Milletin Avukatları Nerede?
Gazetelerde yazılanlara, TV’lerde konuşulanlara dikkat ediyor musunuz? Türkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil.
Kaos olan nedir?
Devlet kavramının altüst edilişi
Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi
Zengin yoksul/fakir farkının artması
Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi.
Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması
Hukukun adaletin katledilmesi.
Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.
Halk derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.
Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. "Yuvanızın temeline dinamit koymak istiyorlar" diyoruz, aldırmıyorlar. Sözümüze kulak verirlerse, tedbir almak gerekeceğini anlıyor; zahmete girmek istemiyorlar. Bir tek endişesi var: Gününüzü gün etmek, dilediğiniz gibi yaşamak.
Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki, sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.
Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.
Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.
Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.
Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız…
Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.
Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.
Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır.
ABD-İngiltere-Fransa ile içiçe geçmiş Türkiye içi güç birliği karşısında, bu sürecin aktörleri, duygularına, koltuk servet hırslarına hakim olamamışlardır.
Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir fasıklar güruhu ile karşı karşıyadır.
Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.
Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.
İnanıyor ve umut ediyorum ki;
Aydınlar, Milli güçler; ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;
Sivil Toplumun sesi olacaklardır.
Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır.
Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.
Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır.
Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır.
Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır.
Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.
Günün Sözü: Rakibinizin anlayacağı dilden seviyesine göre konuşun, hitap edin.
Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 27 Nisan 2012
na741954@gmail.com