
Denizciler dünya üzerinde bir yerden diğer bir yere veya bir limandan diğer bir limana gitmek için daha önceden planlama yaparak izlenecek yolu belirlerler ve bunu harita üzerine rota bacakları olarak çizerler. İntikal esnasında da planladıkları yere gidip gitmediklerini veya doğru rota üzerinde olup olmadıklarını anlamak için belli zaman aralıkları ile nerede olduklarını tespit etmeye çalışırlar.
Buna denizcilikte mevki koyma işlemi denir. Mevki koyma işlemi geminin enlem ve boylam olarak nerede olduğunun haritaya işaretlenmesi işlemidir dersek yanlış bir tanımlama yapmış olmayız.
Örneğin İstanbul’dan yola çıkan ve ünlü Türk Denizcisi Turgut Reis’in mezarının bulunduğu Libya’nın Trablusgarp Limanına gidecek bir gemi Çanakkale Boğazını geçtikten sonra genel Güneybatı rotalarını izleyerek önce Dora daha sonra Ege’den çıkarken Antikitara geçitlerinden geçerek istediği yere varabilir. Bahse konu geminin Çanakkale’den sonra Güneybatı değil de Kuzey, Doğu veya Güney rotaları ile Trablusgarp’a varması mümkün değildir.
AKP ve CHP hangi rotalarda seyretmektedir?
Esasında yaşamda böyledir. Kişilerin, toplumların, kurumların ve ülkelerin hedefleri yani varılacak limanları ve onları bu limanlara götürecek rotaları vardır. Siyasi partilerde bu genellemenin dışında kalamazlar. Siyasi partilerin de kuruluşlarından itibaren tespit edilen ilkeleri, hedefleri ve programları ile ana hatları çizilen rotaları vardır.
Bugünkü yazımızda size İktidar Partisi AKP ile Ana Muhalefet Partisi CHP’nin hangi rota izleri üzerinde seyrettiklerini kısaca irdelemeye çalışacağız. Denizciler mevki koyarken göksel cisimleri (Güneş, ay ve yıldızlar) veya elektronik cihazları kullanır, partilerin mevkilerini koymak için ise liderlerinin ve yöneticilerinin söylemlerini, icraatlarını, açıklamalarını ve tüm yaptıklarını/yapmadıklarını değerlendirmek doğru bir yöntem olur.
İster beğenin ister beğenmeyin ama 2002’de iktidara gelen AKP’nin 10 yıl boyunca izlediği rotanın belli bir hedefe doğru ısrarlı ve istikrarlı bir biçimde yol aldığı görülmektedir. Türkiye Cumhuriyetini dönüştürmeye ve karşı devrimi gerçekleştirmeye yönelik operasyonlar, yeni anayasa çalışmaları, yaygın hukuksuzluk, aydınlara ve kahraman askerlere reva görülen zulüm, medyanın ele geçirilmesi ve sansür, ileri demokrasi adı altında faşist uygulamalar, işbirlikçilik, emperyalist emirler gereğince komşularla itiş kakış, savaş kışkırtıcılığı, terörizm destekçiliği, bölücülük ve çağdışı eğitim modeli AKP’nin istikrarlı bir biçimde izlediği yolun bazı kilometre taşlarıdır. Bu rotanın ülkeyi ortaçağ karanlığına ve felakete doğru götürdüğüne şüphe yoktur.
YCHP bir ABD operasyonudur.
Ya CHP, onun ne yapmaya çalıştığını anlayabilen var mı? CHP her geçen gün kan kaybetmektedir. Muhalefette olduğu halde kamuoyu desteğini sürekli kaybeden dünyadaki tek örnektir. CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarını getiren ve YCHP söylemini geliştiren gelişmeler bir ABD operasyondur.
Operasyonu yapanlar o zamanki Genel Başkan gitsin de kim gelirse gelsin dememişlerdir. Sonrasını da, kimin geleceğini de planlamışlardır. CHP’nin katılmadığı, bir şekilde destek vermediği karşı devrimi Türkiye’de gerçekleştirmek mümkün değildir. İşte bu nedenle seçimler öncesinde CHP’ye operasyon yapılmıştır.
Yürürlükteki anayasamıza göre yeni anayasa yapılamaz. Ancak anayasa değişikliği yapılabilir ve bununda sınırları vardır. Yeni anayasa yapmak için masaya oturmak suç işlemektir. AKP’nin karşı devrimin hukuki metni olacak yeni anayasa için CHP’ye meşruiyet nedeniyle ihtiyacı vardır. Operasyon ile CHP yönetimini darbe ile ele geçirenler bu görevi yapmaktadırlar.
CHP’nin siyasi partiler yasasında ‘’Türkçe’den başka dillerinde kullanılabileceği‘’ değişiklik teklifi neye hizmet etmektedir? Bu konuda örgütün onayı veya alt düzeyde bile olsa desteği var mıdır? Bırakın örgütü parti grubuna bile danışılmamıştır. Tepeden inme, parti içi demokrasi uygulamasından nasibini almamış bir yaklaşım olduğu kesindir.
Sorun tabanda değil tavandadır.
CHP’nin ‘’Akil adamlar‘’ önerisine ‘’Kürt açılımına‘’ ne demeli? Ne yapmak istiyorlar? CHP’ye gönül vermiş, oy vermiş, en kötü zamanda bile desteklemiş insanlara, üyelere ve delegelere sordunuz mu? Bu konuda kamuoyu yoklaması yaptırdınız mı, ne diyorlar bilginiz var mı? Sanırım umurunuza değil. Halk arasında bu açılımların arkasında TR-705 kod adlı ajanın olduğu algısının bulunduğunun farkında mısınız?
AKP politikalarını taklit ederek, okyanus ötesindekilere mesaj göndererek ‘’merak etmeyin, bizi destekleyin bizde aynı şeyleri yaparız ‘’ diyerek mi oylarınızı artırmayı ve iktidar olmayı düşünüyorsunuz?
CHP içinde kazan kaynamaktadır. Halk, taban ve örgüt CHP’nin savruk, ilkesiz, ne yaptığını bilmeyen uygulamalarından ve politikasızlıklarından memnun değildir. Bu memnuniyetsizliğe CHP Grubu da dahildir. CHP’de sorun tabanda değil tavandadır. Sorun Genel Başkan Kemal Bey ve yakın çevresidir.
CHP’nin bir marka değeri vardır. Bu marka değerini yapan Atatürk’tür, kuvay-ı milliye ruhudur ve cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Bunlara karşı olunarak bu marka değerinin başına yönetici olunamaz.
Kemal Bey ve bazı yakın çalışma arkadaşları yönetimindeki CHP gemisinin yanlış rotada bulunduğu hatta müzahir (arka çıkan, yardım eden, koruyan) olduğu kanaati yaygındır. CHP içindeki her seviyedeki yurtseverler bu gidişe mutlaka dur demelidir!
Saygılar sunarım.
Türker ERTÜRK, 8 Haziran 2012