“Millî deprem” nasıl oluşturulur?
Türkiye’nin nereye doğru götürülmek istendiğini, Türk siyasetinin en tecrübeli ismi olan Hüsamettin Cindoruk, Türk basınının en tecrübeli isimlerinden Rahmi Turan’a anlattı ve Türkiye’nin içinde yaşadığı sürecin “Neo-Nazizm” ve “Bonapartizm” örneklerini hatırlattığını söyleyerek “Türkiye hızla ara rejim sürecine savruluyor!” dedi.
Turan, “Bonapartizm, bir anlamıyla, 19’uncu yüzyılda, Fransız İmparatoru Bonapart’ın ailesinin iktidarını koruması için izlenen politikaya verilen isimdir. Devletin bütün kurumları ve yasalar buna göre düzenlenir” tespitinden sonra yazısının bu bölümünü, Cindoruk’un “Birleşmeliyiz! Dağınık, bölünmüş büyük çoğunluk birbirimize yaslanmalı ve 1 Kasım’ı kazanmalıyız. Görev, ana muhalefet partisine düşüyor ve mutlaka birleşmek gerekiyor. Ben ve arkadaşlarım cumhuriyet ve demokrasi için birliğe katkı sunmaya hazırız” sözleriyle bitirdi.
* * *
Ana muhalefet partisi CHP ve üçüncü parti MHP’nin genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli, terör saldırıları ile birlikte yükselen tansiyonun, kışkırtmalarla ülkeyi iç savaş ortamına sürükleyeceğini görerek, sık sık vatandaşları uyarıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu da sağduyu çağrısı yapıyor.
İki genel başkan da parti binalarına, belirli illerin plakasını taşıyan araçlara veya bazı illerde iş yerlerine yapılan saldırıların, Türkiye’nin aleyhine olduğunu belirtiyor.
Kılıçdaroğlu, son olarak bütün içtenliğiyle, gençleri düşünmeye davet etti ve “Terör örgütünün değirmenine su taşımayın” dedi.
Bahçeli de “Türk-Kürt düşmanlığı için provokasyon yapan, fırsat kollayan, ortam yoklayan mihrakların kurguladıkları oyunlara düşmemek, yazdıkları senaryolara alet olmamak asıldır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket titiz davranacak, karanlık mahfiller tarafından organize edilen anonim kalabalıkların dümen suyuna girmeyecektir” diye açıklama yaptı.
* * *
Bahçeli, “Türkiye iç savaşın puslu ve uçurumlarla çevrili kıyısındadır” diyerek Erdoğan ve Davutoğlu’nun kabaran millî çığın altında kalabileceklerini söyledi ve “Her ne olursa olsun, ucu nereye ve kime dayanırsa dayansın süreç ihanetinin hesabını AKP kadroları vermelidir” dedi.
Bahçeli bir de “Benzerlerine birçok ülkede rastlanan tarihi nitelikli büyük saray yürüyüşünün icrası da kaçınılmaz olabilecektir” diye milletin büyük yürüyüşünden bahsetti ve “Türkiye’nin karşısındaki bu husumet cephesiyle tarihî hesaplaşma çok yakında yapılacaktır. Kader anı gelmiştir” diyerek 1 Kasım seçimlerinin, “millî bir deprem” gibi ihanet saltanatını sona erdireceğinden söz etti.
* * *
Türkiye, olağanüstü ve hatta cumhuriyet tarihinde görülmemiş ölçüde büyük bir ihanetle karşı karşıya ise CHP ve MHP genel başkanlarının da doğru söylemler kullanmak dışında, Cindoruk’un bahsettiği büyük birliği, kendi partilerinde ya da birlikte oluşturmaları, “dağınık, bölünmüş, büyük çoğunluğu” toparlayıp 1 Kasım’ı kazanmaları gerekmez mi?
Bunun için fazla gün de kalmadı!
CHP’nin yüzde 25’ten yüzde 27’ye çıkması, MHP’nin de bir iki puan daha kazanması “millî deprem” için yeterli olabilir mi?
Terör örgütünün saldırıları sürerken medya üzerinde de terör estiriliyor. Seçim sonuçlarını bile tanımayacaklarını, Madımak gibi Hürriyet’i yakacaklarını söyleyenler, katliam isteyenler var! Gazeteler basılıyor, gerçekleri yazan yazarlar ölümle tehdit ediliyor veya soruşturma ve dava yağmuru ile baskı altına alınıyor. Bu, 1 Kasım seçimleri öncesinde halkın bilgi edinme hakkının yok edilmesidir.
Bu şartlarda, 7 Haziran’daki listelerle halkın huzuruna çıkmak yeterli olabilir mi? CHP ve MHP genel başkanları, ülkenin Anayasal sistemi, rejimi ve haritası “Yeni Türkiye” diye değiştirilmek istenirken, gerçekten “millî deprem” oluşturacak “radikal adımlar” atmak durumundadır. Kendiliğinden olmaz!
Arslan BULUT, 10 Eylül 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr