Millî bir devlet intihar eder mi?
Basında mesleki birikimiyle tanınan birçok kalem sahibi, MHP'nin bütün devlet erklerinin bir kişide toplanmasına dayanan anayasa değişikliğine neden "evet" dediğini anlayamadıklarını yazdı. Biz yıllardır bu sebebi yazdığımız halde tutumlarında ısrar ettiler. Şimdi, sebebi, doğrudan MHP yetkilileri açıklıyor, bakalım yine anlamazlıktan mı gelecekler?
MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, Denizli'de bir düğün salonunda düzenlenen "Yeni Anayasa Bilgilendirme Toplantısı"nda "MHP oy oranıyla değerlendirilecek bir parti değildir, inisiyatif alır, devlete problem olmaz, devleti sıkıntıya sokmaz, devlete sahip çıkar. MHP, 11 Ekim'de inisiyatif aldı." dedi.
MHP yönetimi, işte bu zihniyetle anayasa değişikliğine ön ayak olmuştur!
* * *
Bir defa, devlet, milletten ayrı bir varlık değildir. Yani milletin varlığını devlet sağlamaz, millet devlet olursa ve devletinin elinden çıkmasına izin vermezse kendi istikbalini kendisi korur!
Siyasi partilerde görev alan insanlar ise "devletin memuru" değildir. Şayet bir partide devletin üst düzey memurlarından emir ve talimat alanlar varsa onlar "devlet adamı" değil "devletin adamı"dır! Bir siyasi kadro, "devlete problem çıkarmamak, devleti sıkıntıya sokmamak ve devlete sahip çıkmak"la görevliyse, o partinin devletin başına geçmek diye bir iddiası yok demektir. Sadece devletin verdiği görevleri yapar!
Oysa millî bir dava sahibi olduğunu söyleyen insanlar, kendilerini devletin asli sahibi olarak göreceklerinden, devlet memurlarının yanlışlarına ortak olmaz. Aksine iktidar olduklarında devlet memurlarının kendi emirlerine tabi olarak görev yapacağı bilinciyle hareket ederler.
Şimdi anlaşılıyor ki MHP de kendisine tebliğ edilen bir "devlet kararı"nı uyguluyor! Peki bu karar, Mehmet Eymür'ün "1946'dan beri Türk devletinin her noktasına girmişler" dediği Amerikan devletinin dayatmasıysa, Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkaracaksa, Türklük davasına sahiplik eden bir parti, buna nasıl boyun eğer?
İşte o memur zihniyetinden ve tarlanın başkaları tarafından sürülmüş olmasından dolayı...
* * *
Son sözlerle rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun "Bizim tarlayı sürmüşler... Çok sonra öğrendik" sözlerine de de atıfta bulunmuş oldum. Bu atıf, bana habererk'te yazan İrfan Sönmez'in "Bir hatıra ve MHP'nin intiharı" başlıklı yazısını hatırlattı.
Sönmez, özetle şöyle yazdı:
"On yıl önceydi. Rahmetli Yazıcıoğlu ABD'li bir yetkili ile görüşmesini anlattı. Partileri gezen ABD'li sonunda BBP'ye de gelmiş, Yazıcıoğlu'na hedeflerini, amaçlarını, nasıl bir Türkiye tasavvur ettiklerini sormuştu. Yazıcıoğlu da BBP olmasa bile ülkücü hareketin er geç iktidara geleceğini, doğru bir çizgide devam etmesi halinde 2015'e kadar MHP'nin iktidar olacağını söyler. ABD'li güler, 'Muhsin bey der, 2015'ten sonra MHP diye bir parti olmayacak, bir sağ, bir sol, bir de buçuk(etnik) parti olacak...
'Yazıcıoğlu'na '2015'ten sonra MHP diye bir parti olmayacak' diyenler, aslında bugünü görmemişler, plânlamışlar.
Daha başkanlık sistemine geçmedik ama şimdiden MHP'nin varlık sebeplerini yitirdiğini, parti olarak hiç bir var olma gerekçesinin kalmadığını söylemek mümkün. Bununla ülkücülüğü, Türk Milliyetçiliğini asla kast etmiyorum. Aksine bugün Türk milliyetçiliğine, ülkücü bir siyasi ahlâka her zamankinden çok ihtiyaç var.
Vatanın, milletin bekâsı MHP'nin kapısına kilit vurmak mıdır?"
* * *
Şimdi sorgulanması gereken mesele şudur: Millî bir devletin intihar etmesi nasıl mümkün olabilir? Bir devlet, kendisini kuran meclisin yetkilerini, milliyetçilik iddiasındaki parti liderinin önerisiyle tek adama verirse yaşar mı?
Arslan BULUT, 10 Ocak 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr