Yazıklar olsun ki vakit geçti, bizse çılgın asıkız, deli divaneyiz. Kıyısı belli olmayan bir
denizdeyiz. Bir gemiye binmisiz, gece, bulutlu bir gece... Allah'ın denizinde Allah'ın lütfu ile, onun
ihsan ettigi güçle, basarıyla gemimizi sürüp durmadayız.
Divan--ı Kebir
Ey gece, neselisin, hep böyle neseli gel, neseli gel! Ömrün bitmesin, kıyamete kadar uzasın gitsin, dostun yüzünün güzelliginden, hatırında öyle bir ates var ki, ey üzüntü, eger cesaretin varsagel, benim hatırıma gir!
"Günün aydınlıgı sensin, gamı yakan yandıran sevinç sensin, gecelerin aydınlıgı, ay ısıgı sensin, ey tatlılıklar, sekerler yagdıran bulut gel!"
hz.Mevlana(k.s)
divan-ı kebir'den
Başını kilimin içine çekme, yüzünü örtme! Çünkü dünya, başı dönmüş, sapıklığa düşmüş bie bedendir! Sen ise akılsın; kalk görün de, sapıklık cihanı senin nûrunla aydınlansın.
Hz.Mevlâna
Mesnevî şerîf
Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Âşıkların şeriatı da Allahtır, mezhebi de.
Lâlin, lâl olduğunu ispat eden bir damgası olmasa da ne çıkar?
Aşk, gam denizinde gamlanmaz ki!
Mesnevi Şerif...
Kim, azgınlık etmez de bugün nefsanî duygusunu,
Şehvet arzusunu mezara gömerse,
O duygu, mezarında ona bir
Huri olur, o karanlık lahitte ona eş, dost kesilir.
Hz.Mevlana (K.S)
Bensiz olanındır, bütün benler; -kişi-
kendisine dost değilse, herkes dostu olur.
Ayna, içinde suret bulunmazsa, değer bulur;
çünkü bütün suretleri gösterir
HZ.MEVLÂNÂ (K.S) - MESNEVİ ŞERİF
Kâmil insanın ağlayışı, ne gamdandır, nede neşeden;
O ağlama, o gözyaşı dökme, bizim bidiğimiz ağlayış değildir. o bambaşka bir ağlayıştır.
O ağlayışın güzelliğini, ancak Rûh bilebilir; o ağlayışa binlerce gülüş kurban olsun.
Hz.Mevlâna
Ben aşıkım aşka,aşkta sevdalı bana
Aşık tene can - ten ise sevdalı cana.
Bazen dolarım boynuna ben kollarımı.
Bazende sürükler beni canan yanına.
Hz.Mevlana
Sütle bal gibi benimle karılsan, birleşsen ne olur? Bal, sütten kaçmaz; seninde benden kaçmaman gerek.
Sevgili, lâyık değilsem sana, yüceliğine lâyık olurum; hiçbir şey değilsem, yoksam, senin yüzünden bir şey elde ederim, bir şey olurum elbet.
Hz. Mevlâna
Dîvân-ı kebîr
Gitsin güzelim,hepsi de, tek sen gitme.
Ey dost,ey gam ortağı,bizden gitme.
Ey gülbeşeker,şarap koy,iç,doldur,gül.
Dünya süsü saki,allesen gitme.
Hz.Mevlana
Yeni baştan cefaya başladın, hatırla bunu, dediğini yapmadın, sözünde durmadın hatırla bunu.
Karanlık gecelerde beni yapayalnız, uyanık bıraktın da gittin, uyudun hatırla bunu.
Eteğine sarıldım; şöylece bir, eteğini çektin de gittin; hatırla bunu.
Hz.Mevlâna
Dîvân-ı kebîr
Âşık isen, âşıklarla otur!
Gece gündüz demeden kapılarında dur!
Bu kapıdan içeri girdiğinde ise,
Yaratılmışlardan uzaklaş; yaradanla otur
Hz.Mevlana
"Ey saki; kadehi Hakk asıgının sarabı ile doldur! Yanmıs, kavrulmus gönüllere Rabbanî sarap sun!
İlahî askla kendinden geçmis kisilerin meclisinde ekmekten az bahset Sunu iyi bil ki, ilahî ask suyuna dalmıs
kisiler, sudan baska bir seyle uzlasamazlar." hz.Mevlana(k.s) divan-ı kebir'den
BAK.. BİLKİ DOMUZLARIN ÖNÜNE İNCİLER SERİLMEZ
MÜCEVHERDEN SAHAFLAR ANLAR ANCAK,BAŞKASI BİLMEZ
NE FARKEDER Kİ KÖR İNSAN İÇİN ELMAS DA BİR CAM DA
SANA BAKAN BİR KÖR İSE,SAKIN KENDİNİ CAMDAN SANMA...
Cenab-ı Hakk,insan-ı kamile der ki;Ben senin dilinim,gözünüm,ben senin duygularınım,ben senin rızanım,ben senin öfkenim.
Mademki sen hayret alemine daldın kendinden geçtin,kendini hakk'a verenlerden oldun;ben de senin olurum,hadisinin sırrına erdin.
Bu bir gerçektirki;Varlığı Hakk'a verene,Hakk, kendi lutfunu,keremini ihsan eder.
Hz.Mevlana (k.s)
Aşk-ı ezeli aşıka ilham-ı Hûdâdır
Bir neş'e nûmadır,
Tâhkik-i gönül şehrine pür nûru ziyadır
Minhâcı Hûdâdır...
Hoca beni men etme cünûniyet-i aşktan
Ver dersim o meşkten,
Bu cinnet-i aşk aşıka bir özge edâdır
Bilsen ne sefâdır...
Bir dil ki bilür aşk-ı hakikât haberinden
Söyler eserinden,
Elbette o dil beyt-i nazârgâh-ı Hûdâdır
Kal ehl-i cüdâdır...
Bir dilde ki var lezzet-i aşkın cevlânı
Eyler devranı,
Anın o gıdâsı dil-i uşşakâ devâdır
Hem rûha cilâdır...
Zahit beni ta'n eyleme kim mescide gelmez
Hakk-ı râhı bilmez,
Ben mü'tefikim kuşe-i meyhâne banadır
Mescit de sanadır...
Vaiz bana vasfeyleme ne cennet ile huri
Bilmem o huzuri,
Aşık olanın aşkla matlubu rızâdır
Bakisi hebâdır...
Emrah hüner izhâr edüb ehl-i hüner ister
Yani dürer ister,
Hak-i der-i dildârede gerçi fukâradır
Amma şuerâdır...
Güneşin arpa büyüklüğünde bir ışığı belirse, gökyüzünde,
Samanyolunda dönüp duran sayısız yıldızı siler süpürür!
Yani, ilahî nurdan küçük bir ışın parlarsa, herşeyi alır götürür!
Sus; sus ki, susuşta yüzlerce dil, yüzlerce anlatış vardır!
Hz.Mevlana (K.S)
Merhemimizi aşkta bulduk biz,
ve kanımızı akıttık aşk için,
ta son damlasına dek..
Her nefesimiz aşka doğru gider bizim.
Ve aşk,
nefesimizde bulur gerçek nefesini..
Hz.Mevlana
Andolsun AŞKa ki;
Gönül sayfamıza yazıldı.
Orada üç harf ile beş noktadan
Başka kayıt yoktur
'İnsanın gönlü, uyandırılacak, nurlar saçacak bir mumdur. Dostun ayrılığından ötürü bir yırtık vardır, bu yırtığın dikilmesi gerektir. Ey gönül yapmaktan ve gönül yakmaktan, gülmekten ve ağlamaktan haberi olmayan gafil! Aşk, bir geliştir, aşk bir haldir, bellenip öğrenilecek bir şey değildir'...
hz.Mevlana
Bir süfi ,boş bir sofra görünce çoştu,sevincini belli eden
sözler söylemeye başladı.
Onu gören bir adam şaştı bu işe,"Sen niye seviniyorsunki bu kadar?Sofrada hiç bir şey yok."dedi
Süfi adama dönerek,"Sen varlık peşinde koş.Çünki sen aşık değilsin.Ekmek olmasa bile,ekmeğin aşkı , aşık olana nimetir.Aşıkların varlıkla işi olmaz.Onlar sermayesiz kardadırlar ."cevabını verdi.
"Gel, gel aramıza katıl;
biz Hakka gönül vermiş aşk insanlarıyız!
Gel bize katıl da sevgi kapısından içeriye giriver,
Giriver ve evimizde bizimle beraber otur...
Gel birbirimizle içten konuşalım.
Kulaklardan gözlerden gizli konuşalım...
Güller gibi dudaksız ve sessiz gülüşelim...
Tıpkı düşünce gibi dudaksız dilsiz görüşelim
Madem ki hepimiz biriz,
Birbirimize dilsiz- dudaksız gönülden seslenelim...
Madem ki ellerimiz kenetli,
Gel bu halden bahisler açalım
El-ayak gönül hareketlerini daha iyi anlar,
Öyle ise gel dilimizi tutalım,
Titreyen gönüllerimizle buluşalım."
/Hz. Mevlana
Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufunda Ask
Mevlana'nin tasavvufunda, yaratilisin, hayatin manasi asktir.
Ask ise, kimseye niyazi, ihtiyaci olmayan Allah'in vasiflarindandir.
Ondan baskasina asik olmak da geçici bir hevestir.
Yaratilisin sebebi bütün hastaliklarin takibi, böbürlenmenin,
bencilligin devasi, elemlerin merhemi ilahi asktir:
"Ask, o suledir ki, parladi mi sevgiliden baska ne varsa hepsini yakar",
"Ask, kimseye niyazi ve ihtiyaci olmayan Allah'in vasiflarindandir.
Ondan baskasina asik olma, geçici bir hevestir.",
"Ey bizim kibir ve azametimizin ilaci, ey bizim Eflatunumuz!
Ey bizim Calinusumuz!", "Toprak beden, asktan göklere çikti,
dag oynamaya basladi, çeviklesti. Ey asik! Tur'un cani oldu.
Tur sarhos, Musa da düsüp bayilmis... Kimin aska meyli yoksa o
kanatsiz bir kus gibidir. Vah ona!"
Benim kendimden bile haberim yok. Gönlümde '' ALLAH ''tan başka bir şey mevcût değildir.
Dünkü yediğim yemek bile hatırımda yok, bu gönül hayretten, Allah'ın yarattıklarna bakıp, yaratana hayran olmaktan başka bir şeyle şâd olmuyor.
Hz.Mevlâna
Mesnevi şerîf
Gönül evi bomboş, cennet gibi nasıl ki orada
da (cennette) fakr ve ihtiyâç yoktur âdeta.
Orada yalnız Tanrı sevgisi var. Onun vuslatı
hayalinden başka hiç kimsecikler yok.
Ben evi, iyi kötü, her şeyden sildim,
süpürdüm. Evim, tek Tanrının sevgisiyle dolu.
HZ.MEVLÂNÂ (K.S)
Dağıtmaktan dolayı elinde mal kalmazsa Hakkın inayeti, seni hiç ayaklar altında çiğnetir mi?
Her ekin ekenin ambarı boşalır, ama tarlasında daha iyisi olur.
Fakat tohumu ambara kor, biriktirirse zaman geçtikçe bitler, fareler o tohumu yiyip bitirir.
Eğer inciler saçarsan incilerin yüz kat fazlalaşır...
HZ.MEVLÂNÂ (K.S)
Müminin kalbi, adalet sahibi olan ve
kendisinden yardım dilenen Hakkın elindedir,
Onun iki parmağı arasındadır.
Yüce Allah, Biz gönle bakarız, su ve
topraktan ibaret olan sûrete değil
buyuruyor.
HZ.MEVLÂNÂ (K.S)
O büyük insanlar, Allah'ın hükümlerine râzı olmuşlardır. Başa gelen ve gelecek kazâyı defetmeyi aramak, yâni dua etmek, onlara haram olmuştur.
Allah'ın o has kulları; kazâda, başa gelen bir felâkette ayrı bir zevk bulurlar.,Kazâdan,belâdan kurtulmayı dilemek ve duâ etmek onlara âdetâ küfür gelir.
Cenâb-ı Hakk onların gönüllerine öyle bir hüsn-i zan(=güzel zan)vermiştir ki, onlar, hiç bir gam ve hiç bir musîbet yüzünden matem elbisesi giymezler.
Hz.Mevlâna
Mesnevı şerîf
Dünya aslanı, av ve azık arar; Allah aslanıysa, özgürlük ve ölüm arar.
Mevlâna
A varlığıyla bizi sarhoş eden; senin güzelim ırmağında yüzer, dalgalanırız biz.
Gümüşe benzeyen göğsün, altına döndürdü beni; senin birliğin yüzünden yalınkat oldum,tek kaldım.
Baş komadayım; senin güzelim topun, nasıl olur da çevgenine baş komaz?
Susayım; çünkü güzelim varlığı beni hay-huylara salmıştı; şarabı hay-huyumu yok etti gitti.
Hz.Mevlâna
Dîvân-ı kebîr
Haddini bil de yukarılarda uçma. Uçma da kötülük çukuruna düşme!
Hz. Mevlana (k.s)
Kalender, insan değildir.
İşte sana kısa, özlü bir söz:
0 baştan başa bakıştır, görüştür.
Gönül susarak konuşur.
HZ.MEVLÂNÂ (K.S)
Aşıklık,neşe ve keder hallerinden üstündür.Bu hallerden kurtulmuştur.Aşk bahçesinin ne ilkbaharı vardır, ne de sonbaharı.O bahçenin gülleri solmaz;daima yeşildir tazedir.
Hz.Mevlana (k.s)
Her zahmete,kızmada,öfkelenmede,her terbiyesize kin gütmektesin.Peki ama,cilalanmadan nasıl ayna olacaksın?
Hz.Mevlana (k.s)
Hangi gönülde senin kulun ve kölen
olduğuna dair bir damga, bir işaret yok?
Hangi dert, hangi gam vardır ki sen ona
derman olmayasın?
HZ.MEVLÂNÂ (K.S)
Bilmediğimiz, görmediğimiz bir gök vardır ki,
o gökte bir şimşek çakınca bizler
gökyüzüne, ötelere yükseliriz. Orada
kendimizi gösterir, şu yeryüzünü de işe
yaramaz eski bir hasır gibi dürer, kaldırırız.
HZ.MEVLÂNÂ (K.S)
Akıl şahneye benzer... sultan gelince biçare şahne bir bucağa büzüldü!
Akıl Allah gölgesidir, Allah güneş... gölge, güneşe karşı dayanır, durabilir mi hiç?
Hz. Mevlana
Ruh bağışlayan güzelden ruhunu esirgeme. O, seni kır atın üstüne bindirir.
Taçlar veren o başı yücelerden başını çekme. O gönlünün ayağındaki yüzlerce düğümü çözer.
Fakat kime söyleyeyim?Bütün köy içinde nerede bir diri? Âbıhayatın bulunduğu tarafa doğru koşan kim?
Sen bir horluk görür görmez aşktan kaçmadasın. Bir addan başka aşktan ne biliyorsun ki?
Aşkın yüzlerce nazı, edası, ululuğu var. Aşk, yüzlerce nazla elde edilebilir.
Aşk vefakar olduğu için vefakar olanı satın alır. Vefasız adama bakmaz bile.
İnsan bir ağaca benzer, ahdi de ağacın köküne. Kökün iyileşmesine sağlamlaşmasına çalışmak gerek...
Mesnevi...[/font]