Günde yaklaşık bir milyon yolcunun taşındığı metrobüste yaşanan yoğunluk dikkatinizi çekmiştir. Bu hattı sıkça kullanan biri olarak işe geliş gidiş saatlerinde bu kalabalığın bir ferdi de benim!
İBB yetkilileri, bu yoğunluğu azaltmak için tedbirler aldıklarını söylüyor.
Tedbirlerden sonra yoğunluk nispeten azalsa da günün belirli saatlerinde devam ediyor. Kimi vatandaş bu durumu okulların açıklamasına bağlarken kimi ise okulların önceki yıllarda da açık olduğunu ama bu sene daha farklı bir yoğunluğun yaşandığını söylüyor.
*
İBB'den bir yetkiliye göre ise bu durumun sebebi metrobüs hattının kapasitenin üzerinde hizmet vermesiyle alakalı. İsmini vermek istemeyen yetkilinin konuyla ilgili söyledikleri hakikaten ilginç.
*
Metrobüste yaşanan yoğunlukla ilgili kendilerine çeşitli bilgiler geldiğini belirten yetkili şunları söyledi:
"20 Eylül- 10 Ekim arasında sabah ve akşam iş çıkış saatlerinde yaşanan insan kalabalığı, geçen yılın aynı dönenimde yaşanmamış. O dönem metrobüsü kullanan yolcu sayısı bu yıl 2 kat artmış. İstanbul'a toplu göç olmadığına göre bu yoğunluk çok şaşırtıcı. Ayrıca bize gelen duyumları da değerlendiriyoruz."
*
- "Ne gibi duyumlar alıyorsunuz" diye sorduğumda;
"İş saatlerinde gruplar halinde belli duraklarda metrobüse binip 3-4 durak sonra inip karşı yöndeki araçla tekrar ilk bindikleri durağa gelen gruplar olduğu iddiasını var. Bu durumu araştırıyoruz. Sanki bir yerlerden direktif alınmışçasına metrobüsü günlük kullanan yolcu sayısı 2 katına çıkmış. Yaşanan yoğunlukla İmamoğlu'nun hedef alındığı açık ve nettir." cevabını verdi.
"Bu durum ne kadar gerçekçi? İddia edildiği gibi gruplar varsa her istasyonda bulunan kameralardan tespit edilemiyor mu?" dediğimde ise “araştırdıklarını” söyledi.
*
Ne desem ne yazsam boş!.. Zira garip bir ülke olduk. Nasıl bu kadar ayrıştık görüyorsunuz değil mi?
Yetkilinin iddialarına başka bir ülkede olsa gülüp geçerdik.
Ama burası Türkiye. Kargaların bile güleceği işler olmuyor mu?!
Daha dün İBB'yi kaybettik diye Hamidiye sularını almaktan vazgeçmediler mi?
Alay edercesine "Sel basarsa üst komşunuzda kalın" demediler mi?
Kadınlar iş aradığı için işsizliğin yüksek olduğunu savunmadılar mı?
Göçük altında kalan madenciler için “Güzel öldüler.” demediler mi?
Facia sonrası “Treni ben mi kullandım!” diye çıkışmadılar mı?
“Başbakan uçurumdan atlarsa biz de atlarız.” diye övünmediler mi? “Bizim için ikinci peygamber gibi” demediler mi? Utanılacak sözleri pişkin pişkin söylemediler mi?
*
Daha neler neler var ama uzatmaya gerek yok. Bu kafaya ve bu zihniyete maruz kalmış biri olarak İBB'li yetkilinin açıklamasına işte bu yüzden gülüp geçemiyorum.
Yaptıkları işler ve sözleriyle öyle bir ülke yarattılar ki, ister istemez “Acaba?” diyor insanlar.
Eserleriyle gurur duysunlar. Bize utancı yeter!..
TURKUVAZ BASIN KARTI
Ne zamandır bu konuyu yazayım diyorum hep araya bir şeyler giriyor. Malumunuz gazetecilik mesleğini yapanlar basın kartı taşıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin ardından Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü kapanırken basın kartı işlemleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na geçti. İletişim Başkanlığı hâliyle ortada bir Başbakanlık kalmadığı için sarı basın kartlarını değiştirdi. Bu değişiklikte “Başbakanlık” ibaresiyle beraber dünyada gazeteciliği temsil eden ve adı üstünde “sarı basın kart”ının rengini "turkuvaz" olarak değiştirdi.
*
Bir ön çalışma olmadan, basın mensuplarından tavsiye almadan, Gazeteciler Cemiyeti’nden görüş istemeden yapılan bu değişlik devlet ciddiyetine bağdaşmadığı gibi, “resmî nitelikli” belge olmasına rağmen gösterdiğinde polis tarafından da ciddiye alınmıyor.
*
Devlet sana diyor ki: “Sen gazetecisin. Seni tanıyorum. Al bak buda kartın.”
Ama GBT kontrolünde kimlik istendiğinde uzatıp "Gazeteciyim” dediğinde Polis haklı olarak “Sarı değil ki bu.” diyor.
Yeni basın kartı da nüfus cüzdanı gibi ama yine de başka kimlik istiyor.
Mevzuata göre resmî nitelikli ama tanımıyor.
*
Hani ergenlik döneminde arkadaşlarıyla dışarı çıkmak isteyen çocuğa engel olamayıp, “Gitmeye gidecek bari ben izin vermiş olayım. Yüz göz olmayayım.” diyen ebeveynler gibi… Ya “Resmî niteliklidir.” tanımını çıkarın ya da devletin kurumlarına bu kart nüfus cüzdanı gibidir diye bilgi verin.
Ayıptır yahu!