Merve Kavakçı mı, yoksa Kabakçı Mustafa mı?
Benim gibi yıllarca dış politika üzerinde çalışırsanız, uluslararası olaylarda ve ülkelerin içişlerine burnunu sokmada tesadüflere yer olmadığını bilirsiniz. Bugünlerde de ellerim ve kulağımın arkası fena kaşınıyor. Birçok tesadüf var ki, ben bunların tesadüf olduğuna inanmıyorum.
Mesela Külliye’nin külleri arasında varlığını hızla yerleşen Kavakçı sülalesinin yeşerip gürbüzleşmesi. Merve büyükelçi, kız kardeş AKP genel başkan yardımcısı ve milletvekili Ravza ile kızlar danışman aile sanki külliyeye birileri tarafından yerleştirilen ve Türkiye’nin yönetimine bilerek veya bilmeyerek yön verecek bir imparatorluk doğuşu gibi. Kim bunlar? Bunların babası Yusuf Ziya Kavakçı.
Baba Kavakçı yıllar önce ABD’ye kaçarak Teksas’da bir caminin imamı olmuş ve orada yeşerip serpilmiş bir tarikat lideri. ATV’de çalışırken bunların yaşadıkları yerlere gitmiş, camide, mahallede ve okullarında bunları tanıyanlarla röportajlar yapmıştım. Turgut Özal ne zaman Houston’a sağlık kontrolü için gitse bu takıma dolaylı veya doğrudan bir şeyler verir, maddi manevi desteğini sürdürürdü. Baba Teksas eyalet meclisinde yaptığı duayı eleştirdim diye bana yazı yazmış, Merve de “boş ver babacığım onlar seni anlayamaz” diye bazı yorumlarda bulunmuştu. Nereden nereye.
Merve, 1999 yılında Amerikan vatandaşlığına haber vermeden geçmesi nedeniyle Ecevit’in tepkisi üzerine Türk vatandaşlığından çıkarılmıştı. Merve’ye Amerikan vatandaşlığını veren ilk kocası Filistin asıllı bir Ürdünlü. Bu kocadan, (yani babadan) kızlarını kaçırması nedeniyle Merve uzun bir süre Teksas eyaletine tutuklanabilme korkusuyla gidemedi. Daha sonra Türk vatandaşı olmak için yeniden bir garibanla evlendi sonra ondan da boşanarak bu kez Adalet partili bir siyasetçin oğluyla evlendi.
Kavakçı olayı kısa süre sonra yeniden gündemi alacağa benziyor. Baba Yusuf Kavakçı’nın FETÖ için yazdığı yazıda dikkat çekici. Akit gazetesinden yayınlanan yazıda FETÖ Türkiye’ye dönsün ve devlet işlerini bırakıp tarikatın Allah işlerine baksın mealinde yazılar yayınladı. Peki, nedir gerçekte bu ailenin özelliği? Kafayı kapatıp ayak fetişimi mi yaratmak mı? Tabii ki değil. Aklıma gelen Osmanlı zamanındaki meşhur Kabakçı Mustafa ayaklanması mı? O zamanda Türk ordusunun Nizam-ı Cedid ve ülkenin modernleşmesine karşı çıkan bir gurup yobaz Kabakçı Mustafa başkanlığında ayaklanmış daha sonra idam ile bu ayaklanma bastırılmıştı. Kavakçılar, Kabakçı Mustafa mı acaba?
Belki başka bir şey. Benim şahsi tahminim, bu aile Türk siyasetine ve iktidara yerleştirilen bir Amerikan Truva atı. Yani bir dönem ordu içindeki Amerika’nın oyunlarını görüp karşı çıkan askerlere Silivri, Balyoz ve öteki tuzakları kuran ABD menşeli FETÖ takımı gibi yeni bir ekip Türk siyasetini devir alıyor. Hiç kimse soruyor mu bu Kavakçı ailesi fertlerinin ABD vatandaşlığı devam ediyor mu diye? Sanmam. Diyeceksiniz ki Amerikan vatandaşlığı veya çifte vatandaşlık kötü mü? Tabii ki değil. Ama garabet ülkemin düşmanları ne hikmetse bize dost olduğunu söyleyen ABD'de barınma fırsatı buluyor. Garip değil mi?
Ancak bir başka ülkeye sadakat yemini eden kişiler bir başka ülkede siyasete soyunurken, ABD Dışişleri Bakanlığına bir dilekçe vererek geçici bir dönem için vatandaşlıklarının askıya alınmasını isterler. Bunu Refah partisinden ve öteki partilerden milletvekili olan çok kişide gördük. Merakım bu kişilerin böyle bir talep veya başvurusu var mı? Ancak anlaşılan Külliyenin küllüsünün umurunda bile değil kim Türk, kim Amerikan veya kim Arap? Hadi onların umurunda değil de milliyetçi mukaddesatçı partinin milletvekillerinin de umurunda mı? Değil inanın değil.
Gelelim Suriye gevelemesine. Dünyada hiçbir ordu davul zurna ile ilan ederek savaşa gidilmez. Hele hele “bir gece ansızın gelirim” diyerek neredeyse sınıra sevk edilen birliklerin tümü hakkında açıklama yapılması, bir askeri harekât konusunda karşı tarafa casusluk bilgileri vermekle eş değer değil mi? Bu birliklerin durumu konusunda yetkililer dışında birileri ifşaatta bulunsa tutuklanıp, casusluktan yargılanmaz mı?
Hadi ondan geçtim, ne dedi Külliye sözcüsü Kalın? Reis teklif etti tampon bölge için ABD de kabul etti. Güzel peki bu tampon bölge kimi koruyacak? YPG’yi değil mi? Yahu kardeşim aynı tuzağa bir kere de Özal zamanında düşmediniz mi? O zaman da kurulan tampon bölge Türkiye’ye 500 bin Kürtün gelmesini ve kuzey Irak’ta bir müstakil Kürt yönetimi kurulmasını sağlamadı mı? Peki, Kürt milletvekillerini hapsederek kalkıp İmralı ile yeniden temasa geçmenin anlamı ne? Belli ki söyledikleri ile dışarıya verdikleri sözler birbirini tutmuyor.
Peki, Trump’ın bizim Kürtlere Ankara kötü davranırsa ekonomik yıkım uygularız tehdidi ardından Reisin ABD Başkanını aramasının sırrı ne? Bence bu konuda sır falan yok. Olsa olsa Ankara Washington’a ciddi misiniz yoksa dalga mı geçiyorsunuz diye sormuş veya bu kızgınlığı gidermek için Reis ABD’ye birkaç milyar dolarlık sipariş vermiş olmalı. E bu millet kendi haklarına bu kadar vurdumduymaz olunca daha başka konularda da siparişler gelebilir.
Savaş SÜZAL, 15 Ocak 2019