AKPnİn rejimle sorunu olabilir. Fakat altı yıllık iktidar tecrübesi, rejimle hesaplaşmasının zor ve rejimi değiştirmesinin imkansız olduğunu ona göstermiş olmalıdır.
Yandaşı medya, sivil toplum örgütleri ve omurgasız aydınlar tarafından yönetilen ve yönlendirilen değil, kendi aklı ve mantığı ile hareket eden, ham ve tehlikeli hayaller peşinde koşmayan, gerçekleri görüp kabul edebilen, kısacası sorumlu davranan ve ayakları yere sağlam basan parti kimliğini kazanmalıdır.
Aslında bunun ilk şartı, kimi kavramları nalıncı keseri gibi hep kendine yontmaktan, inattan ve inatlaşmaktan vazgeçmektir.
Hakkında kapatılma davası açılmış bir iktidar partisinin, isnat edilen suçları inatla işlemeye devam etmesi, hangi akıl ve mantıkla izah edilebilir?
Her eylem ve söyleminde akıllıca düşünülmüş bir cinlik var ama, sonunda ayakları öyle birbirine dolaşır ki, kendi kazdığı kuyuya düşer ve cinlikler bile kurtaramaz onu.
İzmirden değerli okuyucum hukukçu Namık Umur Eronat, CHP milletvekili Nur Serterin, Atatürk devrimleri travma yaratmıştır diyen Dengir Mir Mehmet Fıratı kastederek, Her nedense yurt dışına çıkınca kendilerinde bir rahatlama oluyor. Böylece bilinç altında sakladıkları gerçek niyet ve düşünceleri söyleyebiliyorlar şeklindeki açıklamasını eleştiriyor.
Değerli okuyucum, Emin Çölaşan ile Mustafa Balbayın birlikte sundukları Avrasya TVdeki Ankara Rüzgarı programında da aynı yanlışın tekrarlandığını hatırlatıyor ve diyor ki:
Ceza muhakemesi hukukunda yargılamayı yapacak mahkemeyi tespit ederken, daha değişik bir ifadeyle, yetkili mahkemeyi tespit ederken; suç mahalline, yani suçun işlendiği yere bakılır.
Muhteremler ne kadar korkuyor olmalılar ki; Büyük bir ihtimalle aklı evvel danışmanlarının yaptığı telkinler sonucu, yurt dışında konuşmayı tercih ediyorlar.
Böylece kendileri için mukadder olan yargılanma günü geldiğinde, Türk yargısının elinden kurtulup, gerektiğinde yabancı yargıcılara kendilerini yargılatmayı umuyorlar.
Eronatın yakaladığı bu cinlik, AKPnin yüzlerce cinliğinden sadece biri...
AKPnin işi zorlaşıyor
Bir siyasi parti Biz değiştik diyerek iktidara gelir ve altı yıllık iktidarı süresince değişmediğini ve amacının rejimle hesaplaşmak olduğunu gösterirse, o siyasi partiyi iktidardan alaşağı etmek için, mutlaka askerin darbe yapması ya da Anayasa Mahkemesinin kapatma kararı vermesi gerekmez.
Böyle bir iktidar partisine, demokrasi ve siyaset, kendi dinamikleri ve refleksiyle hak ettiği dersi verir.
Dengir Mir Mehmet Fıratın patavatsızlığı, AKPdeki sağduyu sahiplerinin gözünü açmıştır ve AKPnin işi bundan sonra daha zor olacaktır.
Kahraman direnişçiler
AKP ve yandaşlarının, askerin darbe yapmasından ödleri kopuyor.
Hem darbe sözcüğünü dillerinden düşürmeyerek, askeri tahrik etmek için ellerinden geleni yapıyor; hem de darbeye karşı yürüyüş düzenliyorlar.
Yani, darbe yaparsan direniriz haa dikleşmesiyle akıllarınca askere meydan okuyorlar.
Asker darbe yapacak da, AKP yandaşları, günlerce propagandasını yaptıkları yürüyüş için zorla toplayabildikleri iki bin kişiyle mi direnecekler?
Nazlı Ilıcak ve Abdurrahman Dilipakla mı yapacaklar bunu?
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980de yaptıkları gibi!..
Şükretsinler ki demokrasiye ve hukuka bağlı askerler, onları ve dikleşmelerini zerre kadar önemsemiyor.
kaynak: http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=13