Alparslan Türkeşin yıllarca elinden bırakmadığı Türk dünyası bayrağını bugün MHP mi BBP mi dalgalandırıyor sorusu bugün milliyetçi camianın en çok konuştuğu konuların başında geliyor. 2002de birinci olan AKPnin bu potansiyelin ne kadarını etkisi altına aldığı da tartışılan bir başka soru.
Başbuğ Türkeşin ölümünün ardından ailesinde yaşanan miras kavgasının yanı sıra ülkücüler arasında başlayan siyasi miras mücadelesi o günden bugüne kadar sürdü. Devletin başına Devlet gelecek sloganı eşliğinde yeni liderleriyle yola devam eden MHPliler, BBPlilerle hiçbir zaman bir araya gelmedi. Ülkücü dünyanın iki küs kardeşi, 2007 genel seçimleri öncesi yükselen milliyetçi oyların en önemli taliplileri. Bu süreçte, MHPnin giderek merkeze kaydığı, radikal yaklaşımın daha çok BBP tarafından temsil edildiği saptaması yapılıyor.
MHP ve BBP sözcülerinin ortak tepki gösterdikleri kesim ise son yıllarda geleneksel milliyetçiliğe alternatif olarak ortaya çıkan ulusalcılık. MHPyi rahatsız eden bir başka gelişme de AKPnin milliyetçi oylara yönelik adımları. Başbakan Tayyip Erdoğan himayesinde gerçekleştirilen Türk Dünyası Kurultayı, yine Erdoğanın, Söğüt Şenliklerine katılması ve her fırsatta, milliyetçilikle özdeşleşen demir dövme ritüelini gerçekleştirmesi, bu partinin yeni stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. MHP, bunu AKPnin seçim hesaplarına bağlıyor.
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır kendi partilerini AKŞAMa anlattı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır:ULUSALCILIK BİR SAPMADIR
MİLLİYETÇİLİK bir aidiyet duygusudur. Düşünce ve duygu olarak bu toplumun en büyük ortak paydasıdır. Bunun ulusalcı olarak ifade edilmesi, bir yanılgıdır, bir sapmadır. Sosyolojik, siyasi tanımıyla asıl olan milliyetçiliktir. Ulusalcılık diye bir şey olmaz. Siyasi bir proje olarak ortaya çıkıyor.
Diğer partiler milliyetçiliğin yükseldiği gerçeğini tespit edince pragmatik davranıyorlar. Toplumda gelişen bu refleksin sandığa yansıması, MHPnin iktidarını sağlayacak boyuta ulaşınca başta AKP sonra CHP, bu yükselen değerden pay almak için takiye yapıyor. CHP, altı ilkesinden biri milliyetçilik olmasına rağmen bugüne kadar hiç milliyetçiliği savunmamış veya milliyetçiliği bir siyasi duruş olarak ortaya koymamış. Bugün milliyetçilik ilkesini hatırlamış olması CHPye yakışmaz. Bir takiyedir. Bu, toplumu ikna etmeye yetmez. AKPnin ise milliyetçilik değerlerine sahip çıkıyor görünmesi, bunun şovunu yapması, bayrağın önünde poz vermesi, Çanakkale şehitlerini anlaması falan toplumun aklıyla alay etmektir.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu: BÖLÜNME KAYGISI KABUSA DÖNÜŞTÜ
BİR milletin değerlerine, tarihine ve milli varlığına doğrudan saldırı varsa orada milli reflekslerin doğmaması mümkün değildir. Eğer saldırılara karşı hiçbir refleks ortaya çıkmıyor ve milli bir tepki doğmuyorsa değerlere sahip çıkma içgüdüsü artmıyorsa, asıl tehlike o zaman başlar.
Bölünme kaygısı kâbusa dönüştü ve bu kâbus ister istemez milletimizin silkinip ayağa kalkmasını sağlayacak. Milletimizin daha çok değerlerine, tarihine sahip çıkması sağlayacak.
ULUSALCILIK STATÜKOCU
Mevsimlik, dönemlik değildir milliyetçilik. Geleneksel bir milliyetçilik vardır bir de tepkisel milliyetçilik. Şu anda geleneksel milliyetçiliğin üstüne bir de tepki milliyetçiliği eklenmiş oldu. Dolayısıyla diğer siyasi partiler de bu rüzgar karşısında sessiz kalamadılar. Milliyetçiliği doğru anlaması kaydıyla herkesin milliyetçi olmasını isterim. Seçimlerde milliyetçilik belirleyici olacak.
Ulusalcılık milleti daraltan bir kavram. Milletin değerleriyle örtüşmeyen, milletin değerlerini meşru kabul etmeyen aynı zamanda, demokrasi insan hakları gibi temel talepleri baştan tehdit gibi gören bir yaklaşım. Tutucu, statükocu, milletin özgürlüğünü hiçe sayan bir ulusalcılık anlayışının faydalı olduğuna inanmıyorum.
Yeniçağ Gazetesi Yazarı Yavuz Selim Demirağ: Bahçelinin çalışma arkadaşları Haider sendromuna kapıldı
MHPyi milat gibi Türkeşten önce Türkeşten sonra diye ikiye ayırmakta fayda var. Türkeşin vefatının ardından Bahçeli ve arkadaşlarının yeni bir arayışı söz konusu olduğunda, Bahçeli milliyetçilik sözünden ürkmeye başladı. Bunun en önemli sebebi Avusturyadaki
Haider olayıydı. Bahçelinin çalışma arkadaşları, Haider sendromuna kapıldılar. 99 seçiminden önce MHPnin adının bile değiştirilmesi gündeme geldi. 57. Hükümet sırasında taban MHPden çok şey bekledi. Aponun asılmamış olması ve tahkim yasaları, tabanı çok rahatsız etti. Devlet Bey, açıklamaları ile tabanı yatıştırmaya çalıştı. Daha sonra Okyanus ötesinden MHPsiz bir hükümet istiyorlar, ben de halka gidiyorum dedi. Böylece MHPsiz hükümet isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş oldu ve Meclis dışında kaldı. MHP tabanındaki milliyetçiler şunu diyorlar: MHP, MHP gibi olsaydı, milliyetçi motiflerinden taviz vermemiş olsaydı, AKP diye bir parti olmayacaktı.
BBPnin kuruluşu sırasında milliyetçilik ön planda değildi, daha çok İslami motifler vardı. Nasıl olsa MHP milliyetçiliği yapıyor biz de bir başka pastadan pay alalım gayretleri olmuş olabilir. BBPnin kurucuları, ülkü ocaklarının eski yöneticileri zaten milliyetçiydi ama yeni bir parti oluşumu ile beraber, milliyetçi söylemi ön plana çıkarmamışlardı ama özde milliyetçiydiler. Tabiat boşluk kabul etmez. MHP, milliyetçilikten vazgeçince BBPdekiler dediler ki, Milliyetçilik ortada bırakılıyor. Milliyetçilikten utanılır hale gelindi. Biz buradayız...
Volkan Yanardağ/AKŞAM
ÜLKÜCÜ YAZARDAN MHP VE BBP ANALİZİ
kaynak