleri bile farklıdır.
Onlar sevgilisi ile kavga ettiğinde, gözleri son model spor arabalarının anahtarına ilişir. Biz sevgilimizle kavga edip, onun yanından uzaklaşacağımız zaman en fazla "Karşıyaka - Otogar" minibüslerinin geçtiği durağı ararız. Fakat ekranlara yansıyan bizim ulaşımda kullandığımız minibüs ya da metro değil, ayrıcalıklı sınıfların yaşam tarzıdır. Onlar morali bozuk olduğu zaman gürültülü bir disko ortamında viski yudumlar, Anadolu insanı bir yaylada belki boğma içer.
Televizyon programlarının beynimize pompalamaya çalıştığı kültür çalışmadan, üretmeden, ülke meseleleri ile değil; kolay yoldan sınıf atlama - köşeyi dönme - hayalleri ile uğraşmamızı salık veren bir yaşam biçimini tercih etmemiz yönündedir.
Kırmızı kutudan kaç para çıkacak, adam eşini 9 erkeğin içinde olduğu arabaya nasıl sığdıracak, arkasından bağlı sert bir ip - lastikle güç sarf ederek hedefe ulaşmaya çalışan eşini motive etmek için "Beni başkasıyla düşün" diyen kadınlar, daha hangi gayrı ahlaki yöntemle eşini motive edecek? Liste uzar gider.

Maddenin insanın yerine ikame edildiği, daha farklı bir ifadeyle insanı maddi eşyanın basit bir uzantısı haline getirmeye yönelik örgütlenen Batı kapitalizmi, bu hastalıklı düşünceyi egemenlik kurmak istediği sömürge uluslara da bulaştırır.
Televizyon programlarını tek elden planlayan odaklar, yani Batı kültürünün uzantısı olan merkezler, dostluk yerine rekabeti ve dostunu arkadan hançerlemeyi, canlı yayında kısmetini arayan gençlerin birbirleri ile sevgili değiştirmesini, eşini aldatan erkek ya da kadının eylemini meşru zemine oturtan bir anlayış yerleştirmeye çalışır topluma. Aile kurumunu parçalamak üzere yapılan planları ve ahlaksızlıkları topluma onaylatmaya çalışır bu sistem.
Bütün bunlar televizyonlardan evlerimize nüfuz ederken, Kilis bombalanır, Gaziantep'te bir düğün alanına bombalı terör saldırısı gerçekleşir, Türkiye bir gecede 11 şehit verir, burnumuzun dibindeki sınır delik deşik edilerek kevgire çevrilmeye çalışılır.

Ekonomiye, eğitim kurumlarına, siyasete ve medyaya hakim olan Batı emperyalizminin unuttuğu bir gerçek var: 78 yıldır bu milletin aklına ve duygularına tamamen egemen olamadınız, olamayacaksınız. Türk milletinin genetik hafızası hala " Milli Kurtuluş Savaşı" mesajını veriyor.
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Mithat Akar - Gaziantep