Meleklerin Kanadı Kaç?

Ne derece aslı var bilmiyorum ama hep şöyle anlatırlar:
Fatih Sultan Mehmet büyük bir zekâ ve kurnazlıkla İstanbul’u alma planlarını yaparken, Bizanslılar kendi aralarında meleklerin kanatlarını tartışıyorlarmış. Melekler iki kanatlıdır, yok tek kanatlıdır...diye. Sonra bir de bakmışlar ki Fatih askerleriyle, gemileriyle İstanbul’da...
Ne ilgisi varsa bu sabah evimizde olan televizyon kanallarını dolaştım, baktım da gördüklerim karşısında hep aklıma bu hikâye geldi...
Biri dışında(Ulusal Kanal) tüm baktığım televizyonlar körleri sağırları oynuyorlardı. Bakın bakalım bizi nelerle oyalamışlar bu süre içinde? Bizi nasıl oyalıyorlar? Eğitiyorlar? Dönüştürüyorlar?

Dün gece Türk tarihi bir ilki yaşadı.
Gece yarısına doğru, bir hapishanenin içinde özel yaptırılan mahkeme salonunda, askerlerimizin etrafı sarılıp, topluca tutuklandılar.
İçlerinde 35 –40 kadarının muazzaf, görev başındaki komutanlar olduğu söylenen bu subaylarımız:
Düşmanla işbirliği mi ettiler? Devletin birliğini , bütünlüğünü, bekâsını bozacak bir olayın için de mi bulundular?
Silahlı bir terör eylemine mi karıştılar? Tek bir kurşun mu attılar? Birini mi yaraladılar?
Vatana millete ihanet mi ettiler? Bölücülük mü yaptılar? Yasa dışı bir eyleme karışıp, suç üstü mü yakalandılar? Ne yaptılar?
Devletine karşı mı geldiler? Devletine silah mı çektiler?
Görevlerini kötüye kullanıp devleti tehlikeye mi attılar?
Görevlerinde kusur mu işlediler? Ne yaptılar da böyle bir muamele gördüler?


Tarihinde ilk kez böyle bir süreç yaşanan bir ülkenin televizyonları sabahleyin ne yapar diye birine sorsanız size der ki:“ Ne yapacak, bu çok önemli konudan başkasını konuşmaz!
Tartışır, konuşur, sorar, deyim yerindeyse ülkede yer yerinden oynar!
Herkes ayaktadır...Konunun içindedir...

Böyle bir olayın sabahında televizyonlarda yayınlanan programları ve işlenen konuları ve halkın habersizliğini görünce bilmem şaşıracak mısınız? Bu okuyacaklarınızı aynı sabah televizyonlarımızdan derledim....Şöyle kısa bir süre içindeki gördüklerimiz duyduklarımız aslında insana fikir vermeye yetiyor... En çok izlenen büyük televizyon kanallarında milletimiz neler nelerle oyalanıyordu...
İlk önce dört devlet televizyonuna bakalım.
Bakın nelerle meşguldüler:

TRT çocuk: (Reklamlar) Bi’al, bi’al,bi’al, bi’tat...Hadi durma bi’tat! Danone’den bi’tat!
Peşinden çizgi film: Çuf çuflar diyarı
Filmin İngilizce adı önce ekrana yazılıyor : Koko and the tunnel
(Çeviriye bakın çeviriye! Aptalca bir kelime uydurulmuş Türkçesinde. Çufçuflar diyarıymış. El oğlu, Koko her kimse onun için Koko Tünelde diyor! Ülkelerinin kahramanları toplanıp götürülürken, ülkenin çocuklarına İngilizce’den çevrilmiş Çuf çuf filmleri oynatılıyor, iyi görün!..Sonra görmedik duymadık demeyin! Aman annesi iyi baktır filme yavrunu...Baksın baksın büyüsün, tıpış tıpış yürüsün...)
„Hey Fusti’nin nereye gittiğini bilen var mı? Gidip Emili’ye soracağım...“
(Sor yavrum , sor çocuğum, sor. Ayşe’ye , Mehmet’e soracak değilsin ya? Maria’ya sor, Fredi’ye sor...Sor oğlum sor! İyi sor!)

TRT 3( Kupa saati)Bir genç sporcu döktürüyor:“ Hollanda 2014’ün en büyük favorileri arasında gösterilebilir....Ben şunu şöyle değerlendiriyorum...Hollanda...“
(Aferin sporcum! Döktür bilgini. Askerin toplanmış götürülmüş ne gâm...Bak demek ki gündemin en önemli maddesi top tekmesi. Bunun âlimi de sensin madem . Anlat anlat, daha daha anlat...Senin aklın bu toplara ersin yeter! Gerisini efendilerin halleder...)

TRT Türk:( Gündem)“Vasfiye’de Atıf yılmaz, davranışların arkasında cinsel sorunların onlara nasıl yön verdiğini anlatır... Atıf Yılmaz bunları tek bir karakter üzerinden bir araya getirmiştir...(„Zaten bütün dünyada yurdundan ayrı kalmış Türkler Vasfiye neyin nesiymiş diye meraktan çatlıyorlardı. Çok iyi ,çok iyi...İlâç gibi...Yarın bir gün bu askerlerin de filmini bir yapan olur. Mustafa filmi gibi bu işin insani yönünü veriverirler. Akıllarınca çaktırmadan yerin dibine sokar sokar çıkarırlar değerlerimizi…Önderlerimizi…Şimdi Vasfiye önemli öyle değil mi?
Bize Amerikan ordusu yeter! Türk Ordusu da neymiş?Yargıya karışılmaz. Yargı halleder!)

TRT Haber: (İnci Ertuğrul ile)“Efendim derdimin dermanı sensin...“(Oh Oh kolay gelsin...Çalın ince sazı derinden…Döktürün efendim döktürün...Kulakların pası açılsın şöyle bir kendinizden geçin, hülyalara dalın...Ülkede bir şey mi oldu? Hayrola? Yok öyle bir şey…)

TRT 1:( Film: Ufaklık)“Şu koca yurtta aklı başında bir sen varsın evlât! ( Devletin bir numaralı kanalı, Amerikan filmi bulmuş eski zamanlarda geçen. Adamın biri filmde soruyor oğlana: “Bunu kim yaptıysa bir adım öne çıksın? İllâ da dövmem mi gerekiyor?”(Aman ne güzel film. Dinle öğren, işin ne başka…Kafanı boşalt kafanı…Cumartesi bu gün, dinlen, el oğlunun filminden bir şeyler öğren…Ordu komutanları mı? Kim onlar?)

Bunlar da özel kanallar:

Star :„Dengesizlik...Yürüyememe...Hayati bir ayrıntı...Artık günümüzde inmenin etkin bir tedavisi mevcut...”
(Bırakın ordunuzun başına gelenleri yahu...Gelin buradan inme nedir öğrenin. Bir yerinize bir şey inmesin!)


Bloomberg : „Lale figüründen sonra nazar boncuğuyla böyle şeyler yapmak istedim. Sonra mücevherde farklı malzeme arayışına giriştim...“
(Aferin kızımıza. Neler de öğretiyor neler! Tüh tüh nazar değmesin. Böyle yabancı dille konuşan kanalları da Allah başımızdan eksik etmesin! Alt yazı bizim neyimize yetmez!)

Ulusal Kanal: Bilim ve toplum. „ 2b Yasası „ Anayasamıza göre ormanlar aleyhine siyasi propaganda yapılamaz.
Ormanlar devletin mülkiyetindedir, devlet eliyle işletilirler!
Mülkiyeti devredilemez!
Ormanların devamlılığı sağlanmalıdır!
Yanan ormanın yerine yenisi dikilmelidir!
Eğer biz şimdiye kadar ormanlarımızı koruyabilmişsek,bunu , Anayasamıza kurucu iradenin koyduğu bu saydığım hükümlere borçluyuz…Ama 2b…”
( Kime anlatıyorsunuz bunları arkadaş! Bırakın bu ciddi meseleleri! Başka konu mu yok! Bakın kaç kez „Ben eşbaşkanıyım, bana verilen o görevi yapıyorum sözünü canlı canlı yayınladınız da ne oldu? Sizi takan mı var? Siz de bırakın bu muhalefeti. Yandaş olun yandaş...)

TV 8: Zeki Alasya : O film benim ilk filmim gibi...( İyi akıl valla, sohbeti tatlıları topla, konuştur babam konuştur...Bu muhabbeti kim bırakır artık?)

Star: Konut dünyası-Didim. „Bu projeyi mutlaka izleyin. Belki program sonunda bir daireniz olabilir.(Bence de. Sakın başka kanal açmayın, Eskaza duyuverirsiniz gece ne oldu, şimdi nasıl bir dram yaşanıyor. Aman ha, siz işinize bakın, konutlara bakın! İngilizlere de haber vermeyi unutmazsınız artık. Ne o Hindistanlara gidip ötelere yerleşmek…Burası sizin deyin onlara yani İngilizlere... Burası sizin ! Didim de madem bu konutlar. Sizin ora sayılır değil mi ama? deyin. Sonra seslenin:"Gelin oralarda idareyi de alın!" İngiliz'in idaresinde olaydık belki daha iyi olurdu demişti ya üniversiteli kızımız Fatih Altaylı’ya, Atatürk’ü sevmiyorum dedikten sonra…

Kanal D: Defne Foster’in annesi dün kızının mezarını ziyaret etti. (Arkada bir şarkı)
Sezen Aksu: Ağlama gözbebeğim sana kıyamam… (Bir şehidimiz on saniye bile haber olamazken, Yüksek komutanlarımız Silivri’de tarihi bir ilki yaşarken ne iyi, bu talihsiz kızcağızı kullanın bakalım kullanın…İşin cılkı çıkana kadar…Ah mini minicik Serçem biz de sana kıyamayız! Açılımcılar kraliçesine kıyılır mı hiç?)
Bunları düşünürken reklam kuşağı başlamaz mı?

Reklam: Bunların hepsi harika! Anneme de mi alsak? „Vorlda“özel altı çeşit taksitle!“( Borç yiğidin kamçısıdır, borçlan. Durmadan borçlan.Annene de al, babana da al!)
„İşte sıfır kepek!“ Türkiye’nin bir numaralı erkek kepek şampuanı!(Adı İngilizce bu ürünün tabii. Türkçeye bakTürkçeye bu arada! Sıfır kepek ne demekse?)
.....
Buralardan başınızı kaldırabilirseniz aynı anda şunları duyuyorsunuz:
Osman Özbek Paşa, Ulusal Kanal’a telefonla bağlanmış uyarıyor:

Bu Türk Milletine kurulmuş bir tuzaktır!
Bu tuzak çuval hadisesiyle başlamıştır.
Bundan önceki son üç Genel kurmay başkanı ile başlamıştır, bu kesindir!

Bu tutuklama orduyu çökertir!
38 bin polis askerlikten muaf tutuluyor! İki bin yıllık tarihimizde bu yok! Polisler bunu kabul etmemeli! Bu ikiliktir!
Kendi ordularını taşıyamayanlar başka orduları sırtlarında taşır!
Türk Ordusuna sahip çıkmayan siyasi partilere oy verirken düşünmeliyiz...

Ne dersiniz bunları mı düşünmek iyi?
Yoksa kafamızı bu güçlerin ellerine teslim edip yavaş yavaş tükenmek mi?

Seçim sizin...Keyif de sizin ...Değil mi ya?

Feza Tiryaki, 12 Şubat 2011